Milli Eğitim Bakanı haklı mı?

DEVLET büyüklerine bir hal oldu. Başta Başbakan olmak üzere Genelkurmay, YÖK, Diyanet İşleri Başkanları insanları tatmin etmeyen konuşmalar yapıyorlar, insanlar tatmin olmayınca da bazıları kızıp daha fazla konuşuyorlar. Sanki ülkede abesle iştigal yarışı var.

Bugün de Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik’in verdiği bazı bilgilerin tutarsızlığını yazacağım.

AİHM ilköğretimde zorunlu okutulan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) aykırı bulunca ve ardından Danıştay dersi zorunlu ders olarak iptal edince Milli Eğitim Bakanı:

1) Kararın eski müfredata göre verildiğini ancak sonradan yeni bir müfredat hazırlandığını,

2) Din dersinin zorunlu ders olmasını Anayasa’nın emrettiğini,

3) AİHM kararına uymayacaklarını söyledi.

Ben de şaşırdım kaldım!

* * *

Kanımca Milli Eğitim Bakanı da tıpkı Diyanet İşleri Başkanı gibi tribünlere oynuyor, yerel seçimlere giden süreçte "dinimize sahip çıkıyor!"

Bu arada olan hukuka oluyor, hukuk devletine oluyor ama ne gam!

* * *

1) Sabetay Varol AİHM Başkanı Jean-Paul Costa ile yaptığı röportajda (Milliyet, 10.03.08) AKP hükümetinin AİHM kararı karşısında din dersleri müfredatının değiştiği savunması yapabilmesinin imkansız olduğunu söylüyor. Zira, Bakan’ın bahsettiği değişiklikler mahkemenin kararından önce AİHM’ye gönderilmiş. Mahkeme, yaptığı incelemede değişikliklerin yetersiz olduğuna kanaat getirmiş.

Bu röportaja göre Milli Eğitim Bakanı kamuya yanlış bilgi veriyor!

* * *

2) Bu dersin okutulmasının Anayasa emri olduğu doğrudur. Zira Anayasa’nın 24. maddesi "din kültürü ve ahlak eğitimi ilk ve orta öğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır" diyor. Ancak, kimse dersin okutulmasına karşı çıkmıyor. Dersin müfredatı bir dine, hatta bir mezhebe odaklandığı için müfredat AİHS’ye aykırı bulunuyor. Şimdi Bakan’ın görevi bu dersin müfredatını tüm din ve inançlara eşit mesafede duracak şekilde yeniden hazırlatmaktır.

* * *

3) Bakan’ın AİHM kararına uyulmayacağını söylemesi ise hukuka indirilen büyük bir darbedir ve hükümetin "2008 yılı AB yılı olacak" sözlerini yalanlamaktadır.

Şöyle ki, AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmayacağı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından izlenecek, makul bir süre içinde müfredatta AİHS çerçevesinde düzeltme yapılmazsa Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyeliği dondurulabilecektir. Konsey üyeliğinin dondurulmasına neden olan bir hükümetin AB üyeliği konusunda samimiyeti ise haklı olarak sorgulanacaktır.

Milli Eğitim Bakanı’nın sözlerini "2008 yerel seçim yılı. Biz bu seçimde Milli Görüş’e bel bağladık. Bu yıl ne AİHM’yi, ne Avrupa Konseyi’ni, ne de AB’yi iplememiz mümkün değildir, müfredat değişikliğini seçim sonrası düşünürüz" diye okumak hiç de yanlış olmaz.

* * *

Sanırım, yerel seçimlerden evvel (Mart 2009) ne 301’e dokunulacak, ne Alevilere veya Kürtlere yeni haklar verilecek, ne de Anayasa değişecek!

Yerel seçimlerde AKP belediye meclislerinde %52-55 oy alırsa zaten Anayasa’ya da fazla ihtiyaç kalmayacak!

* * *

AİHM üyeleri 5 vakit namaz kılıyorlar mı ki, din dersine karışabilsinler!
Yazarın Tüm Yazıları