’Fon demokratları’ demokrasiyi nasıl yozlaştırıyor

"BİLİYORSUNUZ" diye başlıyor siyasetçi bir dostumuz: "Dünya ölçeğinde belirli bir düşünceye göre siyaset oluşturan Açık Toplum Enstitüsü, kriz bölgelerine siyaseten müdahale ediyor; yiyecek çadırları kuruyor, turuncu bayraklar asıyor, dünya ekonomisini teslim almış fonlardan gelen paraları kullanıyor.

Yani sanal demokrasi panayırları... Ve bunların bünyesinde bulunan ve kendilerine ’Hakkaniyet Hakemleri’ ismini takan, Avrupalı bir grup baba aydın, Türkiye’de, iktidar ve muhalefete uzlaşma çağrısında bulunmuş." Dostumuz kafayı bu bildiriye takmış; "Bu çağrıda bu fonlar ile organik ilişkileri olan aydınların da bulunduğunu" söylüyor: "Bu ve benzeri kuruluşların dünya ölçeğinde hedefledikleri tek tip bir demokrasi anlayışı ve arkasında da tabii ki yeni bir ’paylaşım siyaseti’ var." Sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Milyarlarca insanı aç, milyarlarca insanı bir bardak temiz suya ulaşamayan, bir gün bile karnı doymadan, açlık ve sefalet içinde her gün binlerce çocuğun öldüğü, bölgesel savaşlarda insanların birbirlerini boğazladığı, havaya uçurduğu bir dünyada, bu açlığın ve yoksulluğun ve katliamların müsebbibi olan bu fonların sahipleri, yöneticileri, ’Bugüne kadar dünyayı sömürdük, kanını emdik, bundan sonra babalarımızın hayrına demokrasi havariliğine soyunduk’ dercesine, akılları sıra dünyayı kandırmaya çalışıyorlar.

’TURUNCU DEVRİM...’

Yönetimine çökmek istedikleri ülkelerde muhalefet çadırları kurup günlerce bedava yiyecek içecek dağıtıyorlar, insanlar bu çadırlarda bedavadan yiyor içiyor ve çadırı kuranların politikaları lehinde bağırıyor. Binlerce rengárenk bayraklar ile gösteriler organize ediyorlar ve bu tiyatronun bir ’demokrasi devrimi’ olduğunu ileri sürüp bir de devrimi muhtelif renklerle tanımlıyorlar, turuncu devrim gibi!..

Bize de tanıdık gelen siyaset cambazlığı yöntemleri var. Bu çadırlarda bedava yiyecek vermek ve sonra bunu istismar ederek kendi politikaları lehine alet etmeye çalışmak, dünyada ve ülkemizde demokrasinin nasıl yozlaştırıldığını da ortaya koyuyor.

Demokrasi, adeta dünya ölçeğinde ve tek bir merkezden, modern emperyalizmin dünyayı yeni bir kalıba dökmesinin ilkel bir enstrümanı haline getiriliyor.

AKP’yi kapatma davasından sonra bu çevreler, şimdi de Türkiye’ye hafif tehdit kokan sinyaller yollamaya başladılar. Açık Toplum Enstitüsü bünyesindeki ’Hakkaniyet Hakemleri’nin uzlaşı çağrısı, akamete uğrayacağından endişe ettikleri Türkiye projesini kurtarmak için ilk adım gibi gözüküyor. Arkası nasıl gelir, dikkatle izlemek gereği var.

Gerçek şu ki; bu AKP’nin de lehine değil... Yoksa bir devlet-AKP çatışması mı amaçlanıyor?

AKP GİZLİ, CHP AÇIK HEDEF

İlginç nokta, 6 yıldır Türkiye’yi mutlak bir parlamento çoğunluğu ile yönetme fırsatını yakalayan ve bu süreçte Anayasa, hatta devlet mekanizmasıyla ihtilafa düşen AKP’yi görmezden gelip muhalefete, özellikle de CHP’ye yapılan dış eleştiri ve uzlaşma çağrıları... Beğenilir beğenilmez ayrı bir konu, Meclis kompozisyonunda sayısal etkinliği bulunmayan bir muhalefete uzlaşma çağrısı yapmak, ’fon demokratlarının’ demokrasi anlayışını ortaya koymuyor mu?"

AKP’nin böyle bir yardım beklentisi olduğunu sanmıyoruz. Ancak AKP ile uzlaşın diktesi dikkat çekiyor.

