Şaşkın muhalefetle tüzük kurtuldu

DAVA yanlış yerde açılıyor. Zaman doğru, yer yanlış.

CHP tüzüğünün iptali için, CHP içindeki muhalefetin açtığı davayı yargıç dün reddediyor. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi görevsizlik kararı veriyor.

Bunun pratik anlamı, CHP tüzüğü geçerli ve yerinde. Davayı açanlar kararı Yargıtay’a götürme hazırlığında.

CHP Yönetimi derin bir nefes alıyor. Kurultay öncesinde, tüzük iptali gibi, çok büyük bir dertten kurtulmuş oluyor.

BU BEŞİNCİ DAVA

Dün reddedilen son dava, farklı kişilerin tüzük iptali için açtığı beşinci dava. Hepsi de, mahkemeden geri dönüyor.

CHP tüzüğünün parti içi demokrasiyi yerle bir ettiğini görmek için, hukukçu olmaya gerek yok. İlçe ve illerden başlayarak, genel başkanlık yarışına kadar, her türlü siyasal rekabeti genel merkez başta, yönetenlerin emrine verdiği ortada.

Buna rağmen, mahkemeden bu beşinci dönüş.

BAŞKA YERDE AÇMAK

İlginç olan dönüşün öyküsü. Dönüş, çünkü dava yanlış yerde açılıyor.

Siyasal Partiler Yasası’na göre, davayı asliye hukuk mahkemesinde açmak yanlış. Tüzük iptal istemiyle, Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmak gerek.

Orada hukuki süreç şöyle:

Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet ediliyor. Başsavcılık şikayeti yerinde görür, tüzüğü antidemokratik ve Siyasal Partiler Yasası’na aykırı görürse, "tüzüğü değiştirmesi" için CHP’yi uyarıyor, ihtar ediyor.

Hálá değiştirmiyorsa, Anayasa Mahkemesinde kapatma davası açıyor.

İÇ MUHALEFET

CHP yönetimi belli. Sürekli seçim kaybeden bir genel başkan, çevresinde sorumluluğu sürekli başkalarına atan bir politbüro.

Şimdi parti içi muhalefete bakın. Daha nerede, nasıl dava açacağını bilmiyor. Oysa, dava doğru biçimde açılsa, belki tüzük çoktan değişebilir.

Tencere ve kapak. Öyle genel merkeze, böyle muhalefet.

AKP, CHP’den, CHP kendi iç muhalefetinden memnun. Canları sağ olsun.

Strasbourg’da sıra Anayasa Mahkemesi’nde

ANAYASA Mahkemesi Başkanı ile bazı üyeleri önümüzdeki günlerde Strasbourg’a gidiyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile görüşmek üzere.

Günümüzün gözde mekanı Strasbourg. Orada Avrupa Konseyi var, orada AİHM var. Strasbourg, Türkiye’nin ya da Türkiye’de herhangi bir kurumun başı sıkıştığında, "yandım Allah" diye koşa koşa gittiği yer.

Sonuncu koşu bir skandal. Skandal Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanı De Puig’in açıklamasıyla ortaya çıkıyor. De Puig, "AKP’ye açılan kapatma davasına karşı çıkan bildiri için, talepte bulunuldu" diyor.

Talepte bulunan kim? Strasbourg’da bulunan CHP ve MHP milletvekilleri "biz başkanla görüşmedik" diyor. Başkanla iki kez baş başa görüştüğünü söyleyen AKP milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ise, "ben böyle bir talepte bulunmadım" diye ısrar ediyor. Demek, talep gökten zembille iniyor. Sırası geldiğinde, Avrupa’dan şikayet, sırası geldiğinde, "abi bana yardım et". Bu birinci perde.

İkinci perde, Anayasa Mahkemesi başkan ve üyelerinin AİHM ziyareti. Tam kapatma davası sırasında, kapatmaya karşı olduğu bilinen AİHM ile görüşmek doğru bir zamanlama mı? Bizimkilerin kapatmayla ilgili AİHM’den fikir soracaklarını sanmıyorum. Yine de, sorularla dolu bir ziyaret.

Avrupa Konseyi ve AİHM ile Türkiye ilişkilerinde, 12 Eylül’den başlayarak, tanık olduğum öyküler trajikomik.

"Bastır Avrupa Konseyi, bastır AİHM" naralarıyla dolu, inleyen nağmeler.
Yazarın Tüm Yazıları