Irak harekatında ilk bilanço…

2007’nin önemli bir bölümünü, Irak harekatı tartışmaları ve operasyonun gerçekleşmesiyle geçirdik. Aslında, tam bir bilanço çıkarabilmek için daha çok erken. Ancak bugüne kadarki gelişmeleri incelediğimizde, Türkiye’nin hem siyasi, hem de askeri yönden iyi not aldığını söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

Bu yazıyı “Kuzey Irak’a yönelik harekat” açısından okumanızı isterim. PKK terörüne karşı mücadele değil, olayın sadece Kuzey Irak açısındandeğerlendirmesiniyapmaya çalışacağım.

 

Hatırlayacaksınız, PKK’nın Kuzey Irak’taki kamplarına yönelik bir harekatın gerektiği konusu ilk defa, 2007’nin nisan ayında Genelkurmay Başkanı tarafından ortaya atılmıştı. O günden itibaren de, Genelkurmay sık sık bu konuya dikkatleri çekti ve hükümeti sıkıştırdı.

 

Başbakan başlangıçta, dışardan gözlendiği kadarıyla, askeri bir harekata soğuk bakıyormuş izlenimi verdi.

 

Haberin Devamı

Hele, mayıs-haziran 2007 döneminde, hem Cumhurbaşkanlığı seçiminin yarattığı gerilim, hem detemmuz’daki genel seçimlernedeniyle, Kuzey Irak’ayönelik bir harekatı gündemin alt sıralarında tuttu.Sonradan anlaşıldı ki, Erdoğan Güneydoğu’daki oylara göz dikmiş ve askeribir harekatın oy kaybına yol açacağını düşünüp,çağrıları görmezden gelmiş. Nitekim seçimlerde, özellikle Güneydoğu’da yarattığı oy patlamasına, bu politikanın katkıda bulunduğu anlaşıldı.

 

Seçimlerden sonra, özellikle PKK terörünün artışı, AKP iktidarının da tutumunu etkiledi. Yine de dikkatli adımlar atıldı.

 

Ülkenin genelinde esen “savaş çığlıklarına” rağmen,bu kriz, birçok açıdan Türkiye’nin lehine sonuçlandı.

 

Erdoğan, savaş popülaritesine kendini kaptırmadı. Oysa, miğferi başına geçirmiş bir Başbakanın kazanacağı prestijin haddi hesabı olmazdı. Başbakan aksine, açıklamalarında ölçülü davrandı. PKK’nın tüm tahriklerine rağmen, sabırlı davrandı.

 

Önce meclis’ten yetki aldı, ardından Washington’un yeşil ışık yakmasını bekledi ve sonunda da vurdu.

 

Haberin Devamı

Kuzey Irak’a yönelik operasyon, kendi içinde riskler taşıyordu. Uluslararası ilişkileri alt üst edebileceği gibi, içerde de PKK sempatizanlarının ayaklanmasına ve bazı bölgelerde Türk- Kürt çatışmasına yol açabilirdi.

 

Tahriklere kapılmadan, gelişmeleri dramatize etmek- abartmak yerine, en acı terör olayını dahi soğutmak, toplumu sakinleştirdi. Kışkırtmaların önü alınabildi.

 

Bugüne kadar, Kuzey Irak krizinin politik açıdaniyi yönetildiği rahatlıkla söylenebilir. Tabii bundan sonrası da var ve doğrusu, bugüne kadarkinden çok daha büyük dikkat gerektiriyor.

                                 

*                               *                               *

TSK, GÖREVİNİ BAŞARIYLA TAMAMLADI...

 

Olayın bir de askeri yönü var.

 

Haberin Devamı

Harekat öncesi, harekat sırasında ve sonrasında ki izlenimleri alt alta yazdığınızda, bilanço son derece olumlu çıkıyor.

 

Bu bilançoyu, PKK’ya indirilen darbe açısından yapabilmek için elimizde yeterli veri yok. Ayrıntılı şekilde kaç kampın vurulduğu, kaçının tamamen yok edildiği bilinmiyor. TSK’nın elinde bu bilgiler var ise, herhalde kendilerine ait gerekçelerle, bu sonuçları toplumla paylaşmıyorlar.

 

Harekatın yapılış şekli ve yansıtılışının iç kamuoyuna ve Kuzey Irak’a yönelik mesajlarıise çok önemliydi.

 

Türk kamuoyunun morali düzeldi.

 

Yaklaşık 6 yıllık bir aradan sonra, PKK terörünün yeniden başlaması, unutulmak istenen eski günlerin geri dönüşü gibiydi. Toplumu derinden sarstı. “Hani bitirmiştik? Demek ki, bitirememişiz...” tepkileri her çevreyi sardı. DTP’nin meclise girişiyle birlikte işlerin düzeleceği sanılırken, birden PKK’nın tekrar silaha sarılması moralleri bozdu. Toplum, Kürt sorunuyla PKK terörü arasında sıkışıverdi.

 

Haberin Devamı

Askeri harekat işte bu açıdan, Devletingüçlü olduğu ve işin peşini bırakmayacağı mesajını vererek, moralleri yükseltti. Toplum, bir tepki bekliyordu ve beklediğini buldu. İşin istatistik bölümüyle ilgilenmedi.

 

Askeri harekatın PKK’ya yönelik mesajı da netti: Silaha daha fazla silahla, ateşe daha fazla ateşle yanıt verilecek.

 

Nihayet Kuzey Irak yönetimine, ABD’nin Türkiye’yi tercih ettiğini, bıçak kemiğe dayandığında tercihinin daima Türkiye olacağını gösterdi.

 

Bence TSK’nın diğer en önemli tercihi, büyük bir kara harekatı yerine, havadan müdahale şeklinde oldu.

 

Yine bu harekatın en önemli diğer bir sonucu, TSK ile Pentagon arasındabir zamanlar soğuyanilişkilerin yeniden işlerlik kazanmasıdır. Bugün Türkiye, ABD ile birlikte hareket eden ve PKK’ya karşı mücadele veren bir müttefik görünümünde. Bunun da bölge ülkelerine önemli mesajları vardır.

 

Bugünkü bilançosu böyle.

 

Haberin Devamı

Ancak, yine unutmayalım ki, kamuoyu bir süre sonra somut sonuç isteyecektir. PKK’ya karşı güvenlik açısından başarı, başka kıstaslara göre tartılacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları