İsraf haramdır

TÜRKİYE’nin enerji politikaları israf üzerine kurulmuştur. Bunu siyasetçisi de, bürokratı da biliyor. Ne yazık ki, bugüne kadar verim artışına dönük bir sonuç elde edemedik.

Haberin Devamı

Belki de bu nedenle 27 yıl öncesinden beri her yıl ’Enerji Verimliliği Haftası’nı kutluyoruz. Dostlar alışverişte görsün kabilinden bir etkinlik... En az % 50 tasarruf yapılabilecek iken bir türlü bunlar yaşama geçirilemiyor.

Başbakanlık bu yılı ayrıca enerji verimlilik yılı ilan etti, bu konuda da bir de genelge yayınladı. Nitekim dünkü konuşmasında Başbakan Erdoğan "Enerjiyi boşa harcamayalım" dedi.

Mayıs 2007’de Enerji Verimliliği Kanunu yayınlandı. Peki bu hedefe ulaşmak mümkün mü?

’Toplam enerji verimliliği’ konusunda gerçekleştirilmiş çeşitli projeleri bulunan Makina Y. Müh. Rıza Köroğlu bu soruya "Hayır" diyor. "Çünkü" diyerek ekliyor:

"Enerji maliyetlerinin artması ve enerji kaynaklarının riske girmesi konusunda çıkartılan Enerji Verimliliği Kanunu, gönüllülük esasına dayandırılmıştır. Bu kadar hayati önem taşıyan bu konu halkın keyfine bırakılmıştır. Kesin bir çözüm kararlılığı getirmemektedir. Bunu teşvik sistemindeki kaynak miktarının belirsizliği ile de görmekteyiz. Oysa, bunu samimiyet ve ciddiyetle yapan ülkelerde bu destek sınırsızdır ve fizibilite esaslarına göre yapılmaktadır."

Örnek verebilir misiniz?

İSTANBUL’UN AYDINLATILMASI

- Büyük enerji kaynaklarına sahip olan İran konutlara tasarruflu lambaları bedava dağıtmıştır.

Bizde ise sokaklarda, kavşak geçitlerinde ve tünellerde, on kat fazla aydınlatma yapılmaktadır.

Bir de bunlar belediyeler eliyle yapılmaktadır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ’Aydınlatma Müdürlüğü’nün gerçekleştirdiği şehir aydınlatma projeleri tamamen israf üzerine düzenlenmiştir.

Ayrıca bu lambaların %70’i yanmamaktadır. Neden mi? Lamba ve kablonun metresi başına tesisat ihalesi verildiği için... Ayrıca, camilerimizin içi dışı ışıl ışıl... Boğaziçi Köprüsü’nün aydınlatılmasında, Sultanahmet Camii ve çevresinin aydınlatılmasında kullanılanın yarısı kadar elektrik ancak kullanılıyor. İran tarafından davet edildiğimiz enerji verimliliği projelerinin Türkiye tarafından yapılabilmesi durumunda tasarruf edilen doğalgazın yarısını bedavaya alabilme şartlarını oluşturabiliriz. Ne yazık ki ülkemizde özellikle kamu kurumlarından başlamak üzere ciddiye alınmayan bu konu Türkiye’nin böyle bir açılım yapabilmesi olanağını ortadan kaldırmaktadır.

Bakanlığın enerji verimliliği konusundaki ’En-Ver’ projesi yürür mü?

- Her şey kanun çıkartmakla olmuyor. Daha yönetmeliği hazırlanmadı. Yapılabilecek çok şey varken, yönetmelikten beklenilen motivasyon şartları henüz oluşturulamadı. Çünkü, uzman görüşleri dikkate alınmadı. Oysa ki artan enerji fiyatlarının artmasına rağmen %20 enerji maliyetlerini düşürmek bugün için mümkündür.

Peki ne gibi tasarruflar yapılabilir?

- 30 milyar m3 doğalgaz (%90’ı ithal) kullanımının %40’ını tasarruf etmek mümkündür. Bu yıllık 7 milyar YTL eder. Aynı şekilde elektrik için de %30 tasarruf yapmak bize yılda 7 milyar m3 tasarruf sağlar. Doğalgazın basıncını düşürmeden türbinden geçirerek elektrik üretmekle 500 milyon m3 tasarruf yapmak da mümkündür. Bu çözüm projeleri varken; gönüllülük esasına dayalı, teşvik kaynağı belirli olmayan bir kanunla enerji tasarrufu hedeflerine erişmek mümkün değildir. Yaptığımız israflarla 12 milyar m3 doğalgazı iklimin değişmesi ve havanın ısınması pahasına boşa harcamaktayız.

