Dış politikada baskı dönemi başlarken

AKP’yi kapatma davası, Türkiye’nin dış politikada çok ciddi konularla karşılaşacağı bir döneme denk geliyor.

Kıbrıs, durağanlık döneminden çıkıyor.

Talat-Hristofyas görüşmesi 21 Mart’ta. Kıbrıs Rum kesimindeki seçimlerin ardından gelen bu buluşmanın, Kıbrıs sorununu çözmeye yönelik yeni bir süreci başlatması bekleniyor.

Görüşme süreçlerini biliyoruz.

Dağınık bir dikkatle, rüzgarın önünde sürüklenmekle üstesinden gelinebilecek bir süreç değil.

Çok hazırlıklı, esnek ve yaratıcı olmayı gerektiriyor müzakere süreci.

Türkiye’nin, Avrupa Birliği üyeliğinin önündeki en önemli engel Kıbrıs. Bu sorunun da, müzakere süreci ile ilişkilendirileceğinden hiç şüpheniz olmasın.

Ne demek? Şu demek, önümüzdeki dönemde Türkiye Kıbrıs konusuyla ilgili tüm aktörlerin, ABD, AB ve BM’nin baskısı ile karşı karşıya kalacak.

Bu süreç ne yazık ki siyasi kriz rüzgarları estiği bir döneme denk geliyor. Sadece Türkiye’de değil. KKTC’de de durum parlak değil.

* * *

ABD
Başkan Yardımcısı Cheney’in ziyareti de bu döneme rastladı. Cheney, Türkiye’ye geliyor. Artmakta olan petrol fiyatları, Ortadoğu barışı ve tabii ki İran olacak gündeminde. Türkiye’de hangi konuların ele alınacağına ilişkin yapılan açıklamalarda, Cheney’in, PKK’ya karşı mücadelede ABD’nin desteğinin sürdüğü mesajını vereceği belirtiliyor. Ayrıca Amerikalı yetkililerin Kürt sorununa siyasi çözüm yaklaşımını da yineleyecek. Ama askerlerle de görüşmek isteyen ABD Başkan Yardımcısı’nın İran’ı Ankara’da konuşmaması mümkün değil.

Füze kalkanı gündeme gelecek mi? Bu konuda hiçbir açıklama yapılmadı ama bekleniyor. Bu kritik gündemin, Türkiye’nin iç politika dalgalanmalarına denk gelmesi, PKK’ya karşı işbirliği nedeniyle biraz düzelir gibi olan ilişkiler açısından da riskler taşıyor.

* * *

ENERJİ
başlı başına bir konu. Bu meselenin dış politika boyutu yeterince zaten ciddiye alınmaz, ama öyle değil. Petrol fiyatlarının tırmanmasıyla müthiş bir diplomatik hareketlilik başladı dünya çapında. Türkiye, Avrupa’nın enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesinde oynayacağı rolü daha etkili biçimde belirleme durumunda. Avrupa’ya doğal gaz boru hattı projesi Nabucco ne olacak? Her kafadan bir ses çıkıyor. Son olarak, Türk hükümetinin bazı taleplerinin Azerbaycan ve Avrupa Birliği’ni kızdırdığı ileri sürüldü. Nabucco’daki aksamaların dış politika yansımalarını hesaba katmak gereken ciddi bir dönem var önümüzde.

İşte böyle bir dönemde, Türkiye yine kendisine kapanacak, hükümetin yaptıkları ve yapamadıkları üzerinde yoğunlaşması gereken muhalefet, bambaşka şeylerle uğraşacak. Ne kadar yazık.

MESLEKİ BİR TARTIŞMANIN ARDINDAN

Her zamanki gibi Türkiye’de iyi şeyler de oluyor. Boğaziçi Üniversitesi Barış Eğitim ve Araştırma Merkezi, ÇABA derneğinin desteğiyle, Cuma günü Barış Gazeteciliği konusunda uluslararası bir sempozyum düzenledi. Merkezin, çalışmalarının ilki olan bu toplantıda, Barış Gazeteciliği’nin getirdiği, alternatif gazetecilik anlayışı tartışıldı. Çeşitli ülkelerden ve Türkiye’den gazetecilerin verdikleri olumsuz örneklerin sorumlu ve insan odaklı bu gazetecilik ile nasıl üstesinden gelinebileceği ele alındı. Gazetelerin, akademik araştırmalardan, dava dosyalarına kadar çok geniş bir alanda referans olarak kullanıldığı bir dönemde, biz gazetecilerin sorumluluğu daha da artıyor. Kullandığımız dilden, haber ve yorumlarımıza, sayfalarımızın çizimine kadar aklımızda tutmamız gereken bir yöntem barış gazeteciliği.
Yazarın Tüm Yazıları