Zirvelerin ardından

BÜKREŞ ve Soçi’de gerçekleşen iki önemli zirveden sonra dünyanın iki önemli askeri gücünün arasındaki ilişkilerde soğuk savaşın değil ama sıkı pazarlıkların sürdüğü ortaya çıkıyor.

Belki de buna pazarlık dememek lazım. Çünkü pazarlıklarda her zaman anlaşma olmayabilir ve iki taraf da yoluna devam eder.

Ama bu izlediğimiz, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bölgenin geleceğini etkileyecek bir alışveriş. Kimsenin bu alışverişi terk etmeye niyeti yok.

NATO Zirvesi’nden sonra Soçi’deki Bush-Putin buluşmasında Putin’in yelkenleri indirmediği ama kendisine sunulan tekliflere daha olumlu yanıtlar verdiği anlaşılıyor.

Putin önümüzdeki ay başkanlığa veda ediyor, Bush ise gelecek yıl ocak ayında.

Bu veda zirvesinde liderler, cumartesi akşamı birlikte dans etmişler, pazar sabahı da füze kalkanı meselesini konuşmuşlar.

Tabii ki, Putin ağırdan almış.

Bükreş’te herkesin heyecanla beklediği Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya girişini engellemiş olan Putin’in, Soçi’de füze kalkanı konusunda taviz vermesi beklenir mi?

ABD’nin Polonya ve Çek Cumhuriyeti’ne yerleştirmeyi planladığı radar ve erken uyarı sistemine Putin yine karşı çıkmış.

Ancak satır araları okunduğunda süreçte belli ilerlemeler olduğu görülüyor.

Moskova’nın bu kez, kendisine sunulan işbirliği teklifine daha sıcak yanıt verdiği anlaşılıyor.

* * *

AYRINTILARA
göz atmak her zaman önemlidir. Zaten bu görüşmelerde Putin de şeytanın ayrıntıda gizli olduğunu söylüyor.

Füze kalkanı içi Washington, Moskova’yı kesinlikle hedef almadığı güvencesini veriyor. Amaç İran ve Kuzey Kore gibi "haydut devletleri" kontrol atında tutmak. Ama Putin’e göre Avrupa’daki silah dengesi bozulacak. Bu, bölgede silahlanma yarışını tetikleyecek.

Rusya’nın, Azerbaycan’daki radar istasyonunu birlikte kullanma teklifinin reddedilmesinden sonra, NATO’nun Türkiye’nin dahil olacağı yeni bir füze kalkanı sistemi üzerinde çalıştığının açıklanması Rusya’nın endişesini artırdı.

Putin bu projeye tamamen karşı çıkmıyor. Onun önerisi bölgesel değil küresel bir füze kalkanını ABD, Avrupa ve Rusya’nın birlikte oluşturmaları.

Soçi’deki görüşmede bu işbirliği noktasına ulaşılmadığı anlaşılıyor ama bazı gelişmeler var.

İki liderin imzaladığı kendilerinden sonra gelecek olan devlet başkanlarına da güvenlik konularında yol göstereceği söylenen stratejik çerçeve anlaşmasında bu noktaya değiniliyor.

Tarafların, "füze tehdidine karşı Avrupa, ABD ve Rusya’nın da katılacağı bir sistem geliştirmesine ilgi gösterdikleri" de giriyor bu çerçevenin içine.

Belli ki, bu al-ver sürecinde bazı ilerlemeler oluyor.

* * *

PUTİN
, füze kalkanına karşı olduğunu Soçi görüşmesinden sonra yine açıkladı. Ama dikkatle bakınca, Moskova’nın güvenini sağlamak için ortaya atılan Amerikan önerileri üzerinde de çalışıldığı anlaşılıyor.

Polonya ve Çek Cumhuriyeti’nde inşa edilecek olan tesislere Rus gözlemcilerin girişine izin verilebileceği önerisine Rusya’nın kapıyı araladığı görülüyor. Ayrıca, İran Avrupa’yı hedef alan füze başlıkları geliştirene kadar füze kalkanının faaliyete geçmemesi de ABD’nin önerileri arasında.

Rusya, füze kalkanını durduramayacak ama projeye kendi isteklerini de ekletecek.

İlki Bükreş’teki NATO Zirvesi, ardından da Soçi’deki Bush-Putin buluşması, Rusya ile ABD arasındaki al-ver ilişkisinin sürdüğünü gösteriyor. Üstelik bu sadece güvenlikle sınırlı değil. Enerjiden ekonomiye geniş bir alan. Soğuk savaş merceğinden bakarak ne ABD ile Rusya arasındaki ilişkileri anlamak ne de saf tutacak kamplar bulmak mümkün. Taraflar ve taraftarlar dünyası yok artık. İşbirliklerini sağlayacak ortak çıkar alanlarının genişletilmesi mücadelesi ise çok sıkı sürüyor.
Yazarın Tüm Yazıları