Rejimin başına türban örmek

DÜN Ankara’da AKP’den bazı milletvekilleriyle konuştum.Aldığım hava şu.

"Türban konusunu Anayasa’ya madde koyarak halletmek" konusunda kararlılar.

Yani Cumhuriyet Başsavcısı’nın çıkışı, bu kanatta pek etkili olmamış.

Bazılarıyla bu konuyu tartıştık.

Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte aldığı bir karar nedeniyle bunun "pratik yoldan çözümünün mümkün olmadığını" söylüyorlar.

Bence mümkün.

Bugün bile bazı üniversitelere türbanlı öğrenciler girebiliyorlar.

Oysa bunu Anayasa’ya sokarsak, ister istemez rejim meselesi haline getireceğiz.

Anayasa’nın bu maddesi, türbanı ilkokula kadar indirmek isteyenlere kuvvetli bir hukuki gerekçe sağlayacak.

* * *

Konuştuğum AKP’liler, Başbakan’ın sadece üniversitede türbana izin verilmesini istediğini belirtiyorlar.

Kendilerine sordum.

"Öyleyse çıkıp kamuoyunun önünde, ben ilkokul ve orta öğretimde, devlet dairelerinde türbana kesinlikle izin vermeyeceğim" desin.

O zaman şu cevabı veriyorlar:

"Bir siyasetçi çıkıp bunu söyler mi?"

Kafasının arkasında başka niyet yoksa niye söylemesin?

Taban fiyatı konusunda siyasi riskleri düşünmeyen bir başbakan, bu konuda vatandaşına karşı samimi olamaz mı?

Ha yok, samimi düşüncesi, türbanın ilkokulda da serbest bırakılması ise, o başka.

O çıkıp bunları söylemese, bizler de başkaları da, bu anayasal zorlamanın arkasında rejimin temellerine yönelik başka niyetlerin bulunduğu konusunda haklı şüphelere kapılırız.

Dün AKP’nin önde gelen bazı temsilcilerine bunu açıkça söyledim.

"Yüzde 46.5, aranızdan bazılarının kimyasını bozdu" dedim.

Ne yazık ki bazı aydınlar da yüzde 46.5 oyu, "bir halk devrimi" olarak sununca, AKP’nin üst kademesinin biraz başı dönmeye başladı.

Demokrasiyi, "halktan aldıkları bu gücü sınırsız kullanma" şeklinde yorumlar hale geldiler.

* * *

AKP, durmadan "değerlerden", "geleneklerden" söz ediyor.

Ama değer ve gelenek dendiğinde akıllarına sadece dinle, inançla ilgili değerler geliyor.

Oysa bir ülkenin başka değerleri de vardır.

Mesela 85 yılda kazanılmış "Cumhuriyet değerleri".

Hayat tarzlarımız.

Laik değerler...

Bunlar da demokrasinin değerleridir.

Bunları hiç dikkate almadan, bütün gücünüzü sadece inançlarınızın, aile yakınlarınızın değerleri üzerine inşa etmeye kalkarsanız, o noktada rejim tartışması başlar.

İşte o nedenle, kim bilir kaçıncı defa yazıyorum.

Türban konusu, ismi verilerek veya başka kavramların arkasına saklanarak Anayasa’ya sokulmamalıdır.

Bu noktada kimsenin kendine ait gücü istismar etmemesi gerekir.

Ben, bu soruna pratik bir çözüm bulunabileceğine hálá inanıyorum.

Rektörler herkesi tatmin edebilecek bir "pratik çözüm" bulabilirler.

Bunu böyle halletmez, bir siyasi savaşa çevirirsek, emin olunuz savaşın galibi olmaz.

Birileri, başında türban, parmaklarında zafer işaretiyle üniversiteye girerken, kendini yenilmiş hissedenler mücadeleye başlarlar.

* * *

Bazı aydınlarımızın açıkça şımarttığı AKP’de hálá sağduyulu sesler kalmış mıdır bilmiyorum.

Kalmışsa onlara seslenmek istiyorum.

Vazgeçin bu anayasa sevdasından...

Hem kendinize, hem ülkeye çok zarar vereceksiniz.

Rektörlere de seslenmek istiyorum.

Siz devreye giriniz ve ülkeyi belirsiz bir kaosa götürecek siyasi şımarıklıklardan kurtarınız.

Bir sözüm de demokrasi istediğini söyleyen aydınlara.

Sizler de itirazınızı dile getiriniz.

Bu anayasanın "Milli Görüş Anayasası" haline gelmesine karşı çıkınız...
Yazarın Tüm Yazıları