Türkiye’nin kaderi 1215 delegede

"GENEL başkan seçimi, 22 Temmuz’da CHP’ye oy vermiş 7.5 milyon kişinin huzurunda yapılsa, Deniz Baykal barajı geçemez."

Gözlem doğru, tespit yerinde.

Halkla ilişkileri iyi. Danışmanları iyi çalışıyor. Onlar beni birkaç gün önce, arka arkaya gazetecilerle görüşen Umut Oran ile buluşturuyor. Umut Oran’ı ilk kez görüyorum.

Genç, sakin, dünyaya açık, bilgili, yurt içinde ve dışında sivil toplum örgütlerinde görev yapmış, kendi mesleğinde (tekstil) başarılı, kendisini iyi ifade ediyor. Türkiye’nin sorunlarını iyi tanımlıyor.

Umut Oran bu ay sonunda yapılacak CHP Kurultayında genel başkanlığa aday.

Düşüncelerini açıklarken, Baykal’a saygıda kusur etmiyor. Ama, gerçekleri dile getirmekten de kaçınmıyor.

DEĞİŞİM VE DEĞİŞİM

"Deniz Baykal iktidarı hedeflemiyor. Parti içi demokrasiyi işletmiyor. Siyaseti halka rağmen yapıyor. CHP kapalı devre, dünyada böyle bir parti yönetimi örneği yok. Parti halka, gençlere, kadınlara, iş dünyasına ve diğer sol partilere kapalı. Bu hem CHP’yi, hem Türkiye’yi kaosa itiyor. Kaostan kurtulmak gerek."

Umut Oran’ın söylediği doğrulara son yıllarda katılmayan yok. CHP’ye oy veren 7.5 milyon insan, oyunu daha sandığa atarken, "elim kırılsın, CHP’ye oy verdim" diyor.

Neden? Baykal’ı neden sevmiyor? CHP’den umudunu neden kesiyor? Oy veriyor, çünkü ya AKP ya MHP. Başka seçeneği yok.

Buna karşı Umut Oran:

"Ben yeni siyaset anlayışını temsil ediyorum. O anlayış değişimden geçiyor. CHP’nin iktidar olması için, CHP’nin değişmesi gerek. Hem muhalefet anlayışında, hem iktidar hedefinde, hem parti içi demokraside değişim."

POLİTBÜRO SİSTEMİ

Sözler iyi, ama genel başkan seçilmek için, CHP kurultayından 1215 delegeden en az 608 oy almak gerek ya da katılanların yarısından bir fazla. Umut Oran:

"Ben delegenin sağduyusuna inanıyorum. Delege Deniz Baykal’a artık inanmıyor."

Bana kalırsa, o kadar kolay değil. 1215 delegenin önemli çoğunluğu Baykal’ın seçtirdiği insanlar. Üstelik, öyle bir tüzük var ki, daha genel başkan adayı olmak için bile, "en az 240 delegenin genel başkanın gözü önünde o kişiyi aday gösterdiğine ilişkin imza vermesi" gerek. Dünyada eşi yok.

CHP’de genel başkan ve parti yönetimi, Sovyet modelini andıran Politbüro kurmuş durumda. O kadar katı ve kırmak zor.

Yine de, sorumluluk 1215 delegenin. O 1215 delege CHP’nin, dolayısıyla Türkiye’nin kaderini elinde tutuyor. O 1215 delegenin kendini aşması gerek.

Kaldı ki, başka bir aday daha var. Haluk Koç. Yani, bir başka 240 delege de, Haluk Koç için imza verecek.

İki aday için 480 delege eder ki, o zaman Baykal zaten kaybetmiş durumda. Bana kalırsa, şu anda resim öyle değil.

CHP’de değişim, Türkiye’de CHP’ye iktidar yolunun açılması anlamında.

AKP’de nihayet ortak akıl

İSİMLERİNİN başında "Prof" unvanı taşıyan ama, bilimsel tarafsızlığa teğet geçen anayasacılara kulak asmıyor AKP.

"Kapatma davası açılmışken anayasayı değiştirmek etik açıdan tartışılabilir, ama hukuken mümkün, anayasa her zaman değişir" diyen bu profesörlerin fetvalarına aldırmıyor. Demokrasiyi kağıt üzerinde görmüş, ama uygulamasını kavramaktan uzak bu "hocalara" demokrasi dersi veriyor.

Yargı darbesi, yargıçlar hükümeti gibi, pompalanan kavramlara yüz vermiyor. Parti kapatmayı güç kılan modeller için, TBMM’deki diğer partilerle anlaşmaya varmadan, zorlama yapmayacağını belirtiyor. Mahkemeyi kendi sürecinde bırakarak, ülkeyi daha yoğun bir bunalıma sürüklemekten kaçınıyor.

AKP hakkında kapatma davasının açıldığı 14 Mart’tan bugüne kadar geçen süre içinde en soğukkanlı, en aklı başında kararı veriyor. Kavgadan uzak duracağını ilan ediyor.

AKP’de ortak akıl nihayet egemen oluyor. Umarım bu söz sözdür ve sözünden dönmez. Tecrübeyle sabit, çok kısa süre önce de, bu gibi akıllı açıklamalar, bir bakıyorsunuz, unutuluyor. Ve ülke yine gergin, ve sinirler yine ayakta.
Yazarın Tüm Yazıları