Amaçları çok açık

AKP Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, ocak ayının sonunda Almanya’da katıldığı bir yemekli toplantıda türban yasağının kaldırılması konusundaki toplumsal mutabakatın yüzde 63’ler seviyesinde olduğunu vurgulayarak TBMM’de de türbanın serbest olması gerektiğini söylemiş. Şöyle diyor:

"Meclis’te görev yapanlar kimlerdir? Milletvekilleri. Kimin vekili, milletin vekili. O zaman millet neyse, vekil de o olmalıdır."

Bağış, aynı toplantıda bunun kişisel görüşü olduğunu, parti görüşü olmadığını da belirtmiş.

Bağış’ın kişisel görüşlerini açıklasa da o partide "yalnız olmadığını" biliyoruz.

Zaten AKP ile MHP’nin dün başlayan "türban için Anayasa değişikliği serüveninin" eninde sonunda bu noktaya gelip dayanması kaçınılmaz.

Zaten bugün, üniversitede türban sorununun bu şekilde çözümüne karşı çıkanların önemli bölümünün temel itirazları da bundan kaynaklanıyor.

Duyulan endişe, bu serbestinin kamu hizmetlilerine de sirayet etme istidadı göstermesidir.

Yapılacak değişikliklerde, kamu hizmeti veren ile kamu hizmeti alanlar arasında kesin bir ayrımın yapılmıyor olması, türbanın sadece üniversitelerde değil daha alt eğitim kurumlarında da serbest olmasına açık kapı bırakılmasının başka bir amacı da yok zaten.

İstedikleri şey, toplumsal yaşama ve giderek kamu yönetimine dini kuralların yön vermesidir.

Bu, Türkiye için hayırlı bir yol değil.

Taşlar bağlı köpekler serbest!

BUNDAN bir süre önce Uğur Dündar’ın Arena programında rüşvet alan bir kamu görevlisini "iş üzerinde" gösteren kamera kayıtları yayınlandı.

Görüntüler, TMSF tarafından el konulan bir şirkete atanan kamu görevlisi ile ilgiliydi.

Kayıt, TMSF tarafından "zanlıyı suçüstü yakalamak amacıyla" yapılmıştı.

Arena’da bu görüntülerin yayımlanması sırasında söz konusu görevlinin yüzü kapalıydı, kim olduğu anlaşılmıyordu. Haberde de zanlının adı, görev yaptığı yer gibi tanınmasını kolaylaştıracak bilgiler yer almıyordu.

Görüntülerin yayınlanma nedeni, toplumun çürümüş bir yönüne dikkat çekmek ve benzeri suçları işlemeye heveslenenlere de her an yakalanabileceklerini düşünmelerini sağlayacak bir gözdağı vermekti.

Ve ülkemizin Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bu görüntüleri yayımladığı için Kanal D’ye bir uyarı cezası verdi.

RTÜK’ün kimden yana olduğunu anlamak kolay değil. Elerindeki kanunun ruhunu okumakta bu kadar zorlanmaları bana o ünlü köyü hatırlattı.

Hani köpeklerin serbest dolaştığı ama taşların bağlı olduğu köy var ya!

AKP’nin belediye hesabı yanlış

HÜKÜMETİN, yerel seçimler yaklaşırken siyasi hesaplar ile bazı belediyeleri böleceğini, bazılarını da birleştirmeler yoluyla ortadan kaldıracağını yazmıştım.

Bu tür konular, biliyorsunuz hep "Ne yapalım, Avrupa’da da böyle" gerekçesinin ardına saklanıyor, AB hedefinin bir parçasıymış gibi topluma yutturulmaya çalışılıyor.

Elbette "böylece daha iyi hizmet edilecek" gerekçesi de ihmal edilmiyor.

Vakit varken ben herkese Avrupa’daki durumu bir hatırlatayım istedim!

Türkiye’de yaklaşık 21 bin 850 kişiye bir belediye düşüyor. Fransa’da bu rakam 1700 kişiye, İtalya’da 7 bin 300 kişiye, İspanya’da 6 bin 800 kişiye bir belediye şeklinde.

Türkiye’de 81 il, 851 ilçe, 3 bin 227 adet belediye var. Nüfusu bize yakın olan ülkelerden Fransa’daki belediye sayısı 36 bin 621 adet. Türkiye’den çok daha az nüfuslu İspanya ve İtalya’da da 8 binin üzerinde belediye bulunuyor.

Bütün dünya, yerel yönetimleri güçlendirir ve daha küçük birimlerin halka daha iyi hizmet etmesini beklerken, AKP belediyeleri birleştirip, az sayıdakini de bölerek bütün Türkiye’de yerel yönetimleri ele geçirmeye çalışıyor!
Yazarın Tüm Yazıları