İzmirli gazeteciler lobisi

ÖNCEKİ akşam ANA uçağıyla Paris’e uçarken, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde söylenen bir sözü hatırlıyorum.

ANA uçağı Başbakanlığa ait.

Başbakan Erdoğan, bu uçağı Cumhurbaşkanı ile ortaklaşa kullanacaklarını söylemişti.

Şimdi o sözün ilk uygulamalarından birine tanık oluyoruz.

Uçak bugün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kullanımına tahsis edilmiş.

Bir zamanlar, bu uçakların ne kadar büyük bir kıskançlıkla kullanıldığını hatırlayınca, bu tablo insana hoş geliyor.

* * *

Uçakta sohbet ederken üçümüze ait bir gerçeği keşfediyoruz.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Yeni Şafak Gazetesi yazarı Fehmi Koru ve ben, o dönemlerde hiç tanışmadan mahalle arkadaşı olmuşuz.

Gül, İzmir’in Halil Rıfat Paşa Semti’ndeki Kemal Reis İlkokulu’nda bir sömestr okumuş.

Ama çocukluğunun bir bölümü İzmir’de o semtlerde geçmiş.

Fehmi Koru da aynı mahalleden.

Kemal Reis İlkokulu’na sırtınızı verip yukarı doğru tırmanan sokağın tepesi 319. Sokak’tı ve biz de orada otururduk.

Ben ilkokulu Gazi İlkokulu’nda okudum. O dönemde Kahramanlar Semti’nde otururduk.

Ama ilkokul biter bitmez o semte taşındık.

* * *

Şimdi üçümüz Paris’e uçuyoruz.

Yanımızda, İzmir’in Bergama İlçesi’nde doğmuş olan Vatan Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Bilal Çetin var.

Bir başka İzmir kökenli gazeteci, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan da bize Paris’te katılıyor.

İzmir’in çok özel ve önemli bir gününde, onun yanında olacağız.

Bundan 30 yıl önce doktoramı tamamlayıp Türkiye’ye dönerken, bir gün İzmir’i tanıtmak için Paris’e geleceğim aklımdan bile geçmezdi.

Dün İzmir için çok önemli bir gündü.

Expo 2015 uluslararası sergisi için iki şehir yarışıyor.

Biri İtalya’nın Milano’su, öteki İzmir.

Fuarın hangi şehirde düzenleneceğine 2008 yılı mart ayında karar verilecek.

İki şehrin temsilcileri dün Paris’in Kongre Sarayı’nda ilk sunumlarını yaptılar.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bu yarışı İzmir’in kazanması için Dışişleri Bakanlığı döneminden beri büyük çaba harcıyor.

Nitekim, dünkü sunuma bizzat katılarak bu ilgisini gösterdi.

Cumhurbaşkanı Gül bu toplantıya katılınca, İtalya Başbakanı Prodi de bizzat katılmaya karar verdi.

Yani dünkü buluşma sadece İzmir ile Milano arasında değil, aynı zamanda iki tanınmış siyasetçi arasındaydı.

* * *

Cumhurbaşkanı Gül, kuvvetli bir şekilde bu projeyi savunuyor.

Expo fuarları, olimpiyatlardan büyük bir proje.

Bu özelliğiyle, sadece İzmir’le ilgili olmaktan çıkıp bir Türkiye projesi haline geliyor.

2015 yılında İzmir’de yapıldığı takdirde 20 milyar dolara yakın yatırım yapılacak.

İzmir’i İstanbul, Ankara ve Antalya’ya bağlayacak hızlı tren projeleri devreye sokulacak.

Yeni havaalanları, oteller inşa edilecek.

O yıl 50 milyona yakın ek turistin gelmesi bekleniyor.

Yani Expo fuarları, bir şehrin kaderini değiştiriyor.

* * *

Her fuarın bir ana konusu oluyor.

İzmir’in önerisi "Herkes İçin Sağlık".

Milano’nun önerdiği tema ise "Yiyecek"miş.

İtalyan mutfağının bütün dünyaya yayıldığı dönemde fena bir fikir değil.

Fuarın hangi şehirde yapılacağına 101 delege ülke karar verecek.

Bu delegeler geçen ay İzmir’e gelmişler.

Onlar için Efes’te özel ışıklandırmalar altında etkileyici bir gece düzenlenmiş.

Başbakan onlar onuruna bir yemek vermiş.

İzmir’in avantajları şunlar:

Bu bölgede ilk defa düzenlenecek olması.

Ayrıca bugüne kadar hiçbir Müslüman ülkede Expo fuarı düzenlenmemiş.

İzmir aynı zamanda Türkiye’nin Batı’ya en açık şehirlerinin başında geliyor.

Bu yanlarıyla cazip bir aday.

Milano’nun avantajı ise tabii ki İtalya’nın altyapısının, yollarının şimdiden hazır olması.

Ama ben şunu söyleyebilirim:

Türkiye’nin telekomünikasyon altyapısı İtalya’dan geri değil.

Dün İzmirli gazeteciler olarak hepimiz çok heyecanlıydık.

Doğup büyüdüğümüz şehir, son 30 yılda ondan beklediğimiz ve fazlasıyla hak ettiği atılımı bir türlü yapamadı.

Expo 2015 bunun için büyük bir fırsat olabilir.

Tabii uçakta giderken hepimizin aklına Ahmet Piriştina da geldi.

Onu rahmetle andık.

Üniversite olimpiyatlarını başarıyla düzenleyen Piriştina, herhalde bu tarihi projeyi de aynı heyecanla savunurdu.

Uçakta Cumhurbaşkanı’na sorduğumuz çok kritik sorular ve cevapları

UÇAKTA teröre karşı mücadele konusunu da konuştuk.Cumhurbaşkanı’na ilginç sorular sorduk.

Mesela, Karayılan ve Bayık’la ilgili ne gelişmeler vardı?

PKK’nın Irak içlerine çekilmesi, liderlerinin yurtdışına gönderilmesi konusunda bir plan yapılmış mıydı?

Türk yetkililer bugüne kadar İmralı’da Öcalan’la görüşmüşler miydi?

Görüşselerdi iyi olabilir miydi?

Başbakan Erdoğan’ın Kızılcahamam’da sözünü ettiği "mahrem plan" neydi?

Cumhurbaşkanı Gül’ün Güneydoğu ziyareti sırasında okuduğu PKK’lı mektuplarında ve güncelerinde neler yazılıydı?

Askerlerin mayınların yerini bulma konusundaki performansı neydi?

Bazı çok kritik yerlerdeki mayınların yerini kimler göstermişti?

Ve Türkiye’nin hedefi neydi?

Bu konulardaki sohbeti de yarın aktaracağız.

Çünkü bugün konumuz İzmir’in makus talihini değiştirebilecek tarihi bir proje.
Yazarın Tüm Yazıları