Bana da bilgi sızdı

ÇOK eskiden, yani henüz "irticacılar" bir numaralı "tehlike" değilken...

Memleketin en belalı kesimini "kızıl komünistler" oluşturuyordu...

O zamanlar, sık aralıklarla ve gayet alışkın bir kayıtsızlıkla "komünist tutuklaması" adı verilen operasyonlar yapılır ve her tutuklamada "kızıl yoldaşlar", Birinci Şube’ye çekilirdi...

Ne demiş İsmet Özel?

"Bir imparatorluk genişliğindeki gençliğim sırasında / Kadınlardan daha çok birinci şubeye vardım."

Neyse...

O zamanlar "komünist olmak" ile hayatta en az bir kere "Parmaksız Hamdi" namındaki polis şefinin işkencesinden geçmek arasında mutlak bir paralellik kurulurdu...

Ancak... Her tutuklama furyasında, "tescilli komünist" olduğu halde tutuklanmayan birkaç yoldaş olurdu...

İşte bu durumda bir "amansız kuşku", yoldaşlar arasında önü alınamayan büyük fitnenin fitilini ateşlerdi...

"Ulan hepimiz gözaltına alındık... Ama bu herife kimse dokunmadı... Yoksa? Yoksa? Bu herif polis mi?" şeklinde özetleyebileceğimiz kuşku, yoldaşların beynini yer bitirirdi...

Bu beyin kemirmesi yüzünden, kim bilir nice bahtsız yoldaş, örgütünden dışlanıp kullanılmış bir mendil gibi bir kenara fırlatılmıştır.

* * *

Ergenekon operasyonunun son aşamasında...

"İlhan Abi - Kemal Bey - Doğu Yoldaş" üçlüsüyle birlikte gözaltına alınmak gibi bir şerefe nail olmak için can atan büyük mücadele adamı Tuncay Özkan biraderimizin muazzam çırpınışlarını görünce...

Yakın tarihimizdeki o "bahtsız yoldaşlar" ve onların trajedisi geldi aklıma...

Ancak...

Hemen söyleyeyim:

Bizim Tuncay biraderimizin yaşadığı trajedi ile o "bahtsız yoldaşlar"ın trajedisi arasında hiçbir benzerlik yoktur...

Nereden mi biliyorum? Bana sızan bilgiden...

* * *

Kabul ve takdir edelim ki...

Ergenekon soruşturmasından sızan büyük sızıntının "aslan payı"nı kapma hakkı, gayet anlaşılır nedenlerden dolayı, "Star / Yeni Şafak / Şamil / Fehmi Koru" markalarına aittir...

Ve yine kabul edelim ki...

Bu sızıntıdan bana düşecek olan, "sersem bir bilgi kırıntısı"ndan fazlası değildir...

Yani... Benden öyle ortalığı karıştıracak, paradigmayı iflas ettirecek, sistemi göçertecek, ortalığı karıştıracak bir ifşaat beklenmesin...

Bana sızan alçakgönüllü sızıntı şudur:

Uzun saçlı, küpeli ve de bilgisayar kullanmayı bilen zamane polisleri, Tuncay Özkan biraderimizi bilerek ve isteyerek Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına almamışlar...

Bundan maksat, Tuncay Özkan biraderimizin, "İlhan Abi ile birlikte gözaltına alınıp sorgulanmak" şerefine nail olmasının önüne geçmek imiş...

Yani... Tuncay Özkan’a Ergenekon’dan gözaltına alınma şerefinin bahşedilmemesi için ant içilip ayna kırılmış...

Yine bana sızan bilgiye göre... Tuncay kardeşimiz gözaltına alınacakmış alınmasına ama... Bu ideolojik bir nedene dayandırılmak yerine... "Pek kötü fena ve de ayıp işler" şeklinde özetlenebilecek eylemlerin odağı olmak nedenine dayandırılacakmış...

SİBEL Mİ HAKLI EMİNE Mİ?

EMİNE Şenlikoğlu ile Sibel Can arasında baş gösteren feci eğlenceli polemiğe takılıyor musunuz?

Ben fena halde takılıyorum...

Olay şu: Emine Hanım, "İslami kesim Sibel Can’ı beğenmiyor" dedi...

Bunun üzerine Sibel Can da yanıtı yapıştırdı: "Beni herkes beğenir..."

Peki kim haklı? Emine mi? Sibel mi?

Vallahi Emine Hanım haklı mı değil mi bilemiyorum ama bildiğim bir şey var ki o da Sibel Can’ın fena halde haksız olduğu...

Çünkü...

Daha önce "İslami kesim Sibel Can’ı çok beğeniyor" dendiğinde...

Sibel Can bu bilgiyi hiç sorgulamamış, "Tabii beğenecekler ayol... Kaymak gibiyim maşallah" diye yanıt vermişti...

Şimdi Sibel Can’a soralım: İslami kesim Sibel’i beğeniyor bilgisine inanıyorsun da, beğenmiyor bilgisine neden inanmıyorsun?

Ne yani? Şimdi sana Hoca Nasreddin’in "Kazan doğurdu / Kazan öldü" fıkrasını mı öğreteceğiz?

Ergenekon’a marş aranıyor

BİR Acaba Ziya Gökalp’in "Ergenekon yurdun adı / Börteçine kurdun adı" diye başlayan şiiri fazla naif mi kalır?

İKİ Düşünün... Gece yarısı bir ulusalcı yazar, 90 metrekarelik evinde volta atıyor... Ve dudaklarında bir Livaneli bestesi: "Saat bir yoksun... İki... Üç... Yok... Dört... Yok."

ÜÇ Anti Ergenekon cephe için Teoman elini taşın altına soksa ve "Ergenekon’a kızdım / Köye taşındım" nakaratlı bir beste yapsa nasıl olur?

DÖRT Belki de Cumhuriyet’in Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın, "Feci Selami Şahin esprileri"ne benzeyen esprilerinden birini yapıp, "Ergenekon / Her yere kon" şeklinde bir mani düzmesini beklemeliyiz...

BEŞ Ya da en iyisi Veli Küçük, mahpushanede, "Bir erke dönergecim vardı benim / Bilyelerim, bombalarım, topacım" diye dizeler attırsın...
Yazarın Tüm Yazıları