CHP Kurultayı’nda ezber bozulmadı

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ’ezberini’ bozmadı. CHP de yine aynı parti olarak kalacak. Çok eleştirilen değişim ve dönüşüm başka bahara kaldı gene. Dünkü kurultayda taraftarların bir şovu yoktu; itiş kakışa varacak sloganlar atılmadı. Sadece Baykal’a güçlü destek ve alkış vardı.

Bir yanıyla ’diri’ ve disiplinli bir kurultaydı; özellikle de Baykalcılar açısından...

Delegelerin çoğu Baykal’ın, Türkiye’nin arkasında durmasını onayladı bir anlamda; ’Cumhuriyet’in temel değerleri sahip çıkması’; yetiyordu onlar için; zaten fotografın esası da buydu.

Baykal, Umut Oran ve Haluk Koç’u, ’253’le baştan kilitlemişti. Adaylık koşulu olarak yüzde 20 barajını aşmak için aldıkları oya bakıldığında sanıldığı gibi güçlü olmadıkları görüldü. 10 Kurultay geçiren kurt bir siyasetçi için uzun soluklu bir mücadeleden geçmek gerekiyordu.

Mücadele genellikle PM üyeliği için oldu denilebilir.

Ama en önemlisi önümüzdeki yerel seçimler... Baykal konuşmasıyla tek adamlığını sürdüreceğinin altını diplomatik uslüpla çizerken, kurultayın kendilerine ’Particilik dersi’ verdiğini söyledi.

Bu sözler, ’küskünler’ ve yeni isimler için bir şans olabilir, yorumu çıkartılabilir mi?

Baykal iktidar olmak istiyor mu?

"Sürtüşme değil, saygı istiyoruz, sorumluluğu hep birlikte yürüteceğiz, biz hazırız" dedi. Ancak delegeler Baykal’ın elini masaya güçlü şekilde vurmasını ve alanlara çıkmasını istiyor.

Kurultay’ın en önemli göstergesi; delegenin çoğunluğu Baykal’ın laik Cumhuriyet’in önünde AKP’ye karşı ’koruyucu duvar’ olmasına 1021 oyla onay vermesi... CHP’nin yeni bir kimlik tartışmalarına gerek olmadığı da önemli bir vurgulamaydı.

Umudu yakalayamayanlara göre ise "Baykal, hem CHP’nin, hem de Türkiye’nin önünü tıkamaya devam edecek." Erol Çevikçe’ye sormak gerekiyor; Baykal’ın yeni açılımı istediği gibi oldu mu?

Gerçek şu ki, partiiçi mücadele bitmeyecek CHP’de... Öbür yanda ise CHP’ye alınmayı bekleyen Tuncay Özkan’ın, yeşil ışık yakılmaması durumunda yeni bir oluşumun işaretini vereceğinin bilinmesi; partisiz duruma düşen Mustafa Sarıgül’ün ya DSP’ye geçmesi ya da parti kurması durumunda, CHP’yi etkileyecek olgular olarak bilinmelidir.

Çalık’a krediyi Derviş duysa kahrolur

ECEVİT iktidarı döneminde, Türkiye büyük mali krizin eşiğine düştü. Amerika’dan ’kurtarıcı’ olarak Kemal Derviş getirildi. Derviş’in ekibinden Faik Öztrak da Hazine Müsteşarıydı. Aradan altı yıl geçti. Öztrak bugün CHP Tekirdağ Millevekili...

Dünkü Kurultay kulisleri sırasında kendisiyle konuştuk. Bize "Bugünkü (dünkü) ’Fetvacılar neden susuyorsunuz’ yazınızda, ’Sabah’ın alımı için kredi oranlarını veriyorsunuz, bu önemli ama bundan da önemli şeyler var" diyerek ekliyor:

"Emeğimize yazıklar olsun, kamu bankalarının bir iktidarın yandaşları için kullanılacağını hesap edememişiz!"

Öztrak, bir soru ile tepkisini gösteriyor:

"Vakıflar ve Halkbank’ın Çalık grubuna verdiği kredi içerisinde Dünya Bankası’nın esnaf ve sanatkarlar için verdiği ucuz kredi payı var mı? Sonunda bu kredi bedelinin Türk vatandaşı tarafından ödeneceğini biliyor musunuz? Kamu bankaları ilk kez bu şekilde kullanılıyor. Hayrettir bir hükümet kendi medyası için kamu kaynaklı kredi verebilme cesaretini gösterebiliyor. Türk vatandaşları buna sessiz kalırsa, bundan sonra olacaklara da sessiz kalacak demektir... Tam bir skandal!"