Özetlemek gerekirse Köroğlu, günlük tasarruflar için şu uygulamaları öneriyor: Tasarruflu ampul (LED); (A) enerji kullanım sınıfı cihazları; merkezi ısıtma sistemleri kullanmak, kombi kullanmamak, dış cephe izolasyonu yaptırmak...

Verimli yarınlara hep birlikte erişmek dileğiyle...

Bakan Şimşek’e selam olsun

BASINDAN öğrendiğime göre ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Sayın Mehmet Şahin bir hadis-i şeriften yararlanarak "Tarım önemli değildir, siz ticarete bakın. Geçimin onda dokuzu ticarettir, buyurmuştur Peygamberimiz Efendimiz" şeklinde bir söylemde bulunmuş. Ne günlere kaldık, ya Rabbim! Ne diyeyim ben Sayın Şahin’e?

Ekonomik kalkınmanın kökeninde toprak vardır. Toprak yoksa ekonomi de yoktur. Uluslararası şöhrete sahip Lester Brown’un ’Dünya Ekonomisinde Sessiz Kriz’ isimli kitabında da belirttiği gibi "Dünya ekonomisinin temelini tarım oluşturduğuna göre bu üst düzey toprak kaybına (erozyon) önlem alınmaz ise, ekonomi tümden çökecektir. Çünkü ekonominin hammaddesinin %93’ü topraktan gelir."

Sayın Şimşek’e selam olsun...

Hayrettin KARACA

Mesaj Panosu

Haberin Devamı

Aslında ne oldu

LAY
lay lom...

ABD dost... Ortak düşman PKK... Ekonomi çok iyi..

Duvara toslamaya az kaldı...

Doktorum nerde?Vedat YÜCE

Yasin El Kadı ile ilgili son durum

SON günlerde iktidara yakın gazetelerde "Yasin El Kadı aklandı, beraat etti" türünden haberler çıkıyor. Bir dostumuz "Peki gerçeği biliyor musun?" diye sorarak şunları anlattı:

"Önce şunu belirtmek gerekiyor. Yasin El Kadı hakkında İsviçre’de ’kara para’ aklama iddiasıyla soruşturma yapılıyordu. İsviçre Federal Savcılığı soruşturma dosyasını kapattı. Bunun nedeni zamanaşımı da olabilir, delil yetersizliği de... Bu Türkiye’deki takipsizlik kararı benzeri bir şeydir.

Nitekim Yasin El Kadı hakkında Türkiye’de de bir kara para aklama soruşturması yapılmış ve takipsizlik kararı verilmişti.

Beraat ise yargılama sonucu mahkemenin verebileceği karardır. 13.12.2007 günü İsviçre Federal Savcılığı’nın verdiği dosyayı kapatma kararı Yasin El Kadı’yı aklamıyor. Çünkü El Kadı’nın mal varlığı BM Güvenlik Konseyi kararı ile dondurulmuştur. Suudi Arabistan devleti Güvenlik Konseyi’ne bu dondurma kararının kaldırılması için başvurduysa da bugüne kadar sonuç alamamıştır.

Yasin El Kadı, Avrupa Adalet Divanı’na da başvuruda bulunmuş, mal varlığının dondurulması hakkındaki kararın AB ülkelerinde kaldırılmasını istemiştir. Ancak buradan da olumlu sonuç alamadı."

Hatırlanacağı gibi Yasin El Kadı 2002 yılında Türkiye’de de aynı girişimde bulundu. Danıştay’a bir dava açtı ve BM’nin mal varlığının dondurulmasıyla ilgili kararını yayınlandığı Bakanlar Kurulu Kararı’ndan isminin çıkarılmasını istedi. Ancak 2006 yılında Danıştay bu talebi reddetti.

Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğan, konuyla ilgili haberler üzerine "Yasin El Kadı’ya kefilim" diyerek sahip çıkmıştı. Ancak onun kefilliği, Danıştay kararını etkileyememişti.

Şimdi ABD Başkanı Bush ortaya çıkıp "Ben Yasin El Kadı’ya kefilim" dese bile mal varlığının dondurulması hakkındaki kararı değiştiremez. Ta ki, BM Güvenlik Konseyi ismini ’El Kaide ile bağlantılı kişiler’ listesinden çıkarana kadar...

Yazarın Tüm Yazıları