O günkü manşeti hatırlayınız

HEP diyorum ya, "Zaman, işini iyi yapan gazetelerin ve gazetecilerin en iyi dostudur".

Çünkü, zaman, en adil düzeltmendir.

Size yapılan haksızlıkları, size atılan iftiraları tek tek tek düzeltir.

Örnek mi?

İşte bugünkü Hürriyet’in manşeti.

"Mağdurların zaferi"

Bu sadece mağdurların değil, aynı zamanda gazeteniz Hürriyet’in zaferidir.

* * *

Hürriyet’in 22 Ekim 2006 günkü manşeti şöyleydi:

"4 Bakan var, bir gören yok."

Bana göre, Hürriyet tarihinin en güzel manşetlerinden biridir.

Lafı başyazarımız Oktay Ekşi bulmuştu.

Gazetenin birinci sayfasında 7 sütunluk bir fotoğraf.

Kayseri’de bir cenaze namazı.

Namazda 4 bakan saf tutmuş.

Aynı safta bir kişi daha var.

Yurtdışında çalışan binlerce işçimizi dolandıran YİMPAŞ şirketinin yönetim kurulu başkanı Dursun Uyar.

O sırada Alman polisi kendisini "Difüzyon" denilen uluslararası bir bültenle arıyor.

Ve o kişi, aralarında 4 bakanın bulunduğu bir cenazede saf tutmuş namaz kılıyor.

Hiç şüphesiz manşetin amacı, ille de o bakanları eleştirmek değil.

Neticede bu polisin işi.

Biz şunu göstermek istedik.

Bu kişinin başında bulunduğu şirket binlerce insanın emeğinin ürünü parayı alıp iç etmiş. Alman polisi onu arıyor. Kendisi fütursuzca uluorta geziyor. Ve kimse bir şey yapmıyor.

Üstelik bu kişi, Başbakan Erdoğan’ın da, halkı uyardığı, Müslümanlık adına para toplayıp, insanları dolandıran bir şirketin başında.

* * *

Bu manşet yüzünden, o günlerde, İslami konularda hassasiyeti bulunan bazı gazetelerden yemediğimiz hakaret kalmadı.

Her zaman yaptıkları gibi, bu manşet üstüne kendi kafalarından uydurdukları komplo teorileri ürettiler.

Ama biz yılmadık.

Vatandaşı dolandıran bu şahsın peşini bırakmadık.

Mahkemelerdeki davasının zamanaşımına uğraması tehlikesine karşı herkesi uyardık.

Mahkemelerin gecikmesinin yaratacağı sorunları hep gündeme getirdik.

Sonra acayip bir Japon hastalığını bahane edip, cezaevinden kurtulma yolları aradığını anında duyurduk.

Hürriyet olmasaydı, bu dava ya zamanaşımına uğrayacaktı.

Ya da sudan bir bahane ile cezaevine girmesi engellenecekti.

Kim mi yapacaktı?

Bilmiyorum.

Bugüne kadar yakasına yapışmayanlar deyip, genel bir ifade ile geçiştireyim.

* * *

Dursun Uyar
dün itibarıyla cezaevine girdi.

Göğsümü gere gere şunu söylüyorum.

Polis ve yargı görevini yapmıştır.

Ama bunda Hürriyet’in "takipçi gazeteciliğinin" de etkisi olmuştur.

Eminim dün itibarıyla yurtdışındaki on binlerce mağdur insanımızın içine küçük de olsa su serpilmiştir.

Ama işi burada bırakmamak gerekir.

Türkiye, bu konuda Alman ve İsviçre polisi ile de işbirliği yapıp, bu işi sonuna kadar götürmelidir.

Götürmelidir ki, ilerde buna benzer dolandırıcılıklara tevessül edeceklerin cesaretleri kırılsın.

Son sözüm, Müslümanlık dayanışması adına, YİMPAŞ’ı bile savunan arkadaşlara.

Başbakan Erdoğan’ın sesine kulak veriniz.

Müslümanlığa en büyük zararı bu üçkáğıtçılar veriyor.

Dolandırıcının laiki, Müslümanı olmaz.

Onlara payanda olmaktan vazgeçiniz...
Yazarın Tüm Yazıları