O evde neler gördüm

DÜN Hürriyet’in birinci sayfasındaki fotoğrafı uzun uzun seyrettim.Çünkü bu fotoğrafta bir dönemin sosyolojisi yatıyor.

İlhan Selçuk, 90 metrekare bir evde oturuyor.

Evin dekoru, sol taraftaki kütüphane, öndeki kilim, duvarlardaki küçük tablolar ve fotoğraflar bana, 1970’li yıllarda Ankara’da bizim çevremizdeki evleri hatırlattı.

Tipik bir mütevazı Türk aydını evi.

Gazeteciler, 1980’li yılların ortalarından itibaren iyi sayılabilecek paralar kazandılar.

Bu fotoğrafa baktığımda, o refah artışının, en azından bu evin dekoruna yansımadığını söyleyebilirim.

Bunu sadece "zevk" gerekçesiyle mi açıklamalıyız? Yoksa bir "zihniyetle" mi?

Cevabı ne olursa olsun şu gerçeği değiştirmiyor:

İlhan Selçuk’un evi, "çay, simit gazeteciliği" dönemini koruyor.

Fotoğrafa bakarken arkadaşlara, "Ergenekon darbesi bu evde mi planlanmış" diye şaka yapmaya kalktım.

Baktım, çevremde gülen yok.

O an aklıma İlhan Selçuk’un sözleri geldi.

Telefonda yaptığı şakalar bile Ergenekon dosyalarına girmiş.

Tabii hemen şakayı geri aldım.

Dün hem Yalçın Bayer’le, hem Emre Kongar’la konuştum.

Emre Bey, dün Hürriyet’te yayınlanan fotoğrafta, çorabının düşük çıkmasından şikáyetçiydi.

"Hayatım boyunca hep uzun konçlu çorap giyerim. Böyle bir görüntünün ortaya çıkmaması için çok dikkat ederim. Ama bak, korkum Hürriyet’in manşetinde gerçekleşti"
dedi.

O şakayı da geçtik.

"İlhan Selçuk’un havasını" sordum.

Her ikisi de, "Çok sakindi. Öfkeli bir hali yoktu" dediler.

* * *

Selçuk
’un serbest bırakılışından sonra söylediği iki söz çok dikkatimi çekti.

Birincisi şu mealdeydi:

"12 Mart’tan çok bilendim."

İkincisi ise farklıydı:

Başbakan Erdoğan’a çağrı yaparak, "ülkedeki gerginliği azaltmasını" istiyordu.

Demek ki öfkesini kontrol etmeyi başarabilmiş.

O, böylesine ağır bir gözaltı süresinden sonra bunu yapabiliyorsa, bu çatışmanın tarafı olan siyasiler neden yapamasın?

* * *

Son iki günde Başbakan Erdoğan’ın çevresinden de benzer mesajlar veriliyor.

Başbakan’ın Manisa’da yaptığı konuşmada, "medyaya da sorumluluk düştüğünü" söylemesi bence önemliydi.

Ama bu mesajın önce, kendisine yakın medyaya verilmesinde ve onlar tarafından algılanmasında yarar var.

Çünkü Ergenekon davasının gelişmesi, birçok insanda ürperti yaratmaya başladı.

Özellikle hükümet yanlısı bazı gazetelerin olayı ele alış biçimi, insanda neredeyse bir "McCarthyizm" dönemi mi açılıyor endişesi yaratıyor.

Her gün ilgili ilgisiz herkesin adı ortaya atılıyor.

Daha kötüsü bunlar, dava dosyasına giriyor.

Her şey birbirine karışıyor.

Bu durumun savcının hoşuna gittiğini de sanmıyorum.

Çünkü bu görüntü, davayı giderek "rövanş" havasına sokuyor.

Oysa bu dava birçok bakımdan çok önemli.

Devlet içinde gerçekten böyle bir çeteleşme varsa veya bazı kişiler kendilerine "devlet adına" bazı misyonlar yükleyip planlar, eylemler yapıyorsa, bunun mutlaka ortaya çıkarılması gerekir.

Bu hepimizin güvenliği açısından çok önemli.

* * *

Ben çok umutlu olmasam da, Başbakan’ın İlhan Selçuk’tan gelen bu mesajı düşünmesini arzu ediyorum.

Bugün, ister AKP’li olsun, ister karşıtı, fanatik olmayan herkes endişeyle şu soruyu soruyor:

"Nereye gidiyoruz?.."

Bu korku ikliminden "yüzde 60 oy çıkarırız" hesabı yapanlara şunu hatırlatmak isterim:

Böyle giderse o rüya, hepimiz için ağır bir kábusa dönüşebilir.
Yazarın Tüm Yazıları