Hava operasyonundaki yayın hataları

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta PKK’ya karşı yaptığı hava operasyonlarından sonra gazete ve televizyonlarda yayınlanan haberlerde arka arkaya yapılan yanlışların çokluğu dikkat çekecek boyuta ulaştı.

Benzer hatalar zinciri dünyanın en büyük yolcu uçağı Airbus A380 29 Ekim’de Atatürk Havalimanı’na indiğinde de yaşanmıştı. Bir televizyon kanalının muhabiri, karşılama töreninde havalimanı itfaiyesinin oluşturduğu geleneksel su takının altından geçen A380 için "uçaktaki buzlanmanın önlenmesi için özel sıvı sıkılıyor" demişti. Oysa o sırada hava sıcaklığı 19 dereceydi ve inen uçaklara değil karlı günlerde kalkan uçaklara de-icing denilen buzlanma önleyici sıvı sıkılma işlemi yapılırdı.

Benzer saçmalıklar bu ay başında Isparta’daki uçak kazası sonrasında da ortaya çıktı. Özellikle televizyon kanalarının çoğu günlerce MD-83 uçağı yerine Kanada yapımı yeni nesil CRJ900 uçağının resimlerini ve görüntülerini kullandı. Oysa bu tip konularda bilgiye, doğru bilgiye sadece internetteki birkaç dakikalık araştırmayla ulaşılabiliyor.

DORUĞA ÇIKAN HATALAR

İşte operasyon haberlerinde Türk pilotların uçurduğu iddia edilen casus uçaklardan radara yakalanmayan F-16’lara kadar yapılan bir dizi yanlışın sıralaması:

"U-2’lerde Türk pilotlar uçuyor" denildi: Çok yüksek irtifada uçan U-2’de görev yapan pilotlar, astronotların kullandığı teçhizatlarla uçabiliyor. Özel eğitim gerektiren bu görevlere sadece Amerikan pilotları gidiyor. Bir Türk pilotun böyle bir uçakta uçabilmesi için çok uzun süreli bir eğitimden geçmesi gerekiyor. Bu iş, başka marka otomobili kullanmaya benzemiyor.

"SR-71’ler bölgede" denildi: Casus uçak SR-71’lerin uzun süre bölgede uçtuğu haberleri gündeme getirildi. Oysa bu uçaklar Amerikan Hava Kuvvetleri’nden 1990’ların sonunda emekli oldu. Kalan birkaç uçak NASA tarafından sadece test amaçlı kullanılıyor.

"Sikorsky’ler dağları bombaladı" denildi: Yaygın bir hata da her helikoptere "Sikorsky" denmesiydi. Öncelikle doğru yazılımı "Sikorsky" olan bu helikopter Türk basınında sürekli "Skorsky" olarak yer aldı. Aslında helikopter imalatçısı şirketin adı kurucusu Rus asıllı Igor Sikorsky’nin soyadından geliyor. Kara Kuvvetleri’nin bölgede kullandığı genel maksat helikopterinin önemli bölümü Sikorsky imalatı UH-60. Helikopterin sivil kodu S-70A, takma adı da "Black Hawk-Kara Şahin". Çatışmanın ortasına askerleri indiriyor, dağ başındaki timlere cephane, gerektiğinde yiyecek ulaştırıyor. Bu helikopterler saldırı amaçlı silah taşımıyor ve bomba atmıyor. Ama özellikle televizyonlardaki yayınlarda birçok saldırının kahramanı ilan edildiler.

"Kobralar asker taşıdı" denildi: Saldırı görevlerinde çok hassas atış yapabilen çift motorlu AH-1W Süper Kobra ve tek motorlu AH-1P/S helikopterleri kullanılıyor. Bu helikopterler iki kişilik ve herhangi bir nakliye görevleri yok. Tek amaçları yerdeki hedefleri bulup yok etmek. Ama Kobralara da Türk basını zaman zaman asker taşıttırdı.

"F-5’ler hedefleri vurdu" denildi: Operasyona sadece F-16C/D ve modernize edilen F-4E 2020 Terminatör savaş uçakları katıldı. Türk Hava Kuvvetleri envanterindeki F-5 uçakları bugün sadece 3. Ana Jet Üs Komutanlığı’nın bulunduğu Konya’da, genç teğmenlerin harbe hazırlık eğitiminde kullanılıyor. Türk Hava Kuvvetleri akrobasi ekibi Türk Yıldızları da bu uçakları kullanıyor. F-5’ler gerektiğinde bombalama görevlerinde kullanılabiliyor fakat Türk Hava Kuvvetleri’nde bu görev için çok daha iyi donanımlı F-16 ve F-4E uçakları var. Bu nedenle de F-5’ler operasyonda görev yapmadılar.

"F-16’lar radara yakalanmıyor" denildi: LANTIRN olarak adlandırılan çok özel hedefleme ve atış sistemi taşıyan F-16 uçaklarının radara yakalanmadığı ise bir başka komik haberdi. Bu uçakların F-117 gibi radara yakalanmama özelliği yok. LANTIRN, alçak irtifada uçağın gece şartlarında uçmasını ve hedefe lazerle işaretleme yapılarak hassas vuruş yapılmasını sağlıyor.

