Baktım, yine o...

BEN o siyah giysili, eli tabancalı, eşkıya bakışlı, daha çok bir yarasaya benzeyen adamı dünkü gazetelerde görünce tanıdım.

1973 yılında, Kızılay’daydı.

Elinde yine tabancası vardı.

Kurşun sıkmıştı üzerimize.

Amerika’ya kızanlara kızmıştı.

1977’de Çorum’da, Maraş’ta baktım yine o.

Yine bir yarasa gibiydi.

Elinde tabancası duruyordu.

Birçok insanı vurmuştu.

Bu sefer Alevi vatandaşlara kızmıştı.

1980’den hemen önce Taksim’de de onu görmüştüm:

"Sen misin?.."

"Evet..."

"Şimdi kime kızdın?.."

"Komünistlere..."

*

Názım Hikmet’
in kemiklerini bile istemeyen, 6-7 Eylül’de azınlıkları yakıp yağmalayan, Abdi İpekçi’yi öldüren odur.

Ugur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı, öbür aydınları...

Madımak Oteli’nin içine ozanlar, yazarlar doldurulup ateşe verildiğinde, en önde baktım o.

Sormuştum:

"Tabancan hani?.."

"Tabancam mı?.."

"Evet..."

Bir yarasa gibi kara dumanların içinde kaybolurken bakmıştım, bu sefer elinde benzin bidonu...

Ve dün gazetelerde onun fotoğrafı vardı, öğrencilerin üzerine ateş ederken, bir yarasa gibi.

*

O asla bir "provokatör" değildir.

Gerçeği bir türlü görmemek için, kimi siyasileri kurtarmak için, bazılarımız ona "provokatör" deriz.

Oysa o; kendini vatanın bekçisi sayan, hurafeler ve efsanelerle beyni yıkanmış, uygar olmak istemeyen, kaba kuvvetten başka zenginliği olmayan, ilkel tutkularla yaşayan, gördüğü her aydınlık düşünceyi öldürmek isteyen, çağdışı bir yaratıktır.

Hiç de az değildir sayıları, bakın etrafınıza...

Dün gazetelere baktım; o...

Elinde tabancası vardı.
Yazarın Tüm Yazıları