Krizin Türkiye’ye asıl etkisi bundan sonra

GEÇEN hafta gelen veriler, artık neredeyse herkesin ABD’deki ’resesyonu kabul etmesini’ de beraberinde getirdi.

Bunun da ötesinde, gelen veriler resesyonunun Avrupa ve Japonya’ya sıçrama tehlikesinin de arttığını gösterdi.

Avrupa Merkez Bankası piyasa beklentilerinin aksine, yine faiz indirimi konusunda umut vermezken, buna rağmen piyasalar hala en geç iki-üç ay içerisinde Avrupa’dan da indirim haberi beklemeye devam ediyorlar.

Geçen haftaki verilerin beslediği bir başka beklenti de, "mevcut belirsizlik ortamının uzun bir süre devam etme korkusu" oldu. Bununla birlikte artık kredi kanallarının iyice daralması yani bu sıkıntının gelişmekte olan ülkeleri etkilemesinin kaçınılmaz olduğu yolundaki görüşler de artık iyice ağırlık kazanmaya başladı.

Özetle; küresel dalgalanmadan etkilenen Türkiye’nin, şimdiye kadar gördüğü etki, bundan sonra göreceği etkilere kıyasla çok küçük kalabileceğini düşünüyorum. Bir başka deyişle; küresel krizin başladığı yer olan ABD’deki sıkıntı derinleşirken, bundan sonra dalga dalga etkileri yayılacak ve Türkiye dahil birçok gelişmekte olan ülke de, bu dalgalardan asıl bundan sonra nasibini almaya başlayacak.

Bence, Şubat ayından sonra küresel krizin etkilerini çok daha ağır biçimde yaşamaya başlayabiliriz. Özellikle krizin Avrupa’ya sıçradığının tescil olması halinde, artık Türkiye de olumsuzlukları çok daha derin yaşamaya başlayacaktır.

Önümüzdeki perşembe günü Merkez Bankası Para Politikası Kurulu aylık toplantısını yapıp, yeni bir faiz kararı verecek. Piyasaların beklentisi, olumlu gelen Ocak ayı enflasyon verilerinin etkisiyle, Merkez Bankası’nın bu kez de çeyrek puanlık indirim yapacağı yönünde. Merkez Bankası’nın küresel krize ve Türkiye’ye etkilerine, şimdi çok daha temkinli baktığını biliyoruz. Buna rağmen piyasaların beklediği gibi çeyrek puanlık bir indirim de gelebilir.

Ancak unutmayalım ki; olumlu gelen Ocak ayı enflasyon verilerinden sonra çıkan Merkez Bankası beklenti anketinde, bu olumlu verilere rağmen enflasyonda bir iyileşme görülmüyor. Yani piyasalar tarafından bu olumlu rakamlar, geçici olarak yorumlanmış gözüküyor.

TÜRBAN GERGİNLİĞİ BU HAFTA BAŞLIYOR

Artık bir veriyle yeniden beklentilerin olumluya dönme dönemi sona erdi. Geçen yıl bu zamanlarda olsa, belki tek bir aylık enflasyon verisi bile piyasaları coşturmaya yeterdi...

Çünkü piyasalarda hem küresel krizin derinleşeceği, dalgaların Türkiye’ye etkileyeceği endişesi var, hem de Türkiye’de olanlara karamsar bakılıyor.

’Türban tartışmaları tüm işalemini ve piyasaları, Hükümetin beklediğinden çok daha fazla’, tedirgin etmiş durumda. Hükümetin tam da böylesine kritik bir dönemde ağırlığını ekonomiye vermesi gerekirken, türban gibi gerilimi artıran siyasi konularla ilgilenmekte ısrar etmesi, ekonomi çevrelerindeki tedirginliğin her geçen gün büyümesine neden oluyor....

Piyasaların da korktuğu türban düzenlemesi, bu haftadan itibaren artık hayata geçiyor. Bugün TBMM anayasa değişikliklerini Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e gönderecek ve büyük ihtimalle Gül onaylayacak. Bunun ardından ise Anayasa Mahkemesi süreci başlayacak.

Bugünden itibaren, yeni döneme başlayan üniversitelerde türban gerginliğini, bence, yaşamaya başlayacağız. Tam bir hukuk kargaşası yaşanırken, üniversitelerin yeniden fiili çatışma alanlarına dönme ihtimali, azımsanmayacak kadar yüksek.

Tam da küresel krizin etkilerini daha ağır yaşamaya başlayacağımız süreç, aynı zamanda içeride siyasi çatışmaların artacağı bir döneme denk gelebilir.

İşte bu nedenle Hükümetin ekonomi politikalarına olan güvensizlik giderek artmaya devam ediyor. Geleceği artık açık olarak görülen ekonomik dalgalar için bir önlem alınmazken, tam tersine ekonomiyi de derinden etkileyecek siyasi çatışma konularında ısrar ediliyor...

Oluşturulan bu güvensizliği tersine çevirmek de, bu aşamadan sonra, giderek zorlaşıyor.
Yazarın Tüm Yazıları