Merkez üssü ulaştırma

HEPSİNİN yüzde 90’ı aynı havuza. Milyar dolarlık bir havuz.

Köprülerden, otoyollardan, özelleştirilen hava alanlarından, taşıt muayene istasyonlarından alınan gelirlerin yüzde 90’ı. Ayrıca, Ulaştırma Bakanlığı’nın yatırımlara ayırdığı para. Hepsi aynı havuza.

Teknik adına bakarsanız, anlamak zor. "Ulaştırma Altyapıları Kanun Tasarısı". Şu anda Meclis Bütçe Plan Komisyonu’nda.

Teknik olmayan, fiili duruma bakarsanız, Son Padişahlık Yasası. Hatta, CHP milletvekili, Bütçe Plan Komisyon üyesi Akif Hamzaçebi’nin deyimiyle, "Osmanlı’nın yıkılış dönemindeki havuzları andırıyor".

İŞTE BUNA FON DENİR

AKP milletvekilleri tarafından verilen öneriye göre, yukarda sayılan gelirlerden bir havuz, bir fon oluşuyor. Şimdi sıkı durun:

- Fonun yönetimi Ulaştırma Bakanlığı’na veriliyor.

- Bundan böyle Ulaştırma Bakanlığı ihaleleri bu fon üzerinden.

- Buradan yapılacak harcamalar Sayıştay denetimi dışında.

Ama, Yüksek Denetleme Kurulu denetimi içinde. Göstermelik. Denetim raporu Başbakan’a sunuluyor. Diyelim ki, bir yolsuzluk raporu. Eğer, Başbakan uygun görürse, raporun gereği yerine geliyor. Yoksa, sen sağ, ben selamet.

YOLSUZLUĞA UYGUN

Yasa önerisi her şeyden önce, AKP’nin kendi ilkelerine aykırı.

1- Dillerden düşmeyen mali disipline aykırı. Sen bir fon oluştur, onu istediğin gibi kullan, hangi mali disiplin?

2- Ocak 2006’da yine kendi kabul ettiği, bütün gelirler bütçeye girecek, her harcama Sayıştay denetimine tabi olacak, yasasına aykırı.

Ama, yolsuzluk iddialarına yenilerinin eklenmesi açısından, uygun.

Asıl soru, neden böyle bir havuz, böyle bir fon? Neden?

Şunun şurasında yerel seçimlere bir yıl var. Dile benden ne dilersin, vaziyetine denetimsiz harcama kervanı.

Neden Ulaştırma? Harcama yönetimini herhalde en iyi o bakanlık biliyor.

Akif Hamzaçebi iki kez Bakan Binali Yıldırım ile Ulaştırma Müsteşarı’nı arıyor, bu yasanın teknik ayrıntısını, gerekçesini öğrenmek üzere. Ne Sayın Bakan, ne de Sayın Müsteşar telefona çıkmak zahmetine katlanıyor.

Yaşadığımız gündemin çok gerisinde gibi görünen bu yasa önerisi, AKP’nin nasıl gözü kara gittiğinin tipik örneklerinden.

Gözü kara, artık kendi ilkelerini bile çiğniyor. Hedef yerel seçimler, o halde her yol geçerli.

Sinan Çetin’in son filmi

ÖNCE liberal aydınlar, okumuş yazmış, Batı kültüründen geçmiş, burnundan kıl aldırmayan, soyut demokrasi teorileri üzerinden ahkam kesenler. AKP’ye oy veren yüzde 46.5 içinde onlar var.

Sonra kocaman holdingler, görmüş geçirmiş, ekonomiyi gözden geçirirken, çıkarlarını siyasetle iyi bağdaştırmış, Batı yanlısı işadamları. AKP’ye oy veren yüzde 46.5 içinde onlar var.

Son olarak, Sinan Çetin gibi, önemli filmlere imza atmış, Batı yanlısı, yaşam tarzları itibarıyla AKP felsefesine teğet bile geçmemiş anlı şanlı sanatçılar. AKP’ye oy veren yüzde 46.5 içinde onlar da var.

Şimdi bunlar tek tek itiraflarını yazıyor, "biz AKP’ye inanmıştık, onu özgürlükçü bulmuştuk" diye günah çıkartıyorlar.

Üç grupta yer alan hiçbirinin pişmanlık tezi yazma hakkı yok. Çünkü, bugünün sorumlusu onlar. Kendim ettim, kendim buldum, Sinan Çetin’in son filmi. Yönetmen olarak, rolleri bu üç grup içinde dağıtma görevi ona ait. Gözyaşları arasında hep birlikte izlerler.

Yüzde 46.5’un hazin dökülüşü. Anabasis’in "Onbinlerin Dönüşü" gibi.
Yazarın Tüm Yazıları