Piyasaların gözü artık yabancı TV kanallarında

BANKACI arkadaşlarımız bir süredir, piyasa işlemlerinin yapıldığı dealing room’larda çalışanların gün içinde seyrettikleri TV kanallarının değiştiğini söylüyorlardı.

Yani bundan birkaç yıl önce bankacıların yoğun olarak yerli haber kanallarını izlediklerini, bir yandan işlem yaparken öte yandan gözlerinin, sesi kapalı olsa da yerli haber kanallarında olduğunu biliyoruz. Geçen yıla kadar, azalsa bile, bu alışkanlığın devam ettiğini söyleyebiliriz.

2006 yılı ortalarından itibaren ise, dealing room’lardaki açık TV’lerin çoğunluğunun yabancı haber kanallarına ayarlanmaya başladığını gözlüyoruz.

Artık şunu söylemek abartı olmaz; bir dealing room’da 3 tane TV varsa, bunun ikisi yabancı TV, ancak biri yerli haber kanallarından birine ayarlı...

Yani piyasaların gözü içeriden çok dışarıdan gelecek haberlerde. Bu değişime, iyi yönünden bakarsanız; "Demek ki artık iç gelişmeler, özellikle de siyasi konular kriz konusu olmuyor da, bu nedenle dışarısı gözleniyor" diye yorumlayabilirsiniz.

Bu bakışta doğruluk payı olduğu kesin. Ancak ters yönden bakıp aynı gelişmeyi, "İçeride ekonomiyi ilgilendiren bir şey yapılmıyor artık" diye de değerlendirebilirsiniz.

Hangi yönden bakarsanız bakın, ortadaki gerçek şu ki; dışarısı çok karışık ve ekonomideki trendlerde radikal değişiklik sinyalleri güçlendi. Şu sıralarda özellikle ABD’den gelecek her veri küresel likiditeyi etkileyecek, dolayısıyla da bizim gibi gelişmekte olan, özellikle de yabancı kaynakla gelişmekte olan ülkeleri çok yakından etkileyecek.

İşte bu nedenle Türkiye’deki piyasa oyuncularının gözü de daha çok yabancı TV kanallarında, ABD’den, Avrupa’dan, Çin’den, Japonya’dan gelecek haberlerde.

Yaklaşık 1.5 yıldır bu trend zaten gözleniyordu ama son günlerde artık bu eğilim had safhaya ulaştı. Piyasalar, her zamankinden daha fazla dışarıdan gelecek haberlere endekslendi.

ABD ekonomisinin resesyona gireceği yolunda bir süredir var olan olumsuz beklentiler, geçtiğimiz cuma günü açıklanan zayıf tarım-dışı istihdam verisiyle, iyice kötüleşti. Kurlarda belirgin bir hareket olmazken, dünya genelinde borsalarda sert düşüşler görülüyor. ABD’deki durgunluk endişelerinin artmış olması, riskten kaçınma eğilimlerini de bariz biçimde etkiliyor.

İÇERİDE BAKILAN FAİZ KARARI

Özetle; son iki haftada ağırlıklı olarak Avrupa kaynaklı, toplam 336 milyar dolarlık parasal genişleme de, gelişmiş ülkelerin finans piyasalarında son dönemde yaşanmaya başlayan satış dalgası da, riskten kaçınma eğiliminin artması da, bir ara güçlenen doların son iki haftada Euro’ya karşı yüzde 3, Yen’e karşı yüzde 5’e ulaşan değer kayıpları da, daha iki hafta önce yüzde 4.28’e kadar yükselmiş 10 yıllık tahvil faizlerinin 3.86’ya düşmesi de, içerideki piyasa oyuncularını yakından ilgilendiriyor.

Bütün bu gelişmeleri izlemek için TV’lerini yabancı haber ve finans kanallarına fiksleyen piyasa oyuncuları, açık kalan tek yerli haber kanalından ise içeriden gelen haberleri izliyorlar. İzledikleri haber ne derseniz, mesela; yabancı kanallarda o kadar detaylı yer bulmayacak Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ABD’de yaptığı temaslar, içeride Bakanlar Kurulu’ndan çıkabilecek açıklamalar ile Merkez Bankası’nın yaptığı açıklamaları sayabiliriz...

Şimdi gözler, her gün ABD’den, Avrupa’dan, Japonya’dan gelecek veri takvimi ve anket sonuçlarına çevrili. İçeriden beklenen en önemli haber ise Merkez Bankası’nın 11 Ocak’ta yapacağı Para Politikası Kurulu toplantısından çıkacak sonuç.

Piyasalar ABD’deki durgunluğa karşı FED’in yine faiz indirmesini, Merkez Bankası’nın ise zaten çeyrek puanlık indirim düşünürken, dışarıdaki durgunluk nedeniyle indirimi yarım puana çıkarabileceğini tahmin ediyorlar. Yani günü kurtarma kararı bekleniyor. Gerisi...
Yazarın Tüm Yazıları