Yunanistan zeytinyağını 15 milyon Euro’ya, biz 500 bin dolara tanıtıyoruz

AYVALIK
AYVALIK Ticaret Odası’nın bu yıl üçüncüsünü düzenlediği "Zeytin Hasat Günleri" için Ayvalık’tayız.

Bu yılki panelin konusu "Zeytinyağının Tanıtımı ve Pazarlanması".

Niye bu başlık?

Oda Başkanı Rahmi Gençer açıklıyor: "Son beş yıldır uygulanan zeytin ağacı dikme seferberliği sonucunda önümüzdeki 6-7 yıl zarfında rekolte iki kat artacak. Bunu kime pazarlayacağız? Yol haritası çizmek zorundayız."

Balıkesir Sanayi Odası Başkanı Rona Yırcalı’nın yönettiği panelin "ağır toplarından" biri de Ümit Boyner. TÜSİAD Tanıtım Kurulu Başkanı sıfatıyla konuşuyor.

Diğer panelistler ise Dış Ticaret Müsteşarlığı, Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu Başkanı Mustafa Sever, Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi (UZZK) Yönetim Kurulu üyesi Selim Kantarcı,

Ayvalık Zeytin Üreticileri Derneği
Başkanı Salih Madra ve İsrailli zeytinyağı tadımcısı Fathi Abd El-Hadi.

Geçtiğimiz ay Aydın’da benzer bir toplantı düzenleyen Ege Zeytin ve Zeytinyağı İhracatçılar Birliği Ayvalık’ta yok.

İhracatçılar Birliği’nin Ayvalık’a gelmemesi zeytinyağcılar arasındaki uzlaşmazlığın sadece bir işareti.

"Elimizde mal yok. Yağ ithal edelim" diyen İhracatçılar Birliği ile üreticiler arasında uzlaşmazlık büyük.

İKİ YILDA NE DEĞİŞTİ?

Laf aramızda sektörde kavga hiç eksik değil.

İlk yıl önce hatırlıyorum, Ayvalık’ın "Coğrafi İşaretleme" talebine Tariş karşı çıkmıştı.

Ayvalık direndi ve neticede "Coğrafi İşaretleme" hakkını elde etti. Bu yılki panelde Rahmi Gençer müjdeyi veriyor. Tariş Başkanı Cahit Çetin, Ayvalık’ta üretilen zeytinyağlarında "Coğrafi İşaretleme" koyacaklarını söylemiş. O zaman iki yıl önceki itiraz neye yaradı?

Her neyse kavga gürültü iki yılda epey yol alınmış.

"Coğrafi İşaretleme", Zeytin ve Zeytinyağı Tanıtım Grubu, UZZK yeni gelişmeler.

Salih Madra’nın öncülüğüyle çeşitli bölge üreticilerinin örgütlenmeleri de yeni.

Madra’nın hedefi birkaç derneğin bir araya gelmesiyle federasyon, sonra konfederasyon oluşturmak.

ANADOLU’YA SAHİP ÇIKMAK

Sektörde yol alınmış ama "markalaşma", "tanıtım", "pazarlamada" katedilecek çok mesafe var.

Ümit Boyner dikkat çekiyor.

Dünyanın en büyük üreticisi İspanya markalaşmada İtalya’nın arkasında. İtalya zeytinyağında bir "pazarlama guru"su.

Boyner,
"Türk zeytinyağı farklılaşmak zorunda. Bunu nasıl yapabiliriz? Yenilikçi fark meselá ekolojik olabilir. Ya da ürünümüze yerel bir üstünlük katmak olabilir. Ki bence bunun en iyi yolu Anadolu’ya sahip çıkmaktır" diyor.

Boyner’in bu tespiti çok doğru. Zira Anadolu zeytinyağının ilk işlendiği yer. Dünyada ise bunu bilen pek az kişi var.

Pazarlama stratejisinde bunu işlemek Türk zeytinyağlarına farklılık katabilir.

Tanıtım ve pazarlama tekniği olarak Boyner’in işaret ettiği başka bir konu da "markaların hikayesini" anlatmak.

