Arkadaşımdan itiraz var

PROFESÖR Nur Vergin’in Vatan Gazetesi’nde yayınlanan mülakatında söylediği bazı şeylere katılmadığımı geçen gün yazdım.

"Çünkü, o sözlerde, bu ülkenin ’laik hayat tarzını’ benimsemiş, o konuda hassasiyeti olan insanlara atılmış öylesine ağır bir iftira var ki, hepimizin şiddetle itiraz etmesi gerekiyor" dedim.

Ardından da eleştirilerimi sıraladım.

Nur Vergin dün telefonla aradı.

Yarım saat konuştuk.

Biraz da tartıştık.

Sonra açıklama göndermesini istedim.

Vergin’in açıklamasını aynen yayınlıyorum:

* * *

"Sayın Ertuğrul Özkök,

2 Ocak tarihli ’Arkadaşım bunu söylerse’ başlıklı yazınızı ve Vatan’daki mülakatıma tepkilerinizi çok insafsız buldum.

Evimde okutmak istediğim bir mevlit değildi.

Mevlidin toplumumuzun tüm katmanlarında rağbet gördüğünü ben de biliyorum.

Benim okutmak istediğim sadece bir dua idi.

Yeni yerleştiğim evimin bana ’hayırlı’, ’uğurlu’ olması için.

Bunun bazılarınca anlamsız bir şey, bir hurafe olarak algılandığını bilmiyor değildim.

Henüz kimseyi tanımadığım bir apartmanda yanlış anlaşılmaktan çekindim.

Bu çekinme zaten işte, sözü edilen o meşhur ’mahalle baskısının’, konu komşu ne der endişesinin bir yansımasıdır.

Bu bir algıdır.

Bunun ’laik hayat tarzını benimseyenlere karşı ağır bir iftira’ olduğunu yazmışsınız.

Sadece laik hayat tarzı değil, laik düşünce tarzını benimseyen biri olarak, karakterim müsait dahi olsa, bu iftirayı atmakta ne gibi bir amacım olabilir ki?

’AKP iktidarda olmasaydı, ülkeyi kan götürecekti’ dediğimi yazıyorsunuz.

Böyle bir şey demedim.

Dediğim, AKP’nin kentlerimizi çevreleyen mahallelerdeki dindar insanlara umut verdiğidir.

’Bizden birileri bizi yönetiyor’ duygusunu yaşattığıdır.

Bu nedenle de bu insanların bir kısmının radikal siyasal İslamcılığa kaymalarına karşı bir ’emniyet kemeri’ teşkil ettiğidir.

Bazı aydınların ’cumhuriyete karşı sessiz halk devrimi’ tespitinden söz ediyorsunuz.

Ben böyle bir şey demedim.

’Karşıt-devrim’ ya da ’cumhuriyete karşı devrim’ benim söylemimde yok, hiç olmadı.

Sözünü ettiğim devrim ’cumhuriyete karşı’ devrim değil.

Sınıfsal bir tepkinin, kendini mağdur ve mazlum görenlerin seçim yoluyla ortaya koyduğu bir devrim.

Bunun demokratik yoldan, seçimle gerçekleşmesi Türkiye için bir şanstır.

Demokrasilerde hiçbir siyasetçinin, kanaat önderinin, bilim insanının insanlarda yerli ya da yersiz var olan mağduriyet duygusunu sorgulamaya, yok farz etmeye hakkı yoktur.

Bu duyguyu gidermenin yollarını aramak hepimizin görevidir.

Üç gündür Vatan’ın internet sitesinde okurların hakaretlerine maruz kalıyorum.

Ne para pul, mevki düşkünlüğüm, ne AKP ’yalakalığım’, ne CIA ajanlığım, ne de cahilliğim kaldı.

’Hedefteki kadın’ oluverdim.

Bunun üzerine bir de sizin öfkeli yazınız!

Gerçekten çok, ama çok üzüldüm.

Yine de, toplumumuzun rahatlaması ve demokrasimizin çağdaş bir gelişme düzeyine yükselmesine hizmet ettiğime inanıyorum.

Saygılarımla,

Nur Vergin"

Not: Ben yazımda Nur Vergin’e hakaret etmedim.

Sadece verdiği örneğin yanlış olduğunu, genelleme yapmaması gerektiğini söyledim.

Bugün de aynı görüşteyim.

Türkiye’de dindar insanlara baskı olduğunu inanmıyorum.

Şahsi bir örnekten hareketle genelleme yapılmasını doğru bulmuyorum.

Ayrıca bu konuda herkese Nuray Mert’in dünkü Radikal Gazetesi’ndeki yazısını okumalarını salık veriyorum.
Yazarın Tüm Yazıları