Katil ’İslamcı’ ise komplo teorisi üret!

İSLAMCI basın, Danıştay’a saldırıp bir yargıcı öldürdüğü için müebbet hapis cezasına çarptırılan Alparslan Arslan’ı, "Ergenekon" olarak isimlendirilen çete ile ilişkilendirmeye çalışıyor.

Katilin mahkemede, türban kararını cezalandırmak amacıyla saldırıyı düzenlediğini söylediğini herkes duydu.

Babasının, annesinin ve kız kardeşinin hangi zihniyette olduklarını, mahkeme kapısında yaptıkları gösteriler ve kılık kıyafetlerinden çıkarmak çok zor değil.

Karşımızda tipik İslamcı bir katil var ama İslamcı basın, katilin bir "ulusalcı provokatör" olduğunda ısrarlı.

Şimdi dikkatinizi bir dergiye çekeceğim:

İBDA-C’ye yakınlığı ile bilinen haftalık Baran Dergisi’nin 21 Şubat tarihli sayısında, katil Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan ile yapılmış bir söyleşi yayımlandı.

Söyleşi, "Baba Arslan basında geçen yalan ve iftiralara cevap verdi" üst başlığı ile sunuluyor.

Baba Arslan, röportaj boyunca bilinen İslamcı görüşleri tekrarlıyor, zaferin bir gün inananların olacağını açıklıyor.

Röportajdan öğreniyoruz ki baba Arslan en çok İslamcı medyanın, oğlunu "başka yerlerin adamı" gibi sunuyor olmasından rahatsız.

Bunun için Zaman Gazetesi’ni de aramış. "Yanlış yapıyorsunuz, haberi çarpıtıyorsunuz" demiş.

Vakit için de benzer şeyler söylüyor. "Hálá bu yanlış tavırları devam ediyor, ille de Alparslan’ı birileriyle bağlantı kurmaya çalışıyorlar" diye anlatıyor.

Baba Arslan’ın bu duruma neden şaşırdığını anlayamadım.

İslamcı medya, hep yaptığı bir şeyi tekrarlıyor sadece.

"Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz" söyleminin, günümüz İslamcılığına uygulanmış bir versiyonu bu tutum. Ya da "katil İslamcı ise komplo teorisi üret, suçu başkalarının sırtına yık" tutumu da diyebiliriz buna.

O zaman bu sözün sahibine hayır getirmemişti, bugün de yeni versiyonunun izleyicilerine hayır getirmesi mümkün değil.

Sıkıyorsa istemesin!

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, üniversite rektörlerine bir yazı göndererek, üniversitelerdeki türban yasağına son verilmesini istedi. Bu haberi gazetede okurken içimden "sıkıyorsa istemesin" diye geçirmedim de değil.

Çünkü herkes Prof. Dr. Özcan’ın o koltuğa oturma nedeninin "türban konusu ile ilgili" olduğunu biliyor.

Başbakan’ın "ağzından kaçırma" dediğini söylemeyen, Maliye Bakanı’nın "sıkıyorsa yapmasın" dediğini yapmazlık etmeyen bir "üniversite profesörü" var karşımızda!

Ülkenin hukukçuları Anayasa değişikliğinden sonra bir kanun değişikliği de gerekip gerekmediğinde hálá bir fikir birliğine varabilmiş değilken, o aldığı emirle yazıyı yazıp, imzalayıp, yolluyor.

Medyanın gözünün önünde, hükümetin üyeleri tarafından alenen aşağılanıyor ama koltuğunda oturmaya da devam ediyor.

Acaba bundan sonra doktora ve doçentlik jürilerinin "akademik yeterlilik" kadar "kişisel yeterlilik" konusuna da önem vermelerini nasıl sağlayabiliriz?

Çiftçiyi cezalandırmak akıllarına gelmedi!

FRANSA Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Paris’teki tarım fuarında uzattığı eli sıkmayıp, tersleyen çiftçiye "Yok ol git, zavallı geri zekálı" dediğini gazetelerde okumuş olmalısınız.

Bu sözün "yok ol" şeklinde olmadığını ama küçük okuyucuları da düşünerek tarafımdan "tahrif edildiğini" belirteyim önce.

Almanya’da yayımlanan Bayerischer Rundschau, dün bu haberi verirken benzeri bir diyaloğun dünya tarihinde bir tek kez yaşandığına, onların da Diyojen ile Büyük İskender olduğuna dikkat çekiyor.

BR’nin Recep Tayip Erdoğan-Mersinli çiftçi tartışmasını atladığı anlaşılıyor.

Bu olay, Fransa ile Türkiye’nin neden aynı birlik içinde yer alamayacağını gösteren bir örnek de aynı zamanda.

Sarkozy’nin elini sıkmayı reddeden çiftçi, kendisine "Elimi kirleteceksin" dedi. Ve bunu dediği için de ne korumalardan dayak yedi, ne yaka paça nezarete tıkıldı, ne savcıya ifade vermek zorunda kaldı, ne de hakkında dava açıldı.

Bizim Mersinli çiftçinin başına gelenlerin hiçbiri, Fransız çiftçinin başına gelmedi.

Sarkozy, fuarda gezerken bazı kadın çiftçiler de kendisine şöyle seslenmişler: "Monttbelliard’a gelin, hem ülkenin en güzel bölgesidir hem de biliyorsunuz orada sığırlar boynuzsuzdur."

Gazetelere baktım, kadınların da başına bir şey gelmemiş!

Şiddete dönüşmeyen protestoyu cezalandırmak, kimsenin aklına gelmemiş!
Yazarın Tüm Yazıları