Piyasalar üzerine gözlemler

MALİ piyasaların günü gününe uymuyor. Geçmişte önemsiz olarak algılanan veriler piyasaları alt-üst ederken, gerçekten çok önemli olmayan bazı veriler piyasaları coşturabiliyor. Yine de, piyasalardaki toz-duman arasında bazı eğilimleri saptamak mümkün.

Yabancı yatırımcıların bizim gibi gelişmekte olan piyasalara yönelik eski olumlu havası kalmadı. Daha çok yabancı yatırımcıların yön verdiği İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) bu nedenle sert hareketlere sahne olabiliyor. Yerli yatırımcılar arasında kurumsal yatırımcıların çok fazla olmaması, hisse senedi piyasasında doğal karşılanabilecek İMKB’deki sert hareketleri daha da sertleştirebiliyor. Yerliler de yabancıların arkasından koşmayı seviyor.

FARKLILAŞAN TEPKİLER

Devlet iç borçlanma senetleri piyasasında
(DİBS) ise farklı bir görüntü söz konusu. Bu piyasa, büyük ölçüde yerli ve yabancı kurumsal yatırımcıların piyasası. Geçen yıl, önce ağustos ve kasım aylarında yoğun olmak üzere, IMKB’den olduğu gibi, halá yabancı yatırımcıların DİBS piyasasından çıktığı gözleniyor.

Örneğin, yabancı yatırımcıların satışlarıyla net bazda geçen yılın ağustos ayında 3 milyar dolar civarında, kasım ayında da 4 milyar dolara yakın meblağ DİBS piyasasından çıktı. Bir anlamda, DİBS piyasasında, IMKB’de olmayan bir piyasa yapıcılığı söz konusu oldu. DİBS faizlerinde çok büyük oynamalar olmadı. Çünkü, yerli kurumsal yatırımcılar yabancı yatırımcıların sattığını aldı. Fiyatların büyük boyutlarda oynaması engellenmiş oldu. Bankacılık sektörü bilançosundaki YTL menkul kıymetlerdeki yılın ikinci yarısındaki artış da bir ölçüde bu gelişmeyi yansıtıyor.

Yabancı yatırımcılar göreli olarak yoğun bir biçimde çıktığı halde, DİBS fiyatlarda daha önce görmediğimiz oynaklığı son haftalarda görmeye başladık. Yerli yatırımcılar eskisi kadar fiyatları müdafaa edemiyorlar herhalde. Bu önemli bir gelişme.

Merkez Bankası kısa vadeli faizleri eylül ayından bu yana indirdiği halde, orta vadeli faizler aynı düzeylerde, hatta daha da yüksek. Nedeni ne olursa olsun, son aylarda gözlenen para piyasalarındaki denge Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinden beklediği faydayı şimdilik sağlamayı engelliyor. Bu da dikkat edilmesi gereken bir olgu.

DİBS faizlerinde gözlenen oynaklık paralelinde son dönemlerde döviz kurlarındaki oynaklık da arttı. Oynaklığın bir bölümü Dolar/Euro kurundaki oynaklıktan kaynaklansa da, son haftalarda döviz kurları da yatırımcı tercihlerine daha çabuk ve sert tepkiler vermeye başladı. Yurtdışı piyasalardaki sinirlilik hali devam ettiği taktirde, ileriye dönük olarak bu gelişme çok iyi takip edilmeliyiz. Aksi taktirde, 2006 yılı ortasında gördüğümüz film tekrarlanabilir.

LİKİDİTE RİSKİ

Geçen yılın ağustos ayından bu yana uluslararası piyasalarda yaşanan tatsızlıkların, IMKB hariç, Türkiye’deki mali piyasalara aynı ciddiyette yansımamış olması sevindirici. Bunun arkasında Türkiye’deki mali sistemin bu krize hem TL’de hem de dövizde oldukça likit girmesi vardı. Bundan sonraki gelişmeler likidite gereksiniminin boyutuyla yakından alakalı olacak.

Enflasyon tek haneli rakamlara indiği halde, tasarrufçuların vade tercihi çok değişmedi. Bankacılık sisteminde tasarruf mevduatlarının ortalama vadesi üç ayı geçemedi. Buna karşılık, kredi vadeleri oldukça uzadı. Sonuçta, ileriye dönük olarak, giderek artan vade uyumsuzluğu likidite riskini de beraberinde getiriyor. Bir anlamda, mali sistemin likidite yaratma kabiliyeti kısa dönemde sınırlanıyor.

Yurtdışındaki gelişmelerin alacağı boyuta göre, bütün bunlar önemli olacaktır.e
Yazarın Tüm Yazıları