Zorbalık manzaraları

İSTANBUL’un orta yeri, Harbiye.

Bir kadın taksiye binmek istiyor, şoför kadına bakıyor, "abla, arabadan hemen in, senin başın açık". Olay aynen böyle, birince elden.

İstanbul’un orta yeri, Levent’in arkası, Gültepe.

Bir adam ev kiralıyor. Aradan on gün geçiyor, aynı binadakilerden biri geliyor, "abi senin hanımın başı açık, siz bu evden taşının". Olay aynen böyle, birinci elden.

İstanbul’un orta yeri, Boğaziçi.

Bir lokantanın içki ruhsatı var. Yıllardan beri olduğu gibi, ruhsatı yenilemek istiyor. "İçki ruhsatını yenilemiyoruz, içki günahtır, haramdır". Olay aynen böyle, birinci elden.

Tipik mahalle baskısı. Tipik bölünme. Tipik iktidar zorbalığı.

Çeşitli yerlerde yaşanan olayların henüz başlangıcı. Tayyip Erdoğan, "herkes istediği gibi yaşar" diyor. Hani nerede? Memleketimden bölünme manzaraları. Memleketimden zorbalık manzaraları.

EKONOMİ TIKIRINDA

22 Temmuz seçimlerinden hemen önce. Türkiye’nin önde gelen patronlarından bir kaçı, bir akşam üstü Bebek’te demleniyor.

Masada siyaset ön planda. Hepsi ekonomik gidişten memnun, ağız birliği ile, "benim oyum AKP’ye" diyor.

AKP yüzde 46’lık çoğunlukla iktidara geliyor. O patronlar memnun. O kadar memnun ki, AKP’nin büyük oy aldığı bölgelerde, sahip oldukları mağazalarında içki satmaktan vazgeçiyorlar. Aynı marka, aynı isim altında başka bölgelerde faaliyet gösteren mağazalarında ise, içki serbest. Aynı holdinge ait bir mağazada böyle, ötekinde öyle. Kitaplardaki iktidara uyum teorisinin, pratikteki fotoğrafı.

AKP’ye bu kadar uyum gösteren aynı patronlar, türban tartışmalarıyla birlikte, son günlerde kara kara düşünüyor, "biz yanlış yaptık galiba" gibi, iç hesaplaşmayla karışık. Türban tartışmalarına katılarak, "şimdi bunun zamanı değil" gibi, gazetelerde boy gösteriyorlar.

Çok geç. Ekonomi tıkırında, diyerek, seçimden önce AKP’ye alkış tutmak, türban ve diğer dayatmalarla birlikte, "biz ne yaptık" yanılgısı için çok geç.

Ne kadar geç olduğunu görmek için, eleştiriler karşısında iki gündür öfkesinden kendinden geçen Erdoğan’ı izlemek yetiyor.

Münih’te Erdoğan’ın İran tezi

ABD Savunma Bakanı ile İsrail Savunma Bakanı yerlerinden fırlıyor. Kürsüde Tayyip Erdoğan:

"Siz İran’a neden çatıyorsunuz? Herkes nükleer enerji üretirken, İran’ın nükleer enerji üretimine siz neden karışıyorsunuz?".

Münih’teki güvenlik toplantısında Erdoğan’ın bu sözleri ortalığı karıştırıyor. Ona, "İran’ın iyi niyetli olduğunu siz nereden biliyorsunuz" gibi karşı sorular soruluyor.

Bu Almanya gezisindeki ikinci anlaşmazlık. İlki, Başbakan Merkel ile görüşmede ortaya çıkıyor. Görüşme sonrasında Erdoğan çok tepkili:

"Oyunun kuralları var, biz tam AB’ye üye olacağız, kırk yıllık oyunun kuralını değiştirmeye kalkıyorlar, bu münasebetsizliktir".

Erdoğan Merkel’e çok kızgın. Alman tarafına göre de, "görüşme kötü geçti ve anlaşma olmadı". Anlaşma olmayan konu Türkiye’nin AB üyeliği. Başlangıçta ılımlı olan Merkel, her geçen gün Türkiye’yi dışlıyor. Erdoğan ise, öfkesini orada da gösteriyor, daha Almanya’da iken Merkel’le köprüleri atmaya başlıyor.

Atılan köprü, aslında Almanya değil, AB köprüsü.
Yazarın Tüm Yazıları