ABD ve AB’ye karşı ’Rusya kartı’ mı

BAŞBAKAN Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’e ticaret üzerinden ’işbirliği’ çağrısına hazırlanıyor. Ankara’daki diplomatik kulislere göre, iki ülke arasında önemli gelişmeler olabilir.

Aynı, Menderes ve Demirel’in, ABD ve Avrupa’ya karşı ’Rusya kartı’nı oynadığı gibi.. Dışişleri’ne yakın bir çevrede konuşulanları öğrenmek ister misiniz?

"İlk partisi 100 milyonu bulan, zaman içerisinde 500-600 milyon dolara ulaşacak olan kısa menzilli füze ihalesi karşılıklı iyi niyet adımının ilk parçası olacak. Helikopter ihaleleri dahil büyük projelerin tamamında ön anlaşma şartı arayan Savunma Sanayii Müsteşarlığı, kısa menzilli füze ihalesinde bu şartı aramayacak. Çünkü ihalede istenen ön protokol anlaşmasını imzalamayan Rusya, teklif vermeyi reddetmişti. 9 Nisan’da, Erdoğan’ın Başbakanlığında toplanacak olan Savunma Sanayii İcra Komitesi (SSİK), Başbakan’ın Putin’e bir mektup yazarak Rusya’nın ihaleye katılmasını isteyecek. Mektubun ön bilgisi Erdoğan’a iletilmiş durumda. Bilindiği üzere Putin, Beslan (Osetya) baskını ile ertelediği Türkiye ziyareti öncesi Ankara’ya Dışişleri Bakanı Çernişev’i göndermiş, siyasi işbirliğinin güçlenmesini istemişti.

İktidar bu talebe sıcak bakmamıştı.

Bu arada Çin de, Dışişleri Bakanlığı’na yazdığı bir mektupta Türkiye’nin ’Şanghay Beşlisi’ne gözlemci olarak katılmasını istemiş, daimi üyelik için ise Rusya’nın onay şartını ileri sürmüştü. Bu mektuba ne yanıt verildiği henüz bilinmiyor ama son gelişmeler, bunun olumlu sonuçlandığı yolunda işaretler veriyor. Dananın kuyruğu salı günü kopabilir; bakalım ne karar çıkacak?"

Remzi Bey hipodromda

BAKIRKÖY’den bir yarışsever bir not düşüyor:

Futbol Federasyonu Başkanı Hasan Doğan’ın eniştesi, Recep Tayyip Erdoğan’ın yakını, işadamı Remzi Gür’ün dün Veliefendi Hipodromu’nda uzun bir ’inceleme gezisi’ yapması dikkat çekti.

Üç kişiydiler; sanıyorum onlardan birisi de yarış atı antrenörü Uğur Başerkan’dı.

Geldiklerinde saat 14.00 idi. 650 dönümlük koca hipodrom alanını dışardan ve içerden gezdiler; ahırından pistine kadar...

Veliefendi Hipodromu’nun kent dışına çıkartılması gündemde iken, bu ziyaretin bir anlamı olabilir mi? Olur; çünkü Jokey Kulübü’nün Silivri dolaylarında 500 dönümlük bir yer aradığı biliniyor. Bakalım TOKİ buraya yüksek katlı apartmanlar mı, villalar mı yaptıracak?

Kadınlar İran’a gidin!

İRAN’da ikamet eden ve orada doktor olarak görev yapan bir İran yurttaşıyla yemek yeme ve sohbet etme fırsatı buldum. Anlattıklarında şu dikkatimi çekti: 1980’de şeriat hukuku hayatın her alanında uygulanmaya başlanıyor. Kadın-erkek arasındaki mal paylaşımı da şeriat hukukunun emrettiği gibi kadına 1, erkeğe 2 şeklinde uygulanıyor. İki yıl önce dünyanın kabul ettiği 1’e 1 paylaşımı kabul ediliyor. Böylelikle 29 yıl sonra İran şeriat hukukunun emri olan mal paylaşımını ortadan kaldırıyor. Bu değişim ve yenilik, İranlı kadınlar için devrim niteliğinde bir olay olarak kabul ediliyor. Biz ise Atatürk döneminde kadınlara verilen hakları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. İranlı doktorun, Atatürk Cumhuriyeti’ne daha fazla sarılın demesi bundan.

Mehmet YÜCEER
Yazarın Tüm Yazıları