Ekranlarımızdaki türban tartışmacıları

BURHAN KUZU Tartışma programlarında muhaliflerden gelen eleştiriler karşısında "İktidardayız ama garibanız" ya da "Görüyorsunuz nasıl da dört koldan saldırıyorlar ve görüyorsunuz ben ne kadar da mazlumum" havası estirmesi nedeniyle kendisine karşı her daim bir "acıma" hissiyle dolu oluyorsunuz...

Ve Burhan Hoca işin bu kısmının kaymağını afiyetle yemektedir.

VURAL SAVAŞ Refah Partisi’ni kapattırdı ya... Hálá kariyerindeki bu büyük başarının tadını çıkarmaktadır. Tartışma programlarında herkes olayın ayrıntılarına dalmışken... O kariyerindeki "Parti kapattıran savcı" zaferine dayanarak, "Ben olsaydım AKP çoktan kapatılırdı" ya da "MHP henüz odak olmadı" şeklindeki görüşlerini bir el bombası atar gibi ortaya atmakta ve böylece diğer tartışmacıların hepsinde "Yahu biz boş konuşuyoruz" duygusu yaratmaktadır.

NAZLI ILICAK Deneyimlerime güvenerek şunu söyleyebilirim: Bir türbanlının türbanı savunması, "türban karşıtları" üzerinde hiç de nahoş bir etki yaratmıyor. Yine deneyimlerime dayanarak şunu da söyleyebilirim: Nazlı Ilıcak’ın bir türbanlıdan daha hızlı ve hatta bazen daha hırçın bir şekilde giriştiği türban müdafaası, türban karşıtlarını çıldırtmaktadır... İşin daha tuhaf tarafı ise şudur: Ilıcak durumun farkındadır ama bu konuda bir taktik geliştirme gereği bile duymamaktadır.

BEKİR BOZDAĞ Güzel konuşuyor... Dikkatli konuşuyor... Tam zamanında alttan alıyor... Tam zamanında karşı atağa geçiyor... AKP’nin bu yeni sözcüsünün bu alanlardaki başarısı tartışılmaz. Ancak bir kusurcuğu var... Sözlerine bırakın bir nokta koymayı, bir virgül atmayı bile başaramıyor... Bu durumda "Ne kadar çok konuşursam o kadar ikna edici olurum" şeklindeki meşhur Deniz Baykal yanılgısıyla malul olduğunu söyleyebiliriz.

DENİZ BÖLÜKBAŞI MHP’liye benzemiyor ama MHP’li... Başörtüsü konusunda serbestiden yana olanlara benzemiyor ama serbestiden yana... Diplomasi alanındaki deneyimlerini televizyon tartışmalarında öyle ustalıkla kullanıyor ki, bu tarza alışık olmayanlar ilk etapta onu anlamakta güçlük çekiyorlar. Kim ne derse desin hem MHP, hem de başörtüsü taraftarları "Muhteşem bir destekçi" kazanmış durumdalar...

NUR SERTER Ülkemizin bir numaralı "Anti türban savaşçısı" olan Serter, savaşçılığını bu zamana kadar hep üniversite kapılarında gösterebilmişti... Türbanlıların üniversitelere alınmaması konusunda gerçekleştirdiği müthiş dirayeti, şimdi Meclis’te "CHP Sözcüsü" olarak gerçekleştiriyor... Avantajı: Pratikten geldiği için konuya olan hakimiyetidir... Dezavantajı: Biraz bıkkınlık vermiş olmasıdır.

AYŞE BÖHÜRLER Sinirleri alınmış gibi... Türbana yönelik en ağır eleştiriler karşısında bile sükunetini korumayı başaran bir türbanlı o... Feminist kuramı biliyor... Kadın hareketlerine hákim... Karşı tarafın korkularına da yabancı değil... Belki de bu yüzden en hızlı türban karşıtı Yazgülü Aldoğan’dan bile "Ayşe farklıdır" övgüsünü alabiliyor... Ne diyelim? Helal olsun...

Yeni başlayanlar için baş bağlama tarzları

ŞULE BAŞ Okumuş, şehirli, kültürlü, biraz da para bulmuş genç kızların başlarını örtmeye başlamaları Şule Yüksel Şenler sayesinde olmuştur... 1960’lı yılların ortasında, şehirli kadının başını örtmesini sağlamak amacıyla yola çıkan Şule Yüksel Şenler, zamanın İslamcı dergi ve gazetelerinde tasarladığı modelleri yayınlamıştır. Yabancı dergilerden kestiği manken fotoğraflarına değişik yöntemlerle "İlk türban" diyebileceğimiz modeli uygulamıştır... Bu tarzın adına yaratıcısının isminden yola çıkılarak "Şule Baş" adı verilmiştir.

