PKK ile mücadelede “aritmetik sorunu”...

Genelkurmay, Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine karşı yürütülen hava operasyonlarına ilişkin beklenen açıklamasını yaptı. "Türk Silahlı Kuvvetlerinin, PKK/KONGRA-GEL terör örgütüne karşı, 16 ve 22 Aralık 2007 tarihlerinde, Irak'ın kuzeyinde ve Kandil Dağı bölgesinde icra ettiği harekatın hasar ve zayiat tespiti ile ilgili değerlendirmeler devam etmektedir” denilen açıklamanın can alıcı bölümü, bence, şurası:

Haberin Devamı

“16 Aralık 2007 tarihinde icra edilen harekat esnasında, Irak'ın kuzeyinde Metina, Zap, Avaşin ve Hakurk bölgelerinde 22, Kandil Dağı bölgesinde 11 olmak üzere; her birinin içinde pek çok tali hedef bulunan, ayrıntılı bir analiz sonucu tespit edilmiş, defalarca doğrulanmış ve sadece teröristlerin kullandığı tesislerden oluşan toplam 33 adet hedef grubu (200'den fazla münferit hedef) savaş uçaklarımız ve karada konuşlu ateş destek unsurlarımız tarafından ateş altına alınmıştır.

En gelişmiş hedef tespit ve atış kontrol sistemlerinin kullanıldığı hava harekatında, ateş altına alınan tüm hedefler tam isabetle vurulmuştur.

Bu kapsamda; PKK terör örgütünce kullanılan 3 adet komuta, 2 adet muhabere, 2 adet eğitim ve 9 adet lojistik tesisi ile 182 adet muhtelif sığınak/barınak, 10 adet uçaksavar mevzii (mürettebatı ile birlikte) ve 14 adet silah/mühimmat deposu tahrip edilmiştir. Söz konusu tesislerde bulunan çok miktarda silah, mühimmat ve malzeme tamamen kullanılamaz hale getirilmiştir.
Terörist kayıpları konusundaki çalışmalar devam etmekle birlikte; ilk belirlemelere göre, açıkta veya korunaksız yapılarda bulunan 150-175 teröristin etkisiz hale getirildiği anlaşılmıştır. Bu rakamlara hava harekatı sonucunda çöken sığınak ve mağaralarda etkisiz hale getirilen terörist sayısı dahil değildir. Ayrıca, çok sayıda yaralı teröristin, Irak'ın kuzeyinde yer alan Erbil, Raniyah, Kaladiza ve Choman'daki hastanelere götürüldüğü tespit edilmiştir.”

Haberin Devamı

Genelkurmay açıklamasında, 22 Aralık tarihli operasyondan da söz edilerek “Zap bölgesinde bulunan PKK terör örgütüne ait barınaklar ve uçaksavar mevzileri vurulmuştur” deniyor ve ayrıca “Hava fotoğrafları ise hedeflerin vurulmadan önceki ve sonraki durumlarını göstererek, hava harekâtının hedefler üzerindeki etkisini analiz etme imkânı sağlamaktadır” cümlesiyle, verilen bilginin “isabeti” vurgulanmak isteniyor.

Bu açıklama, yer ve operasyon kapsamı belirtmekten gayrı, “rakam” veriyor. Operasyonların, ABD’nin sağladığı “eyleme dönük istihbarat” ile gerçekleştiği olgusu da, açıklama içeriği ile birleştirildiğinde, verilen bilginin inandırıcılığı yükseliyor.

 

Haberin Devamı

***                 ***                  ***

 

Genelkurmay açıklamasının yapıldığı günün tarihini taşıyan Taraf gazetesinde Yasemin Çongar’ın Irak Cumhurbaşkanı Celâl Talabani ile söyleşisi manşetten yayınlandı. Söyleşinin en başında “TSK’nın operasyonlarından başlayalım. Sizce bu operasyonlar askeri anlamda hedefine ulaşıyor mu?” sorusuna Talabani’nin cevabı, “Bizce ulaşmıyor. Bize ulaşan bilgiler gösteriyor ki, bu operasyonlardan pek iyi sonuç alınamadı” şeklinde.

Talabani, “Neden? İstihbarat mı yetersiz?” sorusuna ise şu karşılığı veriyor:

“Hayır, istihbarat meselesi değil. Sonuç alınamıyor, çünkü Kandil Dağı’ndaki insanlar farklı yaşıyorlar. Evleri yok. Binaları yok. Herkes kendisine taşların arasında bir yer açıyor, bir mağara buluyor. Tavşan deliği gibi yerlerde yaşıyorlar. Onları böyle hava bombardımanlarıyla vurma imkânı yok...”

