Bizlere geçitler mi hayat veriyor, yoksa eksoz solutanlar mı

HACETTEPE Onkoloji bölümünde kızım ilaç tedavisi görmekte olduğundan günlerimiz hastanede geçmektedir.

Bekleme salonunda oturmakta iken dergiler arasında Ankara Büyükşehir ile ilgili 6-12 Şubat 2008 tarihli bir dergi dikkatimi çekti; "Geçitler trafiğe hayat veriyor- Büyükşehir’den 14 yılda 71 köprü-geçit, 94 yaya geçidi" kapak manşetliydi ve ne kadar güzel diye düşündüm. Ancak aklıma trafiğe hayat vermek bana ters geldi. Çünkü 1970’li yıllardan bu zamana kullanılmakta olan Büyükşehir Belediyesi’nin, resmi kurumların, semt dolmuşlarının kullanmış olduğu mazotlu araçlar ile LPG’li taksilerin insan sağlığına ne kadar hayat verdiğini hiç düşünüyor mu makamdakiler?

Sayın Melih Gökçek benim 1970’li yıllardan Keçiören semtinden mahalle arkadaşım. O yıllarda okula giderken kullandığımız körüklü otobüsler hala kenar mahallelerde çalışıyor. Bu araçlar sonuçta ya Ulus’a veya Kızılay’a girip çıkmak zorunda kalıyorlar. O taksiler bütün gün eksoz solutuyorlar. O dolmuşların diğerlerinden hiç farkı yok nasıl muayene istasyonlarından geçiyorlar, Allah biliyor. Sonuç olarak 2007 yılının Aralık ayında Hacettepe Onkoloji bölümünde 3.780 hastanın ayakta veya yatarak kanser tedavisi gördüğünü biliyor musunuz?

Bir hastanın kullandığı ilacın en az 800.00 YTL olduğunu ve o hastanın en az dört veya beş ilacı aynı anda kullanarak bir ayda devlete veya sosyal kurumlara kaça mal olduğunu ve o hastalar ile ailelerinin neler çektiğini, bazı hastaların hayatını %50 etkisi olan bu eksoz gazından etkilenerek akciğer kanserine yakalanarak hayatlarını kaybettiğini acaba; trafiğe hayat verenler, insanların hayatını aldıklarını biliyorlar mı? Çankaya Köşkü’nden Ankara’yı kuş bakışı seyreden gelmiş geçmiş CumhurBaşkanları bu manzarayı hiç mi görmüyorlar merak ediyorum.

O kirli havayı ben yaz ve kış Eryaman semtinden hep görüyorum. Şubatın başında kutladığımız Dünya Kanser Günü’de ben sıradan bir vatandaş olarak ancak size dert yanıyorum.

Cengizhan AKKURT


Sanatçılar nerede

BU
vatanın sanatçıları nerede?

Günlerdir Türkiye’nin gündemini meşgul eden, laik Türkiye Cumhuriyetini yoketmek için çıkartılan türban konusunda hiçbir olumlu veya olumsuz görüş bildirmeyen... Toplumsal tepkilerde sessiz kalan... Laik cumhuriyetin yok olmasıyla ençok kendileri zarar görecek olan, kendilerini sanatçı diyerek lanse eden veya bizim öyle sandığımız... Mevcut iktidar mensupları tarafından sanatlarının içine tükürten, türban konusunda suskun kalanların yüzleri hiç kızarmıyor mu?

Aliihsan ÖZCAN

Biliyor musunuz

n ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, Kosova’da kampüs kurulması yönünde bazı ön hazırlıkların yapıldığını, kararın devlet tarafından verileceğini belirterek "Türkiye’nin yararına olacaksa ve görev verilirse biz hazırız, mutluluk duyarız. Kıbrıs’ta kampüsümüz var; bunun kurulması bir devlet kararıydı. Devlet stratejisine uygunsa Kosova’da da aynısını yaparız" dediğini... AVRUPA ADD Federasyonu Başkanı Dursun Atılgan’ın ülkemiz ve ulusumuzun ’şeriatçı yeşil tehlike’nin içine itildiğini belirterek "Şimdi sınav sırası Türkiye’nin ’gerçek sahibindedir. Birinci vazife, Kemalizm’in verdiği dinamizm ile 14 Nisan ruhunun verdiği azim, enerjik eylem ve kararlılıkla, ’Şeriatçı Cephe’ye verilen yetkinin zaman kaybetmeden geri alınmasıdır" dediğini...
Yazarın Tüm Yazıları