AKP’yi ’Latif Abi’ ile aşmak mümkün mü

"AKP’yi aşmak" gibi zorlu bir işin altından acaba Latif Abimiz, yani Abdüllatif Şener kalkabilir mi?

Bence kalkabilir...

Çünkü Latif Abi’nin hiç de küçümsenmeyecek artıları var:

BİR Özelleştirme konusunda Kemal Abi gibi "abanmacı" bir yaklaşımı yoktur... Stratejik kurumların özelleştirilmesine şerh koymuştur... Bu konuda itirazı olan çevrelerin yüreğine su serpmiştir... Dolayısıyla AKP’ye yönelik "Sattılar vatanı" eleştirilerinden muaftır.

İKİ Galataport gibi hukuki açıdan sorun teşkil eden projelere açıkça karşı çıkmış, tavır almıştır.

ÜÇ Ekonomide tehlike zillerinin çaldığını, bugün değil, hükümetteyken söylemiştir. Yani inandırıcılığı vardır.

DÖRT Toplumsal mutabakat ve bir arada yaşamanın koşullarını oluşturma konusunda samimi ve ihlaslı çıkışlar yapmıştır...

BEŞ "Benim gibi bir adam, bakanlık koltuğunda çürür mü? Hemen bir çıkış yapıp, en önemli koltuğu elde etmeliyim" dememiş, gürültü patırtı çıkarmadan ve pazarlıkçılık yapmadan, çok şık bir biçimde çekilmesini başarmıştır...

ALTI Kısa yoldan prim elde etmek yerine, uzun vadeli bir arayışın sabrını gösterecek gibi görünmektedir.

YEDİ AKP’nin ikinci iktidar döneminde yer almaktan kaçınarak, ikinci dönemde işlerin ne kadar çetrefilleşeceğini öngörme başarısını göstermiştir... İkinci iktidar döneminin sorumluluğuna ortak olmak istememiştir.

Şimdi diyeceksiniz ki:

Ne yani Ahmet Hakan?

Bir "eşi başörtülü" siyasetçinin alternatifi, başka bir "eşi başörtülü" siyasetçi mi olacak?

Evet, maalesef öyle olacak...

"Eşi başörtülü olmayan" siyasetçiler, bu kafayla gittiği müddetçe böyle olacak...

Neyse...

Zaten Şener’in, bugünden yarına Tayyip Erdoğan’ın yerini alacağını söylemiyoruz.

Söylediğimiz şudur:

Türkiye’nin Abdüllatif Şener gibi bir "ağırlık merkezi"ne ihtiyacı var...

Şener gibi her kesimin güvenini kazanmış bir ismin, şimdilik "hakemlik pozisyonu"nda kalması çok faydalıdır...

Şener’in bu zorlu görevi gayet başarıyla yürüttüğü ve yürüteceği izlenimi alınmaktadır...

Eğer bu pozisyonunu korursa...

Sindirmeden, alelacele siyasal bir oluşumun içine girmezse...

Uzun vadede...

"Latif Abi ile AKP’yi aşmak" mümkün olabilir...

UYUM

RAHMETLİ Ecevit, "büyük şair" falan değildi...

Şairliği, iyi niyetli bir çabaydı...

Faydasız ve neticesiz bir zorlama!

Hatırlayalım: Ulu kişiler ne demişler?

"Kötü şairden iyi başbakan olmaz / İyi şair zaten başbakan olmaz."

Ama yine de hakkını yemeyelim: Rahmetlinin, insanın yüreğinin bir köşesinde iddiasızca yer etmeyi başarmış şiirleri de yok değildir...

Ege’nin iki kıyısındaki halk için yazdığı şiir gibi... Pülümür’ün yaşlı kadını için yazdığı şiir gibi...

Ha! Bir de "Uyum" adlı şiirini atlamamız gerekir:

"Boşluğa bulut, buluta yağmur / Yağmura toprak ne güzel uymuş / Gündüze güneş, güneşe tarla / Tarlaya başak ne güzel uymuş"...

* * *

Dediler ki...

İbrahim Tatlıses, küçücük kızların peşini bırakıp yeniden büyük davaların peşine düşmüş...

Dediler ki...

İbrahim Tatlıses, Cem Uzan’ın adamı olmaktan çıkıp Tayyip Erdoğan’ın adamı oluyormuş...

Dediler ki...

Kankası Osman Yağmurdereli, İbrahim’i elinden tutup AKP toplantısına götürmüş...

Dediler ki...

Başbakan Erdoğan kürsüden hem İbo’ya, hem de İbo’yu AKP toplantısına getirmeyi başaran Osman Yağmurdereli’ye selam sarkıtmış...

Yani...

Giden razıymış, gidilen daha da razıymış...

O zaman biz de "Birbirlerinin hayrını görsünler" diyerek, rahmetli Ecevit’in dilinden yazalım:

"Tayyip’e Osman / Osman’a Tayyip / Her ikisine de İbo / Ne güzel uymuş"

Yaranma meselesi

"LAİK çevrelerin derdini anlamak gerekir" diyoruz...

Yanıt hazır: Karşı tarafa yaranmaya çalışıyorsun...

"Abdullah Gül’ün zamanlama cinliği hiç şık kaçmadı" diyoruz...

Yanıt hazır: Karşı tarafa yaranmaya çalışıyorsun...

"Başbakan ikinci döneme iyi başlamadı" diyoruz...

Yanıt hazır: Karşı tarafa yaranmaya çalışıyorsun...

Tabii benim de kafam bozuluyor bu "yaranma" konulu yaklaşımlara...

Ve içimden şöyle demek geliyor:

Diyelim ki haklısınız... Diyelim ki "karşı taraf"a yaranmaya çalışıyoruz... Peki hiç düşünmüyor musunuz? İktidar sizde... Güç sizde... Buna rağmen bizim gibi nereye yaranacağını bilemeyen adamlar, neden size değil de karşı tarafa yaranmaya çalışıyor? Neden size değil de karşı tarafa özeniyor? Sakın sizde bir problem olmasın? İnsanları sizden kaçıran bir sakillik durumu falan söz konusu olamaz mı? Şu yaranma tezini ortaya atarken, neden böyle bir sorunun sorulabileceğini düşünmezsiniz?
Yazarın Tüm Yazıları