ANNEANNE MODELİ Sokağa çıkarken eşarbı şöyle gelişigüzel başa alıp, çene altından alabildiğine özensiz bir şekilde bağlama yöntemine verilen isimdir... Bu tarzı uygulamanın tek bir koşulu vardır: "Saçımın tek teli bile gözükmemeli" şeklinde bir titizlenme içine girilmemesi gerekir.

GATA FİYONGU Başörtüsünün çenenin altından iğnelerle değil de, basit, özensiz ve ilkel bir düğümle bağlanması yöntemine verilen isimdir. İğneli türbanın, GATA kapısında şekil değiştirmesi nedeniyle bu ismi almıştır.

YEMENİYİ BAŞA KOYMA Kırsalda uygulanır. Hayli işlevseldir... Başa öylece konulur... Bazen baştan alınıp ocaktaki yemeği çıkarmak için el yanmasın diye kullanıldığı da olur...

HAYRÜNNİSA ARAYIŞI Çankaya’ya çıkan türbanlı bir kadının, iyi niyetli çabası sonucu gerçekleştirdiği genel arayışa verebileceğimiz isimdir... Profesyonel yardım alınarak gerçekleşir... Ancak bu arayışların sonucunda, "Osmanlı sultanlarına öykünerek oluşturulan bir tür havalı sarık" tarzının belirmesi, kaş yaparken çıkarılan göze işaret eder... Teselli payımız şudur: Arayış sürmektedir...

BAYAN GÜRTUNA MODELİ Türbanlı kadının türbansızlaşmaya geçişinin genel adıdır... Ancak bu metamorfoz ani olmaz... Bir tür yumuşak geçiş denenir... Önce değişik renk ve biçimlerde başı kapatan şapkalarla toplum hazırlanır... Ardından şapkalara da veda edilerek nihai noktaya gelinmiş olunur.

AHSEN YENGE TARZI Ahsen Yengemiz, eskiden başını çok ama çok sofu bir tarzda örterdi... Hatta o kadar ki, kırmızı türban takan kızları "Dikkat çekmeye çalışıyorsunuz... Bu ilahi hikmete terstir" diye tenkit ederdi... Ancak gel zaman git zaman, eşi "Sayın Bakan" olunca Ahsen Yengemizin bu konudaki tutumu da değişiverdi... Sofu türbanı gitti, yerine bugünkü "postmodern" tarz geldi... Bu tarza "Ahsen Yenge tarzı" ya da kısaca "Yenge tarzı" diyebiliriz...

TÜRBAN ÜSTÜ PERUK Basit bir akıl yürütme sonucu bulunan idare-i maslahat yöntemine verilen isimdir... Akıl yürütme şu şekildedir: İslam’da kadının saçını göstermemesi mi gerekiyor? Evet... O halde ben türbanımın üzerine başka bir saç koyarsam, kendi saçımı göstermemiş olurum... İşte bu akıl yürütmenin sonucunda güya hem dinin "Saçını gösterme!" buyruğuna, hem de devletin "Saçını göster!" buyruğuna uygun harika bir formül ortaya çıkmış oluverdi... Yeryüzünde eşi benzeri yoktur bu yöntemin...

BENAZİR STİLİ Batı’da tahsil görmüş ancak geleneklerinden de kopmamış kadına özgü bir tarzdır. Bir yanıyla "Hemen çıkacakmış" gibi görünür... Bir yanıyla "Hiç çıkmayacakmış" gibi bir izlenim bırakır... Bir yanıyla "Batılı"dır... Bir yanıyla "Doğulu"dur... Bu tarzın anası ise merhume Benazir Butto’dur...

CEMİL İPEKÇİ BANDANASI Alnın tam ortasında beliren çeşit çeşit, renk renk bandanalarla türbana biraz gençlik aşısı yapmanın adıdır. Cemil İpekçi’nin bayıldığı ve çeşitlendirmeye çalıştığı bir yöntemdir. Keşke Cemil İpekçi kadın olsaydı da bu alanda daha ne tür modellerin geliştirebileceğini hepimize gösterseydi... Ah keşkem keşke!
Yazarın Tüm Yazıları