Ezber bozacak bir öneri

RADİKAL Gazetesi’ndeki arkadaşları tebrik ediyorum.

Türban tartışmasının başından beri, hepimize çok zengin bir tartışma platformu sunuyorlar.

O platformda, bazen kendime yakın duran görüşler izliyorum.

Bazen beni sinirlendirecek kadar agresif düşünceler.

Bazen "Bak ben bu tarafını hiç düşünmemiştim" dedirten yeni yaklaşımlar.

Geçen pazar günü Radikal 2 ekinde ilginç bir yazı yayınlandı.

Yazıyı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Ali Ulusoy yazmıştı.

Başlığı "Türbanda Ezber Bozacak Alternatif"ti.

Bu ezber bozacak öneriyi aktarmadan önce, kendi görüşüme göre, sinir bozacak bazı tespitleri dile getireyim.

* * *

Ben türbanlı öğrencilerin üniversiteye girmesine karşı değilim.

Ama, bu serbestliğin böylesine ağır bir çoğunluk zorbalığıyla gerçekleştirilmesi beni korkuttu.

Çünkü bu zorbalığın devam edeceğini ve türbanı çok tehlikeli başka kurumların kapılarına da dayandıracağını gördüm.

Yani, devlet dairelerine ve öteki eğitim kurumlarına.

Ne Başbakan, ne de AKP’nin öteki üyeleri bugüne kadar bizlere bu konuda etkili bir güvence vermediler.

Zaten sözlü güvencenin işe yaramadığını, seçim meydanlarında verilen sözlerin nasıl ezilip gittiğini gördük.

Dolayısıyla türbanı ilkokul, ortaokul ve lise kapısına, devlet dairesinin kapısına dayatacak bir çoğunluk histerisine hazırlıklı olmamız gerektiğine artık ben de inanıyorum.

Başbakan’ın en yakınları, "Merak etmeyin, böyle bir şey olmayacak" diyor.

Diyor ama biz de artık sözle tatmin olmayacak kadar kazık yediğimize inanıyoruz.

Bize başka samimiyet ispatları lazım.

İşte bu noktada Ali Ulusoy’un önerisine geliyorum.

* * *

Aslında öneri çok basit.

Ali Ulusoy özetle şunu diyor:

Madem türbanı Anayasa ile serbest bıraktınız... İlköğretim, liseler ve devlet dairelerinde türbana yasağı da Anayasa ile getirin.

Gerekçesini de şöyle açıklıyor:

"Türban sorununa bir özgürlük sorunu olarak bakıldığında, kamu görevlisi olmayan reşit bir bireyin serbest iradesi ile inancı gereği türban takmasının laiklikle bağdaşmayan bir yönü bulunmuyor. Zira laiklik ilkesine asıl özelliğini veren üç ana unsur, devletin temel yapı ve işleyişinin din kurallarına tabi kılınmaması, devletin dinler karşısında tarafsız olması ile bireylere hiçbir kişi veya kurum tarafından dinsel baskı ve zorlama yapılmaması. Bu boyuttan bakıldığında üniversite öğrencisi ve reşit bir vatandaşın kişisel tercihi ile türban takması laikliğe aykırı olmaz. Ancak henüz reşit olmayan ilk ve ortaöğretim öğrencileri ile görevleri esnasında kamu görevlilerine yasaklanmalı. Bu konuda anayasal denge ancak böyle sağlanabilir."

Devam ediyor:

"Yakın bir gelecekte bu konularda da siyasi talepler gelebilecek ve Anayasa Mahkemesi’nde üye dengesi değiştiğinde basit bir yasal düzenleme ile türban serbestisi buralara da genişleyebilecek. Bunun için Anayasa ile türbanın ilk ve ortaöğretim öğrencileri ile kamu görevlilerine açıkça yasaklanması, en azından üniversite öğrencilerine serbest olması kadar önemli. Türban serbestisinin üniversiteler ile sınırlı kalması ve gelecekte laikliğe zarar verecek derecede genişlememesi hukuken ancak böyle sağlanabilir."

Bir noktaya dikkat.

Bu sözleri söyleyen kişi öyle "laikçi", "laikperest" ifadeleriyle küçümsenecek, alaya alınacak bir insan değil.

Ayrıca aynı fakültenin dekanı Prof. Metin Feyzioğlu ile konuştum. O da bu öneriyi destekliyor.

* * *

Ey AKP yöneticileri, milletvekilleri.

Ey MHP’nin, "Merak etmeyin, genişlemeyecek" diyen yöneticileri ve üyeleri.

Samimiyseniz buyurun size iyi bir "samimiyet imkánı".

Ben bu konuların hiçbirinin Anayasa’ya girmesine taraftar değildim.

Ama madem "türbana teminat" Anayasa’ya girdi, sınırlaması da niye girmesin.

Alt tarafı sizin de söylediğiniz bir şey.

Bunu "din istismarı yarışı" olarak yapmıyorsanız, ispat edin bitsin gitsin...
Yazarın Tüm Yazıları