Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Youtube’u izleyin

UZUN süre AKP’nin önde gelen Milli Görüş kökenli isimlerinden biriydi.

Bir süredir pek sesi çıkmıyordu; ortak bir arkadaşımızla buluştuğu için önceki günü, "Merhaba" demek amacıyla aradı. Kısa sohbetimizde doğal olarak konu Ergenekon gözaltılarına geldi.

Gözaltı biçiminden çok rahatsızdı, çarpıcı bir benzetme yaptı:

"Üzüntü verici bir tablo. Biri de parti genel başkanı. Elim vicdanımda. Benim genel başkanım bu şekilde gözaltını alınsa neler yaparım."

Umut verici bir bakıştı; demek AKP’de çifte standardı olmayanlar da var.

Ama, acaba geri plana çekilmesi de bundan mı, diye sormadan edemiyorsun.

NEREDE VİCDANLILAR

Hani her fırsatta vicdanlarını dinleyip ortaya çıkan sivri sözlü, dindarlıkları ile övünen AKP’liler ise bu kez sessiz kaldı.

Oysa, rakipleri çifte standart uygulasa dahi, dindarlık iddiasındaki biri, hele bir de iktidarı temsil ediyorsa, buna hiç yapmamalı.

Ancak, tablo öyle değil; Hz. Ömer’in adaletini iyi bildiğini sandığımız bu isimler, onun kemiklerini sızlatan söylem ve eylemlerde bulunuyor.

Bir de onlara yetişmek için son sürat gidenler var. Bunlar her dönem ortalıkta dolaşır ve ilk fırsatta öne çıkarlar.

Hangi parti iktidardaysa rotayı oraya çevirirler; o partiden milletvekili olmak için her yolu denerler.

İktidar partisinin DSP ya da CHP, MHP ya da AKP olması önemli değildir.

Kimse alınmasın; ama biz kırk kişiyiz, birbirimizi biliriz.

SAVCIYA SERZENİŞİM VAR

Şimdi gelin AKP’yi kapatma davası ile Ergenekon soruşturmasına bakalım.

AKP destekçisi medya ile diğer medyanın iki olayın savcısına yönelik tutumlarını değerlendirmek için, uçtakiler hariç, koyalım gazeteleri yan yana.

Ergenekon savcısının adı neredeyse hiç anılmıyor, fotoğrafları hiç basılmıyor, hakaret yok; sadece gözaltı biçimi eleştiriliyor.

Kapatma davası savcısına yapılanların ise bini bir para.

Ergenekon savcısına benimse bir küçük serzenişim var.

Gazetecilikte atlatma haber kadar keyif veren başka bir şey yoktur.

O nedenle keşke savcı, bazı köşe yazarlarına, gözaltıları önceden bilen yazılarının keyfini hiç değilse 24 saat yaşamaları için izin verseydi.

Ama, şükür ki onların atlatma keyfi hálá devam ediyor; daha kimlerin gözaltına alınacağını bilerek bizi çatlatmayı sürdürüyorlar!

Ne garip ki aynı kişiler, İlhan Selçuk’un kapatma davasını önceden bildiğini, davanın açılması için baskı yaptığını da savunuyorlar.

Merak ediyorum, acaba İlhan Selçuk, savcıya gidip kanıt da sundu mu?

İktidarla bağlantılı bazı özel kesim ve birimlerin gücünden eminim.

Eğer böyleyse somut kanıtları, yakında Youtube’da yayınlanır.

Bu vesile ile aklıma geldi.

Sık sık kapatma davasının arkasında askerler var mı, yok mu sorusuna muhatap oluyorum; her seferinde de şu yanıtı veriyorum:

"Eğer varsa, kanıtlarını mutlaka Youtube’da görürsünüz."

Artık Genelkurmay önünde sarı zarf verme devri sona erdi de.

Yalnız, Youtube’u kullanan AKP dostları, düşman görünerek, tersten AKP’ye çalışan bazılarının seslerini niye kıstı anlayamadım.

Akıllılarsa bunu Üniversitelerarası Kurul Başkanı’na da yapmazlar.
Yazarın Tüm Yazıları