- Kemal Derviş bunu duysa ne der?

- Aynı tepkiyi misliyle gösterir. Böyle bir şey dünyanın hiçbir ülkesinde olamaz. KOBİ’lere gelen para nerelere gidiyor, vatandaş bilsin?

’DİYETİSYEN POLİTİKASI’

- İki banka, Çalık’ın hangi projesine göre bu krediyi vermiş olabilir.

- Bilmek zor ama deniz bitti... Türkiye’yi ekonomik olarak bitirdiler.

- Türkiye’de neler döndüğünü kimse anlayamıyor. Milli Gelir bir anda 10 bin dolara nasıl çıktı?

- Kendi işgücünü tasfiye eden bir ülke gördünüz mü? Yoktur... ’Diyetisyen politikası’ bu. 10 bin doları açıklamak gerekirse... Eskiden çıplak tartılıyorduk; AB gelince, pantolon, ceket ve ayakkabı ile tartacağız, diyorlar. 10 bin doların yüksekliği böyle bir şey.

- Siz 2002’lerde Türkiye Hazine’sinden sorumluydunuz. Eski borç ile AKP iktidarındaki borcu kıyaslar mısınız?

-
2001 seviyesinin çok çok ötesinde olduğunu söyleyebilirim; iç ve dış borcun... Siyaset ve ekonomik olarak layık olmadığımız şeylerin dayatması ile karşı karşıyayız.

- Bu durum nereye gider?

- Bilinmez... Ama vatandaş boğuldu. Vatandaşa sormak lazım bundan sonrasını. Bu borcu ödeyebilecek mi, ödeyemeyecek mi? Geçmişte sağ iktidarlar yarattı bunu; aslında... Türkiye’yi batırdılar, şimdi de kaçmaya çalışıyorlar. Türkiye bu değil, olmamalı.

Çekinmez de çekindi

’KREDİYE muhalefet şerhi koyan var mı?" sorusunu sormuştuk; özellikle Devlet Bakanı Nazım Ekren’in danışmanı Mehmet Çekinmez’e... Bir okurumuz, sorunun yanıtını açık şekilde veriyor: "Vakıflar Bankası Yönetim Kurulu üyesi Mehmet Çekinmez de çekindi (bakandan olabilir) ve bu krediye imzayı attı. Vakıfbank Yönetim Kurulu üyeleri arasında muhalefet şerhi yok, Halkbank’ta da... Halkbank Yönetim Kurulu’nda karşı çıkan iki üye vardı, nisanın ilk haftasındaki Genel Kurul’da hemen değiştirildi. Yani iki bankadan hiç kimsenin muhalefet şerhi koymadığı anlaşıldı. Bu işler akıl fikirle ilgili değildir. Bunun altında başka şeyler aranabilir, en önemlisi de ideolojik yaklaşımdır. Bu açık şekilde dikkat çekiyor. Türk toplumunun uyanması gereken en önemli taraf da budur.

Bu bir ideolojik yaklaşımdır.

- Halkbank’ta Yenal Ansen’in yargılanmasını...

- O da siyasi iradenin verdiği kararlara imza attı. Sabah kredisinde de öyle; hükümet ’emir’ veriyor; sen de şak tak diye emri yerine getiriyorsun. Yapmazsan oradan indirilirsin.

- Bu tür büyük kredilere imza atanların sorumluluğu var mıdır?

- Bankalar Kanunu’na göre, zaman aşımı 20 yıldır.

- Ziraat Bankası bu kredi verme işine neden sokulmadı?

- Herhalde onların yöneticileri daha projesyonel ve büyük bankanın sorumluluğu içinde davranıyorlar. Vakıfbank ve Halkbank daha küçük banka olduğundan, üst yöneticileri de, ’emirle demiri kestiler’ ve imzayı çaktılar. Bu bankaların şimdiye kadar bir kişi veya şirkete verdikleri en yüksek meblağın 125 milyon olduğunu düşünerek olay hakkında çok şey söylenebilir, söylenebilecektir de...

AÇIKLAMA

KARS
Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, CHP’ye transfer olacağı yolunda önceki gün köşemizde yer alan haber üzerine şu açıklamayı yaptı: "Bunlar başkalarının temennileri olabilir. Ancak benim böyle bir düşüncem yok. Ben AK Partiliyim. Partimden memnunun. CHP’ye transferim söz konusu değil."
Yazarın Tüm Yazıları