Yeni asalaklar (I): Türbanlı hanımların bürokrat beyleri

TÜRKİYE gibi ülkelerin kendilerine ait bir sınıfı vardır: Asalaklar!

Milton Friedman’ın para nasıl harcanırsa ekonomide optimal verim yakalanır diye arayan ünlü dörtlüsünde kendi parasını kendisi için harcayanlar aldıkları malda hem fiyata, hem kaliteye önem verecekleri için parayı en iyi kullanan kesimler, başkasının parasını başkası için harcayanlar ise ne fiyata, ne de kaliteye hiç önem vermeyecekleri için parayı en kötü kullanan, dolayısı ile ekonominin temel verimlilik kurallarını altüst eden kesimlerdir.

Kendi parasını kendisi için kullananlar özel kesimi, başkasının parasını başkası için kullananlar ise bürokrasiyi oluştururlar.

Friedman’ın "para harcama" konusunda kurduğu 4 değişik alternatifte "başkasının parasını başkası için harcarken bir kısmını da kendisi için kullanan" bir kesim yer almaz. Koyu bir bürokrasi düşmanı olan Friedman’ın aklı "verimsiz bürokrasi" kavramına erse de, "asalak bürokrasi" kavramını Friedman gibi bir dáhi bile akıl edememiştir!

* * *

Ekonomisini ne kadar özelleştirse de Türkiye piyasasında hem en büyük alıcı, hem en büyük satıcı hálá kamu sektörüdür.

Bunun için her dönemde gerek merkezi devlette, gerek yerel yönetimde rol alan bürokratlar büyük paraların harcanmasında çok önemli rol oynarlar.

Görünüşte büyük satış ve alışlar kanunlarla bir düzene bağlansa da "Türk milleti zekidir" derken, Atatürk Türk milletinin kanunların etrafında dolaşma kabiliyetini kastetmedi ise sözü boşluğa düşer.

Rahmetlinin kastı Türk milletinin topraktan sonsuz rant elde etmedeki muhteşem yaratıcılığı ise, işte o zaman çok haklıdır.

Türkiye’de kamuda çalışanların en çok sevdiği yasa imar yasası, en çok sevdiği komisyon da imar komisyonudur.

Bu ülkede Turgut Özal kendi zenginini yarattı, Süleyman Demirel hiç geri kalmadı, hemen her dönemde para el değiştirdi.

Ancak, paranın el değiştirmesi için önce kamuya kapılanmış asalakların yer değiştirmesi, sonra da zenginlerin sıra değiştirmesi gerekir.

AKP iktidarı sırasında da kural değişmedi. Her yeni iktidar döneminde olduğu gibi roller aynı kaldı, sadece oyuncular değişti.

Ama bu kez değişim daha belirgin, zira AKP iktidarı ile bürokratların ve eşlerinin görünümü de bariz bir şekilde farklı olduğu için oyuncu değişimi anında fark ediliyor. Artık beylerin saç/bıyıklarının tıraşları başka, hanımefendileri ise türbanları ile metrelerce öteden dikkat çekiyor. Hele hele bu çiftlerin yurtdışında ünlü ve çok pahalı mağazalarda kendilerinden başka kimsenin Türkçe bilmediğini varsayarak bağrışa çağrışa yaptıkları alışverişler çok daha dikkat çekici oluyor.

* * *

Bana bu yazıyı yazdıran çeşitli gözlemlerimdir ama en son şahit olduğum bir alışveriş galiba bardaktaki son damla oldu.

Bir Avrupa kenti. Yer, çok ama çok ünlü markaların yer aldığı bir alışveriş merkezi. Türbanlı hanım ve beyinin ellerinde sürü ile alışveriş paketleri var ve çok pahalı bir mağazada başörtüsü reyonundalar. Hanımefendi türban olarak takmak üzere beheri 100 Euro’dan 10 adet başörtüsü aldıktan sonra gözü vitrindeki bir başörtüsüne takılıyor ve beyine o başörtüyü vitrinden indirtmesi için yüksek sesle baskı yapıyor!

Bu manzara bana çok ama çok battı. Eski dönemlerden de fazla!

Nedenini yarın izah etmeye çalışacağım!
Yazarın Tüm Yazıları