Hálá soruyor musunuz?

TARHAN Erdem bir kere daha tıraşımızı gözümüzün önüne döktü. Milliyet Gazetesi’nde ilk iki bölümü düne kadar yayımlanan "Gündelik Yaşamda Din, Laiklik ve Türban" konulu araştırma Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarının laik Türkiye’yi getirdiği noktayı rakamlarla, grafiklerle ortaya koymakla kalmadı.

Birkaç ay önce "Türkiye Malezya olur mu?" diye tartışanlara, "Malezya olmamıza ramak kaldığını" söyledi.

Şimdi isterseniz "Bu gidişle İran olur muyuz konusunu" tartışalım.

Öyle ya... Tarhan Erdem ve ekibi tarafından aynı konuda yapılan araştırmaya göre "başını -türban, başörtüsü, yemeni yahut çarşafla- örtenlerin toplam nüfustaki oranı Mayıs 2003’te yüzde 64.2 iken, Eylül 2007’de yüzde 69.4’e çıktı."

Geleneklerine bağlı kadınlarımızın başını, başörtüsü, yemeni hatta çok muhafazakar çevredekilerin çarşafla örttüğü bilindiği için bunları önemsemeyebilirsiniz. Oysa "siyasal simge" niteliği taşıdığı "yargı kararıyla" kesinleşen "türban"daki değişim önemlidir.

Erdem ve ekibi, 4 yıl önceki araştırmaya göre başını "türbanla" örtenlerin oranı yüzde 3.5 iken şimdi bu oranın yüzde 16.2’ye çıktığını yani yaklaşık 5 (tam olarak 4.7) misli arttığını söylüyor.

Biz sözün burasında dikkatinizi çekelim:

Erdem ve ekibi araştırmayı yaparken en düşük "18-28 yaş grubunu" esas almış.

Son günlerde gazetelerde haber konusu olan bir hanım kız vardı. Anımsayacaksınız... Adana’nın Kozan İlçesi’nde bir ödül almak için başı türbanlı olarak sahneye çıkınca azarlanıp gururuyla oynanan Tevhide Kütük’ten söz ediyoruz.

Peki Tevhide Kütük kaç yaşındaydı dersiniz?

Biz söyleyelim, en çok 16, bilemediniz 17... Dahası, bu çocuk Kozan İmam Hatip Lisesi 11’inci sınıf öğrencisiydi.

Yasalarımız
tüm ilk ve orta öğretim kurumlarında "türbanı" yasaklıyor değil mi?

Hadi çocuğun gururuyla oynanmasını eleştirelim. Peki ama bu ülkenin Başbakanı, sırf türbanlı olduğu için Tevhide’yi telefonla arayıp "Evladım, bu haksızlıklar bir gün bitecek" derse, "türban" ve türbanlı sayısı artar mı, azalır mı?

Başbakan Erdoğan, Tevhide’ye karşı kaba davranan kaymakam ile jandarma komutanını arattırıp "Yaptığınız kabalıktır ama yasaları koruduğunuz için size teşekkür ederim" demez, diyemez miydi?

Demez, diyemez. Çünkü o yasalardan değil türbandan yana bir kişidir.

Nitekim aynı şekilde Rize’nin Kalkandere İlçesi İmam Hatip Lisesi’nde 16 yaşındaki Emine Elif Azder’e, "Evladım, başındaki türbanı çıkar da Valilikteki ödül törenine öyle gel" diyen okul müdürü şimdi cezalandırılmayı bekliyor. Çünkü Başbakan Erdoğan bu defa da Emine’nin babası Mustafa Azder’i arayarak, "konuyla ilgileneceği" müjdesini verdi.

Peki aynı Başbakan -hani hepimize karşı eşit davranacaktı ya, o Başbakan’dan söz ediyoruz- Amasya Anadolu Kız Meslek Lisesi’nden kendilerine "namaz kılmaları ve kapanmaları" yönünde baskı yapıldığı için okullarını değiştirmeye mecbur kalan 4 kız öğrenciye neden telefon edip "Müsterih olun çocuklar. Size baskı yapılmasına izin vermem. Yanınızdayım" demedi?

Tarafsız olduğu, laik rejimi koruduğu, yasalara saygılı olduğu için mi?
Yazarın Tüm Yazıları