Bayan Çölaşan yalan söylüyor

DANIŞTAY Başsavcısı Tansel Çölaşan, 27 Mayıs güzellemesi yapmış!

"Devrim" demiş, "Çok güzel oldu" demiş, "Her yerde çiçek açtı" demiş...

Demiş de demiş...

Bence bunda şaşılacak bir şey yok.

Darbeler arasında tercih yapmak, 27 Mayıs’a methiyeler düzmek, 1950’nin "karşı devrim" olduğunu öne sürmek...

Bu memlekette ilk kez karşılaşılan bir durum değildir.

Memleket gerçeğidir, o kadar...

Ancak...

Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, 27 Mayıs güzellemelerinin arasına, "Menderes ve arkadaşlarının asılması tüm yurtta coşkuyla karşılandı" diye bir cümle sıkıştırmış ki...

İşte buna şaşmak gerekir...

En azılı "Menderes düşmanları"nın bile, "Oh be! Ne de güzel asıldılar" şeklinde en küçük bir coşku belirtisi göstermediklerini hesaba katarsak...

Bir hukuk kadınının, "sıfır insani yaklaşım" ve müthiş bir kayıtsızlıkla "İdamlar coşkuyla karşılandı" demesini yadırgamak boynumuzun borcudur.

Yürek katılaşmasının bu kadarına "pes" deriz.

* * *

Ama tabii ki bu kadarla yetinemeyiz...

Çünkü ortadaki tek sorun "yürek katılaşması" değildir...

Tansel Çölaşan, "Halkımız idamları coşkuyla karşıladı" diyerek yalan da söylemektedir.

Zira birçok olumsuz özelliğe sahip olan halkımız, çok şükür, "asılarak öldürülmüş insanlar"ın arkasından coşkuya kapılacak kadar da canavarlaşmış değildir...

Kanıt mı?

Hemen sunalım...

Üstelik Tansel Çölaşan’ın da "fevkalade sahih" bulacağı bir kaynaktan...

Gazeteci-Yazar Cüneyt Arcayürek’in kaleminden...

Bakın Cüneyt Arcayürek, idamların halkımız tarafından nasıl karşılandığına dair neler yazmış?

* * *

"Zorlu
ve Polatkan’ın ipte sallanırken, sehpaya giderken çekilmiş fotoğrafları, bütün gazetelerde boy boy yayımlandı...

O fotoğrafları bir tek gazete yayımlamadı: Hürriyet.

Hürriyet, Adnan Menderes’in ipte sallanırkenki resimlerini de yayımlamadı...

Halk, evet sessizdi, durgundu...

Hiçbir gösteri, hiçbir eylem girişiminde bulunmadı.

Halkımız duygularını, düşüncelerini, 27 Mayıs’ın sonunu bağlayan olayları tek bir davranışla simgelemişti...

Şöyle bir olay:

Hürriyet’e yurdun çeşitli yörelerinden akan haberler, Menderes’in sehpada sallanan resimlerini yayımlayan gazetelerin halk tarafından ateşe verildiğini yansıtıyordu.

Hürriyet ise üzerinde yazılı fiyatın birkaç katıyla kapışılmıştı.

Bu denli anlamlı, duygusal ve görkemli bir halk tepkisi, belki hiç yaşanmamıştı.

Hürriyet’te Menderes ve öteki iki arkadaşının sehpada sallanan fotoğraflarını yayımlamama kararını, Milli Birlik Komitesi’nden gelen baskıya dönük her seslenişe karşın, Simavi kardeşler vermişlerdi.

Bu, iki genç insanın (Erol ve Haldun Simavi), insanlık adına, insancıllık duyguları gösterebilmeleri açısından çok önemli bir olguydu."

(Cüneyt Arcayürek açıklıyor: 4 Yeni Demokrasi, Yeni Arayışlar, Bilgi Yayınevi)

* * *

Hürriyet
Gazetesi, 1 Mayıs 2008’de 60. yılını kutlayacak...

Bunun için çeşitli hazırlıklar yapılıyor...

Buradan, "Kutlama Komitesi"ne bir ricada bulunmak istiyorum...

O idam fotoğraflarının her türlü baskıya karşın yayımlanmaması, Hürriyet’in 60 yıllık tarihinin en onurlu sayfasını oluşturmaktadır.

Lütfen, Cüneyt Arcayürek’in tanıklık ettiği bu olay, 60. yıl kutlamalarında, bir biçimde söz konusu edilsin...

Unutmayın:

Biz gazeteciler her zaman yaptıklarımızla ama bazen de yapmadıklarımızla gurur duyarız...
Yazarın Tüm Yazıları