Milletin Meclisi millete kapalı

5 Şubat günü Meclis’te milletvekillerine bir duyuru dağıtılıyor. Sayın Milletvekili diye başlayan duyuru şöyle:

"Gündemin yoğunluğu nedeniyle, sayın milletvekillerinin genel kurul çalışmalarına daha etkin olarak katılabilmeleri için, 6-8 Şubat tarihleri arasında TBMM’ye ziyaretçi alınmayacaktır."

Ziyaretçiye yasak fikri AKP’ye ait.

Duyurunun altında imzası bulunan Meclis idare amirleri Fehmi Hüsrev Kutlu, Muhyettin Aksak, Orhan Erdem. Üç AKP milletvekili. Yasak fikri AKP’den, bununla birlikte, Ankara’da olmadığı için imzası bulunmayan, ama duyuruda adı yer alan diğer idare amirleri Ahmet Küçük (CHP) ile Sırrı Sakık (DTP).

6-8 Şubat’taki gündemin yoğunluğu neden? Türban nedeniyle, Anayasa değişikliği görüşmeleri. Türban görüşülürken, Meclis’e kimse alınmıyor.

MİLLETTEN KORKMAK

Aslında şöyle bir gerçek var. Meclise hemen her gün ortalama 7-8 bin kişi geliyor. Milletvekilleri bunalıyor. Zaman zaman ziyaretçilere kısıntı getiriliyor. Örneğin, bütçe görüşülürken.

Ancak, bu kez durum farklı. Bu kez, görüşülen sıradan bir tasarı değil. Bu kez türbanla bağlantılı Anayasa değişikliği yapılıyor. Bir hayat tarzı değişiyor. Bu değişiklik, milletten kaçırılıyor. Bir korkunun, kaygının, çekinmenin ifadesi ya da önlem olmak üzere.

Tayyip Erdoğan her fırsatta ve işte daha iki gün önce yine, Meclis genel kurul salonundaki yazıya gönderme yapıyor: Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Madem öyle, milletin verdiği yetkiyi millet adına kullanırken ve de özellikle türban görüşmelerinde, AKP milletin Meclisi’ni millete neden kapatıyor? Perde arkasındaki gerekçe, güvenlik. Daha önce benzer uygulamalarda olduğu gibi.

Onca kabadayılığa rağmen, AKP milletten mi korkuyor? Kaldı ki, Meclis kuralına göre, millet Meclis genel kurula geliyor ve sesini hiç çıkarmadan dinliyor, öyle dinlemek zorunda. Zaten önlem var. İçeri girerken, insanlar elini kolunu sallayarak giremiyor, güvenlikten geçiyor. Genel kurulda dinleyici sıralarında otururken de, çevrede polisler var, yani güvenlik tam.

Buna rağmen, milletin meclisi millete kapatılıyor. Sırası geldiğinde, bol bol millet edebiyatı eşliğinde.

26 metrelik minare gölgesinde yangın

RENDSBURG adında Almanya’da küçük bir kasaba. Şu günlerde çok gündemde, Alman basınında Rendsburg ile ilgili yazılar var.

Çünkü, Rendsburg’da yeni bir cami yapılıyor. Cami 1.2 milyon Euro’ya mal oluyor. Alman basınına göre, 1.2 milyon Euro bağışlarla karşılanıyor. Bağışın organizatörü Almanya’da faaliyetini artık resmi gözetim altında sürdüren Milli Görüş. Camiye Almanya’da eleştiriler var.

Önce, hemen birkaç kilometre ötede zaten cami var, çok az Müslüman’ın yaşadığı küçük bir kasabada, neden bir cami daha, eleştirisi.

İkincisi, caminin minaresi 26 metre yükseklikte. Bu yüksekliğe itirazlar var. Özellikle de, Hıristiyan dernekleri bayrak açıyor. Rendsburg’un sosyal demokrat Belediye Başkanı ise, eleştirileri hoşgörüyle karşılıyor.

Almanya’da Türklerin oturduğu evlerde çıkan yangınlar, cami haberleri ve tepkileriyle yan yana gelince, zaman açısından dikkatimi çekiyor. Türklere karşı, Almanya’da genel bir tepkinin varlığı çoktan beri biliniyor.

Bunun çok ötesinde, bir başka konu. Sen elin ülkesinde, istediğin yerde cami yapıyorsun, adamların gözüne batırırcasına, 26 metrelik minare dikiyorsun, onlar senin ülkende, bırakın yenisini yapmayı, kilise onarmaya kalktı mı, kıyameti kopartıyorsun.

İkide birde, Batıyı çifte standartla suçlamak kolay, al bu da senin çifte standardın.
Yazarın Tüm Yazıları