Bankalar birbirlerine güvenmeyince

GELİŞMİŞ ülkelerde bankaların birbirlerine olan güveni en düşük düzeyde. Herkes birbirinden korkuyor. Bankalar, birbirlerine olumsuz olarak algılanabilecek davranışlar göstermekten çekiniyorlar. Krizin şimdilik atlatılamamış olmasının en büyük nedeni de bu.

Diğer taraftan, siyasetçiler ve gözetim otoriteleri bankaların şeffaf olmalarını istiyorlar. Bu isteklerinde ne denli ciddi oldukları da şüpheli. Bu şartlarda, hiçbirinin şeffaf olmak gibi bir niyeti görünmüyor. Bunun son örneğini LİBOR krizinde yaşıyoruz.

Dünya finans sisteminin en önemli parametrelerinden biri olan LİBOR’a olan güven sarsılıyor.

LİBOR KRİZİ

LİBOR
, Londra’da bankaların birbirlerinden yaptıkları borçlanmaların ortalama faizi. Yani, bizdeki bankalar arası para piyasası faizine benziyor. LİBOR (London Inter Bank Offer Rate) de Londra bankalar arası teklif faizi anlamına geliyor. İngiliz Bankacılar Birliği (British Bankers’ Association- BBA) tarafından bankalardan toplanan bilgiler ışığında bankaların birbirlerinden yaptıkları borçlanmalarda geçerli faizin bir ortalaması alınıyor.

LİBOR küresel düzeyde finans sisteminde çok önemli bir parametre . Çünkü, değişken faizli borç-alacak ilişkisinde tespit edilen faiz genellikle LİBOR’un üzerine eklenen sabit bir farkla oluşuyor. On yıllık bir borcun faizi altı ayda bir değişebiliyor ve her altı ayda bir borçlanmanın faizi LİBOR+x olarak tespit ediliyor. LİBOR düşerse borcun faizi de düşmüş oluyor. Neredeyse, tüm faizler LİBOR’a bakarak tespit ediliyor. Kısacası, LİBOR finans sisteminde "referans faiz " olarak alınıyor.

İki hafta önce çıkan dedikoduya göre, bankalar BBA’ya doğru bilgiler göndermiyorlar . Aslında, bazı bankalar mecburiyetten çok daha yüksek faizlerden borçlanabildikleri halde, likiditeye sıkıştıkları izlenimi vermemek için yüksek faizleri BBA’ya rapor etmiyorlar . Bu dedikodular iyice yoğunlaşınca, geçen hafta BBA konunun incelenmesine karar verdi . Birdenbire ortalık karıştı.

LİBOR o gün göreli olarak fırladı. Dedikoduya göre, geçmişte yüksek faizli bankalar arası borçlanmalarını rapor etmeyen bankalar yakalanabilecekleri korkusuyla, bu borçlanmalarını da rapor etmeye başladılar. LİBOR doğal olarak yükseldi.

LİBOR’a bir güvensizlik oluştu . Kendi iç bünyelerinden gelen sorunlarla bankaların LİBOR gibi uluslararası referans durumundaki bir faizle oynadıkları (manüpüle ettikleri) şüphesi bazı bankaları başka "referans faiz " arayışına itiyor. Küresel düzeyde finans piyasaları için bu hiç de iyi bir gelişme değil.

ŞEFFAFLIK

Gelişmiş ülkelerdeki bir grup banka ayakta kalma mücadelesi veriyor
. Bu mücadele sırasında o bankaların yöneticileri için her yolun mubah olduğu düşünülüyor. Buna karşılık, durumun farkında olması gereken gözetim ve denetim otoriteleri ile merkez bankaları sistemde daha büyük tahribata neden olmamak için şimdilik sorunları çok da şeffaf olmayan bir ortamda çözüme ulaştırmaya çalışıyorlar.

Kazasız belasız bunu başarabilirlerse, sorun olmayabilir. Ama, bütün çabalara rağmen, bazı finans kurumlarının kurtarılmaları mümkün olmazsa, ileride çok daha büyük krizlerin tohumları atılıyor demektir.

Finans sisteminde şeffaflık yalnızca iyi günlerde değil, aslında kriz ortamlarında da en önemli özelliklerden biri olmalıdır. Aksi taktirde, sistemin uzun dönemli itibarı büyük yaralar alabilir.
Yazarın Tüm Yazıları