Yüzde 46.5 rejimi

BAŞBAKAN Tayyip Erdoğan’la ortak bir sorunumuz var.İkimiz de, bazen söylediğimiz sözün nereye gideceğini tahmin edemiyoruz.

Ben, düşüncesinde samimi olan insanların çoğunda böyle bir sorunun bulunduğuna inanıyorum.

Nitekim Başbakan da ağzından çıkan "siyasi simge" sözünün nereye gittiğinin farkına vardığı için, önceki gün ani bir düzeltme yaptı.

Olayı Anayasa çerçevesinden çıkarıp, en azından MHP ile uzlaşma alanına çekmeye çalıştı. Türbanın üniversitede serbest bırakılması için MHP ile anlaşabileceğini ve bunu Anayasa değişikliğine gitmeden yapacağını açıkladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bu gibi konularda pratik çözümlerden yanadır.

İtiraf edeyim, ben böyle konularda onun sağduyusuna güvenirim.

Çünkü benim gözümde, Türkiye’nin ağır sorunlarına serinkanlı ve sağduyulu yaklaşabileceği izlenimi yaratmıştır.

O nedenle Başbakan’ın, "Ben MHP ile anlaşıp, bu işi çözerim" demecine, aynı hızla cevap vermesi önemli bir gelişmeydi.

Ancak itiraz ettiğim bir nokta var.

Bahçeli de, çözümü Anayasa çerçevesinde arıyor.

Anayasa’nın 10’uncu maddesinde yapılacak bir değişiklikle üniversitede türbana izin verilebileceğine inanıyor.

* * *

Ben bu çözüme itiraz ediyorum.

Hem de şiddetle itiraz ediyorum.

Çünkü ister dini, ister siyasi sembol olsun, türban konusunun "anayasayla teminat altına alınmasının" çok ama çok sakıncalı olduğuna inanıyorum.

Bu itirazımı dile getirirken şunu söylemeyi de görev biliyorum.

Ben eskiden beri üniversiteye türbanla girilmesine karşı değilim.

Ancak son yıllardaki gelişmelerden sonra fikrim değişmeye başladı.

Bu yasağı kaldırmak isteyenlerin gerçek niyetleri üzerinde kafamda şüpheler belirdi.

Anadolu şehirlerinde büyük bir mahalle baskısı doğacağına inanmaya başladım.

Yani üniversitede türban serbestliğini artık eskisine göre daha zor savunabiliyorum.

Gördüğüm manzara şu.

Başbakan ve çevresi artık bunu bir "misyon" haline getirmiş vaziyette.

Ellerindeki yüzde 46.5 oy da onları yüreklendirmiş durumda.

Yani isterlerse, bunu kaldırabilecek durumdalar.

Demokrasi sınırları içinde bizim de, buna itirazımızı dile getirmekten başka ne gücümüz ne de hakkımız var.

* * *

Bütün bunlara rağmen hançeremi yırtarcasına şunu söylüyorum.

Bunu Anayasa ile yapmayın.

Dini veya siyasi bir simgeye anayasal teminat getirmeyin.

Çünkü bunu yapmak, rejimin temelleriyle oynamak anlamına gelir.

Bu yasağı kaldırmak mı istiyorsunuz?

Sayın Bahçeli de buna destek mi veriyor?

Öyleyse bunu basit bir kararname ile yapabilirsiniz.

Bunu yapın.

Çünkü böyle yaparsanız, bunu hükümetinizin şahsi iradesi olarak empoze etmiş olursunuz.

Yani bundan sonra gelebilecek bir hükümete de bunu tekrar koyma hakkı bırakırsınız.

Ama yok böyle değil de bunu Anayasa ile yapmaya kalkarsanız, rejimin temeli haline getirirsiniz.

O zaman 85 yıldır yaptığımız tartışmalara en az askeri darbeler kadar büyük bir darbe vurmuş olursunuz.

Evet ben bunu söylüyorum.

Amacım türbanlı öğrencinin üniversiteye girmesine mani olmak değil.

Ama rejimin üzerine türban çekilmesine engel olmak.

* * *

Türban şahsi bir tercihtir ve Türkiye Cumhuriyeti laik rejiminin üzerine dini veya siyasi bir sembol olarak örtülmemelidir.

Bugün bunu söylüyorum.

Ölünceye kadar da söyleyeceğim.

Ama, ben yüzde 46.5 oya sahibim, "Odunu koysam seçtiririm" düşüncesine sahipseniz, buyrun yolunuza devam edin.

Hem rejimin temeline dinamit koymuş olursunuz, hem de yüzde 42’iyle bırakın rejimi değiştirmeyi, başbakanlık koltuğuna bile oturamamış Ecevit’in kemiklerini sızlatmış olursunuz.
Yazarın Tüm Yazıları