Yeni milli gelirimiz

MİLLİ gelir istatistikleri güncellendi. Güncellemenin ayrıntıları oldukça teknik. Ekonomiyi takip edenler açısından bazı önemli noktaları vurgulamakta yarar var.

Her şeyden önce, Türkiye İstatistik Kurumu’nu (TUİK) tebrik etmek gerekiyor. Güncellenen milli gelir verileri oldukça tatminkar bir şekilde geri götürüldü. Yeni milli gelir serisini 1998 yılına kadar takip edebilmek mümkün. Eski seri ile karşılaştırmalar yapılabiliyor. Analiz yapanlar için bu önemli bir uygulama. TUİK diğer önemli güncellemelerde de aynı yaklaşımı benimsemeli.

Yeni üretim alanlarının milli gelir hesaplamalarına katılmaları elbette eski verilerle yeni veriler arasında farklılık yaratacaktır. Ekonominin zaman içinde farklı bir yapıya gelmesi bu çeşit istatistiklerin güncellenmesini gerektirmektedir. Dolayısıyla, eski milli gelir rakamlarına göre yeni rakamların daha yüksek çıkması şaşırtıcı olmamalıdır.

Yeni hesaplamalara göre milli gelirimizin daha yüksek olması milli gelir düzeyine baz edilerek kullanılan bazı oranlardaki düşüşün eskiye göre daha olumlu ya da daha olumsuz olarak yorumlanması da doğru bir yaklaşım değildir.

Örneğin, cari işlemler açığı/milli gelir oranının yeni milli gelire göre daha düşük görünmesi cari işlemler açığının eskiye göre daha az riskli olduğu anlamına gelmez. İhracatın da, ithalatın da milli gelire oranı aynı şekilde düştü.

Aynı şekilde, bütçede faiz dışı fazla oranı/milli gelir oranının şimdi daha düşük görünmesi maliye politikalarının aslında geçmişte düşünülenden daha gevşek olduğu şeklinde yorumlanmamalıdır. Devlet harcamalarının da, toplam vergi gelirlerinin de, faiz harcamalarının da milli gelire oranı aynı paralelde düştü.

KARŞILAŞTIRMA

Eski ile yeni milli gelir serileri arasında bazı farklılıkları ve benzer eğilimleri de ortaya koymak gerekiyor. Farklılıklardan en büyüğü bazı dönemlerde eski ve yeni seri arasında reel ekonomik büyümede görülüyor. Grafikte her üç ayda son on iki ayın milli gelirin yıllık büyümeleri eski seride (1987 fiyatlarıyla) ve yeni seride (1998 fiyatlarıyla) veriliyor. Eski seri, yeni seriye göre, 2000 yılındaki büyümeyi daha az, 2001 yılındaki krizdeki küçülmeyi, 2002-2004 yılları arasındaki büyümeyi daha fazla tahmin ediyor. 2004 yılı sonrasındaki büyüme ise yeni seriye göre daha fazla.

İki seride de değişmeyen bir gerçek var. 2004 yılından sonra Türkiye ekonomisinin büyüme performansı belirgin bir ivme kaybediyor.

Bir başka grafikte yeni seriye göre hesaplanan yıllık nominal milli gelirin (gayri safi milli hasıla) eski seriye oranı veriliyor. Bu oranın zaman içindeki seyri ilginç. 1999 yılı sonunda yeni seri eskiye göre yüzde 33 kadar daha yüksekken, bu oran 2003 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 26 ya kadar düşüyor. 2007 yılının üçüncü çeyreğinde yeni seri eski seriden yüzde 34 daha fazla oluyor.

Türkiye’nin 2002 yılı sonundan bu yana ortalama büyüme performansına bakıldığında ise görünüm şöyle. Eski seriye göre, 2001 yılı sonundan 2007 yılı üçüncü çeyreğine kadar ortalama büyüme yıllık yüzde 6.9 civarında. Yeni seriye göre, aynı dönemdeki ortalama yıllık büyüme yüzde 6.8 civarında. Dolayısıyla, yıldan yıla değişebilen yıllık büyüme rakamları son altı yıllık döneme bakıldığında, önemli bir fark göstermiyorlar.
Yazarın Tüm Yazıları