PKK asıl Kürtleri vuruyor..

Her geçen gün biraz daha kesinleşiyor. Her terör olayı PKK’yı biraz daha yalnızlaştırıyor. Her cinayet PKK’nın tüm Kürtleri temsil eden bir örgüt olmadığını ortaya çıkarıyor.Her suikast girişimi, PKK’yı Uluslararası kamu oyunda da cinayet şebekesine dönüştürüyor...Her olay, Türkiye’nin askeri harekatlarını sürdürmesindeki haklılığını arttırıyor...Bu arada siyasi iktidar da, Kürt sorunuyla ilgili cesur adımlar atmakta geciktikçe, ülkeye zaman kaybettiriyor.

Haberin Devamı

Diyarbakır olayına gelene kadar, o kadar çok cinayet yaşadık ki, artık sorgulanacak tarafı kalmadı. Türk kamu oyunun kafasındaki PKK imajı son derece net. Ancak, Kürt kökenli vatandaşlarımız ve Uluslararası kamuoyundaki PKK imajı bu kadar net değildi. Şimdi, PKK’nın cinayetleriyle bu alanda da önemli değişimler yaşanıyor. PKK’nın da kendi içinde önemli bir hesaplaşmaya gideceği şimdiden görülüyor.

                      

Genelkurmay Başkanı’nın Diyarbakır’ı ziyareti sırasındaki bir sözü son derece doğru. “Menfur saldırı yalnız Türk Silahlı Kuvvetlerine değil halka da yapılmış bir saldırıdır”dedi.

 

Saldırıda Kürt kökenli sivil vatandaşlarımızın da hedef alınması, hele Diyarbakır’ın en işlek caddesinin seçilmesi PKK tabanındaki çatlağı derinleştirecektir.

Haberin Devamı

Artık PKK’nın Kürt kökenli vatandaşlarımızın önemli bir bölümünü temsil etmediğini artık rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

PKK’ya gönül vermiş,ne yaparsa alkışlamaya ve PKK için ölüme koşmaya hazır bir kesim var. Ancak Kürt kökenli vatandaşlarımızın önemli bir bölümü ,bu işin cinayetler işlenerek yürütülemeyeceğini açıkça görüyor.

 

İç konuşmalarına bir kulak verin hemen farkına varıyorsunuz. Kan döküldükçe memnuniyetsizlik biraz daha artıyor. Hem içerdeki Kürt çevrelerinde, hem de Avrupa’daki Kürtler arasında sert bir tartışma yaşanıyor. Kürtler, çocuk öldüren bir terör örgütü ile eşleştirilmelerinden hiç memnun değiller.

 

İşte bu noktada DTP’nin konumu gündeme geliyor.

 

DTP kendini PKK’dan soyutlayamıyor veya soyutlamak istemiyor. Ancak, onların içinde de bu tartışma yapılıyor. Onlar da gidişin doğru olmadığının, zamanını bilemedikleri bir gelecekte, tüm dengelerin değişeceğinin farkındalar.

 

Haberin Devamı

Uluslararası kamuoyundaki izlenimler daha çarpıcı şekilde değişiyor.

 

PKK yönetimi, bir zamanlar faaliyetlerini görmezden gelen Amerika’yı karşısına aldı. Koskoca bir süper gücün liderine “PKK ortak düşmanımızdır” dedirtebildi. Oysa Amerikanın sayesinde Kuzey Irak’ta rahat rahat yaşayabiliyor, silahlanabiliyor ve kadrolarını yetiştirebiliyordu. Bugün artık eski rahatı yok. Yarın çok daha ağır kısıtlamaların içine gireceği de açıkça anlaşılıyor.

          

Avrupa kamuoyundaki sempati de giderek hızla yok oluyor.

Artık hangi gazeteyi açsanız “PKK teröründen” söz eden haberlere rastlıyorsunuz. Avrupa Parlamentosunda eskisi gibi kol gezemiyorlar. Artık “ezilmiş halkların temsilcisi” gibi karşılanmıyorlar.

Haberin Devamı

          

İşin bir de operasyon yanı var.

          

PKK vurdukça, TSK’nın operasyon yapma hakkı artıyor. Eğer varsa, Uluslararası tepkiler azalıyor. Washington’un yaklaşımı biraz daha yumuşuyor.

          

DTP adına yapılan bir açıklamada “Operasyonların durması” isteniyor. Bu cinayetlerin, K.Irak operasyonlarına bir tepki olduğu söyleniyor.

          

Çok yanlıyorlar.

          

Operasyonların artmasını PKK istiyor ve körüklüyor.

          

Bu tutumuyla, savaşın daha da alevlenmesi için ateşe benzin döküyor.

          

PKK, suikastlarını sürdürdükçe operasyonlar artarak sürecek.

          

DTP, teröre karşı çıkamadıkça, Kürt sorununun siyasi zeminde çözümü imkansızlaşacak, Türkiye’de demokratik adımların atılması zorlaşacak..

Haberin Devamı

          

Sonuçta da, hem Türk, hem de Kürt halkı bundan acı çekecek.

 

                      *                               *                               *

 

BAKALIM NE ZAMAN BİRLİKTE DOLAŞACAKLAR?

 

Pazar günkü Hürriyet gazetesinin tepesinde bu iki resim vardı. Birinde Genelkurmay Başkanı Büyükanıt cinayet bölgesini dolaşıyor, diğerinde Başbakan aynı yerde alkışlanıyor. Kendi kendime “Keşke birlikte dolaşsalardı” dedim. Sonra da “ne zaman birlikte dolaşacak duruma gelecekler acaba?” sorusunu sordum. Bu iki resim, sanki Türkiye Cumhuriyetinin iki ayrı devleti varmış ve bu iki ayrı devletin liderleri , Diyarbakır’ı özellikleayrı günlerde ziyaret etmek istemişler gibi bir izlenim veriyordu. Bunu sorduğunuz da şimdi,çeşitli gerekçeler verilecektir. Programlarının uyuşmaması, iş yoğunluğu vs. Bırakın bunları, isteseler olurdu. Ne yazık ki, Devletin tepesinde, Diyarbakır gibi bir olayda, birlikte görünmemek, bir resim çekilmesi sırasında aynı karenin içine girmemek gibi bir çaba hissediliyor. Bu bir izlenimdir. Eğer doğru değilse, devletimizi yönetenler bu izlenimi çözmek için biraz çaba harcarlar. Bu tip izlenimlerde yok olur.

Yazarın Tüm Yazıları