Haberin Devamı

Irak Cumhurbaşkanı’nın, “Operasyonlardaki zayiat nedir?” sorusuna verdiği cevap ise, 16 Aralık operasyonundan hemen sonra Mesut Barzani’nin söylediklerini tekrarlar mahiyette “Bayramdan önceki operasyonda Iraklı bir sivil kadın öldü ve yedi sivil yaralandı. Dün geceki (22 Aralık) operasyonla ilgili henüz rapor yok.”

Genelkurmay, muhtemelen bu ve önceki gün Mesut Barzani’nin, yanında Celâl Talabani ve Türk hükümetine yakınlığıyla bilinen Irak’ın “Sünni” Cumhurbaşkan Yardımcısı Tarık el-Haşimi olmak üzere yaptığı açıklamaya gönderme yaparak ve ima yoluyla “okları” Mesut Barzani’ye yönelterek, dünkü açıklamasında şu cümlelere de yer veriyor:

“Öte yandan, 24 Aralık 2007 tarihinde Irak’ın kuzeyi ve merkezî hükümeti temsilen yapılan basın toplantısında, bir yetkilinin ağzından verilen ‘hava harekâtında bir çok sivilin hayatını kaybettiği şeklindeki beyanat tamamen gerçek dışıdır. İnsanlığın ortak düşmanı terörü cesaretlendirecek bu tür asılsız iddiaların, sadece sahiplerine zarar vereceği açıktır.”

Haberin Devamı

Ankara’dan ve Irak’ın kuzeyinden verilen bilgiler ile telâffuz edilen “rakamlar” arasında “uçurumlar” var. İşin ilginç yanı, tarafların her ikisi de, ABD ile çok yakın ilişkiler içinde.

Biri, ABD “istihbarat desteği” ile operasyon yapıyor; diğeri operasyon yapılan bölgenin yönetiminden sorumlu ve ABD’nın Irak’taki güçler arasında başlıca dayanağı. Üstelik, ABD, sadece “istihbarat desteği” vermekle kalmıyor; 2006 yazında İsrail’in Lübnan’da 40 gün süren yoğun bombardımanı sırasında, İsrail’e verdiği desteği yansıtan açıklamalarında kullandıkları sözcüklerineredeyse aynen tekrarlayarak “Türkiye’nin kendisini savunma hakkı vardır” diyor. Yani, Türkiye’ye “siyasi destek” de veriyor.

Haberin Devamı

Genelkurmay, operasyonların “kararlılıkla süreceğini” dünkü açıklamasında özellikle belirttiğine göre, bu iş nereye varacak?

PKK’nın, işin “aritmetik” tarafı bir yana, “hareket serbestisi”nin kesildiği, “lojistik imkânları”nın kısıtlandığı, “uluslararası siyasi manevra alanları”nın daraltıldığı ve dolayısıyla “kayıpta olduğu” ve “zayıflatıldığı” kesin.

Ancak, bu yol ve yöntem, PKK’nın sonunu getirir mi? Soru bu.

 

***              ***            ***

 

Genelkurmay’ın açıklamasını esas aldığımızda ve gerek Kandil Dağı ve gerekse Irak’ın kuzeyindeki diğer alanlara serpilmiş PKK’lıların miktarı 4000 civarında belirtildiğini hatırladığımızda, basit bir “aritmetik”le, PKK’lıların sayısının 3800 dolayına indiğine hükmedebiliriz.

Son bir PKK’lı Irak topraklarında dağlarda kalmayana dek “operasyonlar” devam eder, PKK’nın böyle sonu gelir mi?

Çok şüpheli; zaten hava harekâtının böyle bir amacı da, muhtemelen, yok.

İster istemez, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yaklaşık bir ay önce Gürcistan başkenti Tiflis’te yaptığımız söyleşi aklımıza geliyor. Gül, orada “kapsamlı çözüm”den, “soğukkanlı, gerçekçi” ve “uzman görüşünü esas alan yaklaşım”dan söz etmiş ve “Bu işler öyle doldur-boşalt olmaz. Bugün 10 kişi öldürdük, şu gün şu kadar terörist öldürdük demekle olmuyor. Terörist üreten yapıyı değiştirmek gerekiyor” demişti.

O doğrultuda adım atıldığını, gerçekten adım atıldığını görene dek, “Kaç PKK’lı bertaraf edildi?” sorusuna “toplama-çıkarma” ile cevap arayarak, “aritmetik hesap” yapma durumunda kalacağız.

23 yıldır yapıldığı gibi...

Yazarın Tüm Yazıları