Bu ne şiddet ne celal

ÖNCEKİ akşam Esma Sultan Yalısı’nda, Amerikan film kanalı TNT’nin gecesindeydim.

Cep telefonuma bir mesaj gelmiş.

Salonun gürültüsünden işitemediğim için, oradan çıktığımda fark ettim.

AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Lagendijk aramış.

Ben telefonu açmayınca bu defa bir mesaj geçmiş.

* * *

"Hi, this is Joost Lagendijk"
diye başlayan mesaj, o günkü Hürriyet’te çıkan kendisiyle ilgili haberden dolayı çok mutsuz olduğu şeklinde devam ediyordu.

Girişten sonraki cümleyi aynen aktarıyorum:

"It suggests that I personally or the EU is afraid AKP wants to take Turkey, towards Iran. What I said, was that there are people in Turkey who have that fear and the best way for AKP to show those people wrong would be to return to the EU reform agenda."

Türkçe anlamı şöyle:

"Söz konusu haberde benim ya da Avrupa Birliği’nin, AKP’nin Türkiye’yi İran’a götürmek istediğinden korktuğumuz iddia ediliyor. Benim söylediğim ise şuydu: Türkiye’de bu korkuyu yaşayan insanlar vardır ve AKP’nin bunun asılsız olduğunu göstermesinin en iyi yolu yeniden AB reformlarına dönülmesidir."

Lagendijk bununla yetinmeyip bir de Anadolu Ajansı’na zehir zemberek bir açıklama yapmıştı.

Mesajı okuyunca hayretler içinde kaldım.

Çünkü Hürriyet’teki haberde, "Lagendijk ve AB, AKP’nin Türkiye’yi İran’a götürmesinden endişe ediyor" diye bir ifade kesinlikle yoktu.

* * *

Hürriyet’teki haber aynen şöyleydi:

"Türkiye’de AKP hükümetinin gizli bir gündemi olduğu yolunda korkular bulunduğunu belirterek, ’AKP bu havayı dağıtarak rahatlama yaratmalı. Türkiye’yi İran’a değil, AB’ye götürmek istediğini göstermeli’ dedi."

Bu sözlerden, "AB veya Lagendijk korkuyor" gibi bir anlam çıkarmak mümkün mü?

Üstelik Lagendijk bu sözleri ilk defa da söylemiyordu.

Davetten çıkar çıkmaz Lagendijk’i aradım.

O sırada bir müzeyi geziyormuş.

"Siz yazının aslını okudunuz mu? Bizim haberimizde sizin söylediğiniz anlama gelen hiçbir şey yok. Neden bu kadar tepki gösterdiniz anlamadım" dedim.

Tahmin ettiğim çıktı. Türkiye’den arayanlar olmuş.

Ve arayanlar, Hürriyet’teki haberi herhalde çarpıtarak aktarmışlar.

Yine de oturup, acaba gerçekten rahatsız edecek ne olabilir diye düşündüm.

Acaba manşetteki söze mi takıldılar?

Manşette, "İran’ı değil, AB’yi göster" sözleri vardı.

Tahmin ediyorum, bu söz bazı kişilerin hoşuna gitmedi.

Bunu "çarpıtma" olarak değerlendirdiler.

Ama Lagendijk de konuşmasında "AB’yi göster" demiyor muydu?

Öyleyse, Lagendijk’in sözlerinin üzerine atılanlarda bu ne şiddet ne celal?

Ne olduğunu söyleyeyim.

Kapatma davası üzerinden günler geçtikçe, Batı’dan yavaş yavaş "laiklik" mesajları da gelmeye başladı.

Başlarda kapatma davası hakkında sadece "demokrasiye" aykırılıktan söz eden çevreler, şimdi "demokrasi" kelimesinin yanına "laiklik" kelimesini de eklemeyi ihmal etmiyorlar.

ABD’den gelen sesler böyle.

AB çevreleri de yavaş yavaş aynı yola giriyor.

Bu arada demokrasinin "basit bir çoğunlukçuluk rejimi" olmadığı vurguları da artıyor.

Bana göre sıkıntı buradan kaynaklanıyor.

* * *

Kapatma davasıyla ilgili bir konuşmada, "Türkiye’de insanların bir bölümünde bu endişelerin bulunduğunun" telaffuz edilmesine tahammül edemiyorlar.

Evet bu celal ve şiddetin arkasında işte bu korku var.

Oysa korkmamak lazım.

Çünkü bu süreç iyi yönetildiği takdirde, herkes için iyi bir terbiye fırsatı olacak.

Hem "demokrasiye" yeterince vurgu yapmayanlara, hem "laikliğe" yeterince hassasiyet göstermeyenlere, hem de "demokrasiyi" Meclis’teki sandalye hesabından ibaret sananlara...
Yazarın Tüm Yazıları