TÜSİAD’ın rejim krizi kaygısı

SON günlerde yaşanan siyasi iklimi, bazı yorumcular "rejim krizi" olarak açıklıyorlar. Şahsen de, henüz o aşamaya gelinmemiş olsa dahi, gelinmek üzere olduğunu hissediyoruz.

Bizce hükümetin takındığı tutum, bu kaygıların doğmasında en önemli etken. Elbette bir çatışma ve bu çatışmanın tarafları var. Ancak her zaman söylediğimiz gibi; çatışmayı çözmek, gerginliği yumuşatmak asıl olarak hükümetin görevidir. "Yönetmek" böyle bir şeydir...

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın her gün bir yerleri dolaşıp, kürsüye çıkıp, "gerginlik var diyorlar, kutuplaşma diyorlar doğru değil" deyip, çatışmayı sürekli artıran konuşmalar yapması, zaten sorumluluğun büyüğünün iktidarda olduğunu da gösteriyor.

İşaleminin de gelinen bu aşamayı kaygıyla izlediğini, doğacak siyasi ve ekonomik sonuçlar konusunda duyduğu kaygının her geçen gün büyüdüğünü, daha önce defalarca yazmıştık.

İşalemi artık sesini daha yüksek sesle duyurma gereği duydu. Dün bir açıklama yapan TÜSİAD, "Rejim krizine yol açabilecek bir ayrışma ve kutuplaşma içine girilmesinden kaygı duyduklarını" söyledi.

İşalemi bu uyarıyı yapmakta haklı; çünkü rejim sıkıntısı olduğu zaman bundan belki de, en fazla zarar görecek olan işalemidir. Sokaktaki adamın rejim krizinde kaybedeceği bir arabası ya da evi olabilir ama işalemi, rejim krizinde işyerlerini, fabrikalarını, ticarethanelerini ve en önemlisi servetlerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya demektir.

İşte bu nedenle işalemininin bu konudaki kaygılarını dile getirmesi çok doğal ve haklı.

TAVRI YAPILACAKLAR BELİRLEYECEK

Bence TÜSİAD yaptığı bu uyarıyla, başta hükümet olmak üzere, tüm kesimlerden gerekli özeni göstermelerini istiyor ve bu açıklama, gerginliğin bu doğrultuda gitmesi halinde, ileride yapılacak daha sert açıklamalar ve takınılacak tutumlar için de belirli bir zemini oluşturuyor.

TÜSİAD Yönetim Kurulu olarak yapılan açıklamada, "Başta iktidar partisi olmak üzere tüm siyasi partilerin, kurumların ve toplumun tüm kesimlerinin itidal ve sağduyu içinde hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz" deniyor. Mevcut durumun ancak diyalog ile ve gerilimi düşürerek tam demokrasiyle, hukuka koşulsuz saygıyla aşılabileğini kaydeden TÜSİAD, "Toplumsal huzura bu şekilde yeniden ulaşabileceğimizi düşünüyoruz" diyor.

Mevcut kutuplaşmanın adım adım tırmanarak "toplumsal travma"ya dönüşmek üzere olduğu kaydedilen açıklamada, kutuplaşmanın taraflarının, attıkları her adımla, aldıkları her inisiyatifle ve gösterdikleri her tepkiyle durumu daha da endişe verici hale getirdiğinin altı çizildi. "Siyasi faaliyet, durumun gerektirdiği asgari sorumluluk anlayışından uzaklaşan bir yaklaşım ve söylemle sürdürülmektedir" denilerek, siyaset alanına siyaset dışından yapılan müdahalelerin de, Türkiye’nin evrensel demokratik kurallarla yönetilen bir ülke görünümüne kavuşmasına engel olurken, daha ileri demokratik standartları yerleştirme fırsatın da heba edilmesine neden olduğu kaydedildi.

Açıklamada iktidar ve demokrasi ilişkisi için şu değerlendirmeye yer verildi: "İktidarın, ülkenin refah ve huzuruna odaklı bir gündemi benimsemesi, demokrasiyi dar siyasi bakışla, yani çoğunlukçu bir anlayışla yorumlamaktan vazgeçmesi, bunun yerine çağdaş çoğulcu demokrasinin ışığında, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrımı ilkelerine bağlı kalarak hareket etmesinin, Türkiyemizin geleceğinin şekillendirilmesi açısından elzem olduğu kanısındayız."

"Yaşadığımız bu sürece, TÜSİAD olarak seyirci kalmamız mümkün değildir"
denilen açıklama, dediğimiz gibi; bundan sonra takınılacak tutum için de zemin oluşturuyor.

Umarız TÜSİAD ve diğer kesimlerin daha sert tavır almasını gerektirecek duruma gelmeyiz...
Yazarın Tüm Yazıları