PKK’yı maaşa bağlamalı!

ADAMIN geçinmeye gönlü yoksa yedi dereden su getirsen de nafile!

Demokratik Kitle Partisi KADEP’in Genel Başkanı Şerafettin Elçi de şu fersudesi çıkmış mantıkla, "Mutlu olmak için Türk olmak şart mı?" diye soruyor. Elbette şart değil, mutlu olmak için adam olmak ve mutluluğu hak etmek yeter!

Kürtçülüğün politik önderlerini, eşraf politikacılarını okudukça, dinledikçe insanın PKK’yı tercih edesi geliyor. Hiç olmazsa elde silah dağa çıkmışlar ve ayrılıkçı programlarını ilan etmişler. Kürtçü mütegallibeyle, gazetecilere tercüman tavsiye edenlerle, beşinci kol gibi çalışan demokrasi müteahhitleriyle uğraşmak çok daha zor.

Kürtçü eşrafla uğraşmanın ne ölçüde zor olduğunu anlamak için, Nagehan Alçı’nın Şerafettin Elçi ile yaptığı söyleşiyi okumak yeter (Akşam, 3.12.2007). Alçı top kaldırıyor, Elçi de yaradana sığınıp sallıyor.

PASLAR ALÇI’DAN ŞUTLAR ELÇİ’DEN

[Nagehan Alçı:
"Sizce ’Ne Mutlu Türküm diyene’ şovenist milliyetçiliğin ürünü mü?"

Şerafettin Elçi: Müthiş! Sen niye mutlu olmak için Türk olmak zorundasın? İnsanın mutlu olması için illa Türk olması şart değil. Vatandaş olması yeterlidir.]

İyi de, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına ’Türk’ denmez de ’Eskimo’ mu denir? Mantığa bak! Aslına bakarsanız "Türküm diyen" mutlu olabilir, ama "Türk"ün mutlu olması olanaksız. Sorun Kürtçü mütegallibe tarafından "demek" ile "olmak" mastarları arasına sıkıştırılırsa PKK ne silah bırakır ne de teslim olur.

[Nagehan Alçı: Yani ’Ne mutlu Türkiyeliyim diyene’ desek problem kalkar mı?

Şerafettin Elçi: Tabii kalkar. Mesela Suriye’ye bakalım. Bir Kürt Suriyeliyim demekten gocunmaz. Çünkü Suriyelilik Kürtlüğü inkár etmiyor, bir coğrafya ismi.]

Saçma sapan sorular sorup saçmalamaya hazır Şerafettin Elçi’yi şahlandıran Negahan Alçı, sorması gereken en saçma soruyu sormuyor:

"Kürtler Türkiyelidir desek PKK dağdan inip teslim olur mu?"

TÜRK ORDUSU SİLAH MI BIRAKSIN!

Demokrasi müteahhitleri de "Silahlar bırakılmalı!" diyorlar. Peki kim silah bırakacak, PKK ile TSK birlikte mi silah bırakacak? PKK’nın silahsızlanmasına "silah bırakmak" denmez; "silahlarını teslim etmek" denir. Eyleme katılanlar ve katılmayanlar sınıflandırmasını bir yana bırakalım. Anlaşılan bu ayrım fala bakarak, remil atarak yapılacak.

Gelelim alınması gereken sosyal ve ekonomik önlemlere: Bu da kolay! AKP, Osmanlı Sultanı usulü bir af çıkartır; PKK elde silah düzlüğe iner, onları temizleyip yağlar ve bir zulaya kaldırır; AKP hükümeti Vekiller Divanı’ndan PKK’lılar için yeterli kadro ile beraber bir intibak kanunu çıkartır. Buna göre, dağda kaldıkları süre göz önünde tutularak teröristlerin kadro intibakları yapılır ve maaşa bağlanır. Tabii, ayrımcılık yapmamak için AKP belediyeleri, bu PKK’lılara da ayni yardım yapar; onları da horantadan sayıp erzak çuvalları dağıtır. "Sosyal ve ekonomik haklar" dedikleri zaman bu türden işler geliyor aklıma!

Hükümetin eşkıyayı dağdan indirme projesine gelince: PKK yönetimiyle anlaşmadan bu iş nasıl olacak? Yönetim yerinde durursa bir nefer kadrosu gider yerine başkası gelir. Önemli olan lider kadronun dağdan inmesi. Nasıl indirilecek?
Yazarın Tüm Yazıları