Yunan F-16’ları operasyona katıldı sandık: Özellikle görsel medyada operasyona katılan F-16’lara atıfta bulunurken Yunan F-16 uçaklarının fotoğrafları, Ege’deki dog fight olarak adlandırılan it dalaşı görüntüleri sık sık kullanıldı. Gerek kamuflajları gerekse üzerlerindeki milliyet işaretlerinin farklılığına dikkat edilmeden verilen görüntüler birçok havacılık meraklısını güldürdü.

"Kıbrıs Barış Harekatı Gazisi F-4’ler" denildi: Bazı uzmanlar harekata katılan F-4’lerin 1974 Kıbrıs Barış Harekatı’na katılan emektar F-4E Phantom’lar olduğunu söylemek gibi bir yorumda bulundular. Öncelikle F-4’ler Kıbrıs Barış Harekatı’na katılmadı. Ayrıca Kuzey Irak’taki operasyona katılanlar, 1997’de modernize edilmeye başlayan en yeni nesil radar ve atış sistemlerine sahip F-4E 2020 Terminatör uçaklarıydı. Eski nesil F-4E Phantom’lar operasyonda kullanılmadı.

"Casus uçakların izleri" denildi: Gökyüzünde bir anda oluşan izler hemen "casus uçaklar" geçiyor heyecanına neden oldu. Ancak bunlar C-17 gibi Amerikan Hava Kuvvetleri’nin nakliye veya gökyüzünde daireler çizerek bekleyen KC-135 yakıt ikmal uçaklarıydı. Bazen Amerikan güçlerine kargo taşıyan 747 Jumbo Jet tipi sivil uçaklar da casus uçak kategorisine girdi. Uçakların motorlarından çıkan gazlar, çok yüksek irtifalarda donarak iz oluşturuyor.

Casus uçak U-2’lerin motorlarındaki özel sistemlerle iz bırakmıyor. U-2’ler normal uçaklardan çok daha yüksek irtifalarda (23-25 bin metre) uçabiliyor.



"Uçaklar bombayla havalandı" denildi: Doğru, uçaklar bombayla havalandı ama görüntülerde kanatların ve gövde altlarında yer alan drop tankları gösterildi. Bunlar ekstra yakıt tanklarıydı. Ama uçları sivri olduğu için bomba unvanı verildi. Kısaca görüntülerde çoğu zaman kanatların veya gövde altında yakıt tankları taşıyan F-16’lar, F-4’ler bomba taşıyor diye yer aldı. Bomba taşıyanları çok ender ekranlara geldi. Araya Türk Hava Kuvvetleri’nde kullanılmayan F-15’ler, F-18’ler, dikine havalanan AV-8B Harrier, artık hizmetten kalkan F-14’ler hatta radara yakalanmayan F-117’ler de katılarak operasyon neredeyse yayıncılık hatalarıyla kirletildi.

Havalimanı Star ekranında

Atatürk Havalimanı, Birol Güven’in usta anlatımı ve ekibinin şık görüntüleri ile gündeme geldi. Star ekranında çarşamba geceleri yayına giren "Havalimanı" dizisi, iyi bir reyting ile ekranda çok hoş bir heyecan fırtınası yarattı.

Türkiye’de ilk kez bir havalimanının başrolünü üslendiği dizi mutlu mekanlarında sıkıntılı ve sevgi dolu zamanları ustalıkla sunmaya başladı. Dizinin senaristi ve yapımcısı Birol Güven, öğretmen edası taslamadan müthiş eğitici bilgileri de uygun bir sunumla bize enjekte etmeye başladı.

Dizi yayına girmeden çok önce Birol Güven havalimanında üs kurdu, günlerce yaşadı. İnsan trafiğini, işletme trafiğini izledi. Kullanılan deyimlerden işaretleşmelere kadar birçok detayı yakaladı ve senaryosuna yerleştirdi.

Şöhretli olmayan ama çok yüksek heyecan taşıyan bir dizi sanatçıyı bir araya getirip senaryosunun uygun kimliklerine oturttu. Aklında var olan, kırmayan dökmeyen, yaralamayan ama hoş bir heyecan fırtınası yaratan akışını görüntülemeye başladı. Genç bir polis şefi (Pamir Pekin) ile terminalin yönetim kadrosunda ama her an koridorlarda olan genç bir kızın (Sema Mumcu) ekseninde dönen hikaye havalimanının her tarafına yayıldı. Kabin memuru ya da bilinen adıyla "hostes" olmanın inceliklerinden bir güvenlik alarmına kadar değişik konu dizinin içine, sır vermeyen nezaketle yerleşti ve ekrana geldi.

Sanırım gelecek zamanlarda senaryoda, havalimanının içinde yaşananlara uçaklardan başlayarak daha birçok şey ustaca yerleşecek. Havalimanı fırtınası bütün ekranları saracak.

Beni çok heyecanlandıran Birol Güven’in çok kısa sürede hava-limanı gibi koca bir kasabayı tanıyıp detayları yakalayarak hatasız ekrana taşıması. Bu da çok klasik ama onun senarist olarak doğduğunu gösteriyor.

Bence alkışlamak için hiç de erken değil...
Yazarın Tüm Yazıları