Dergilerde benim sıkça gözüme çarpıyor. İtalyanlar zeytinyağı markasını tanıtırken, üretici ailenin hikayesini ballandıra ballandıra anlatıyor.

Şarapta da öyle değil mi?

Sadece Ayvalık’ta anlatacak bir hikayesi olan bir sürü marka vardır.

Şimdi geliyoruz meselenin can damarına. Tanıtım ve pazarlama stratejilerini oluşturdunuz diyelim.

Bütçeniz yeterli mi?

Boyner’in dediği gibi, zeytinyağı tanıtımında büyük atağa geçen Yunanistan’ın bu işe ayırdığı bütçe 15 milyon Euro.

Dış Ticaret Müsteşarlığı bünyesinde oluşturulan Tanıtım Grubu’nun bütçesi ise taş çatlasa 500 bin dolar.

Devlet bu işe bu kadar kaynak ayırabiliyorsa fazla bir şey beklememek gerek.

Anadolu’daki zeytinyağı kültüründen haberleri yok

AYVALIK Ticaret Odası Başkanı Rahmi Gençer, bu yılki panele iki Alman davet etmiş.

Aynı zamanda akademisyen olan, zeytinyağı uzmanı Horst Schafer-Schuchardt ve zeytinyağı tadım uzmanı kızı Anna-Maria.

Baba-kız Almanya’nın önde gelen gurme dergisi "Der Feinshmecker"de yazıyorlar. Yılda bir kez bu derginin bünyesinde zeytinyağı eki çıkartıyorlar.

Bu zeytinyağı ekinde bu yıl dünyadan yaklaşık 800 kadar zeytinyağı üreticisi yer alırken Türkiye’den sadece bir üretici yer almış: Laleli Zeytinyağı.

Almanya’daki gıda fuarına sadece bu marka katıldığı için diğer Türk zeytinyağı markalarını tanımıyorlar.

Zeytinyağcılarımıza AB’nın kotası nedeniyle fuarlara katılmak cazip gelmiyor.

Anna-Maria Schuchardt Türk zeytinyağlarını tanımak için can atıyor.

Bu yıl Ayvalık’ta mini bir de zeytinyağı fuarı düzenlenmiş. Genç tadımcı gün boyunca zeytinyağlarını tadıyor. Kendine göre sıralamalar yapıyor.

Alman baba-kızın Türk markalarını bilmiyor. Peki ya dünyada ilk ilk zeytinyağı fabrikasının M.Ö 2 bin 600 yılında Urla’da olduğundan haberleri var mı? Anadolu’daki zeytinyağı kültüründen haberleri var mı?

Yok...

Tanıtımın neresinden başlayacaksınız?

Klazomenai gibi bir nimet var

TANITIM Grubu Başkanı Mustafa Sever, ABD, Japonya, Avustralya, Çin, Kanada gibi ülkeleri hedef aldıklarını söylüyor.

Zeytinyağının tanıtımıyla ilgili reklam faaliyetleri bu ülkelerde yapılacak.

Peki reklamı üstlenmiş bir şirket var mı?

Sever, "Tuluad" adında bir şirketin adını veriyor.

Panellere katılanların hiç biri bu şirketin adını duymamış.

Tanıtım Grubu, geçtiğimiz haziran ayında yarışma açıyor.

Yarışmayı kazanan iki şirketten biri, Urla’daki antik Klazomenai şehrindeki kazılarda ortaya çıkartılan ilk zeytinyağı fabrikasıyla ilgili çalışmaları olan Greenactive.

Greenactive bu projesiyle uluslararası iki ödülün sahibi.

Zira Klazomenai’daki kazılarda ortaya çıkartılan dünyadaki ilk zeytinyağı fabrikasını ayağa kaldırmış.

Düşünün...

Elimizde 2 bin 600 yıllık bir zeytinyağı işleme yeri, depolar ve kuyular var.

Dünya Anadolu’da zeytincilik olup olmadığını farkında değil.

Biz böyle bir nimetten yararlanamıyoruz.

Klazomenai projesiyle zeytinyağı tanıtımında bayağı yol almış olan Greenactive ise Tanıtım Grubu’nun yarışmasından elenmiş durumda.
Yazarın Tüm Yazıları