Rüyamda AB’yi gördüm

YIL 2014... Türkiye’den yarısı kadın 60 kişi Strasbourg’a Avrupa parlamenteri olarak gitmiş. Fakat rüyamın en çok hatırladığım bölümü, otomobil vergisinin inmiş olduğu, 2014’te 16 yaşında olacak olan oğlum ise ehliyetsiz araba kullanmaya kalkıyor.

Rüya tabirinden anlamam, ama bir önceki gün AÇEV’in Toplumsal Cinsiyet Eşitliği 3. Ulusal konferansında "Kadının Siyasal ve Toplumsal katılımında neredeyiz?" başlıklı paneli yönettiğimi düşününce... Bu panelde Ka-Der Başkanı Hülya Gülbahar’ın sunduğu kadınlarımızın durumunu yansıtan temel göstergeleri hatırlayınca, AB’nin son üç ilerleme raporlarındaki kadınla ilgili bölümlerini karşılaştırıp çelişkili ifadeler yakalayan Dr. Selma Acuner’in konuşması aklıma gelince...

Ve oradan çıkıp İstanbul Valiliği’nin Mavi Salonu’na yetişince... Vizyon sahibi bir insan olan Vali Yardımcısı Fikret Kasapoğlu’nun girişimiyle süren haftalık seminerlerde kamunun tüm kesimlerinden gelen 60 genç insana AB ve iletişim sorunlarını anlatınca... Keşke bütün valiliklerimiz aynı şeyi yapsalar diye düşününce... Gün bitiminde AB Öncüleri Derneği Başkanı Mesut Şenol’un D Kanal’daki AB’nin Yolları Taştan programına katılınca...

Rüyanızda AB’yi görmek pek o kadar da tuhaf olmayabilir.

* * *

Ve ertesi gün, kaldığımız yerden devam. Özel sektörün Avrupa Birliği ile ilişkilerini düzenleyen İktisadi Kalkınma Vakfı’nın öncülüğünde gerçekleşen "AB Müktesebatı ve Sektör Raporları" çalışmasının açıklandığı toplantı... Türkiye’nin öncü sektörleri Otomotiv, Kimya, Seramik, Çimento, Gıda, Tekstil ve konfeksiyon ele alınmış. Sektör temsilcileri Ankara’nın AB’ye uyum yasaları çıkarırken daha duyarlı olmasını istiyorlar. Bu yasaların içine gereksiz uygulamalar da sokuşturuluyor. Hatta geçenlerde kulağıma çalınan ama dedikodu olmasını temenni ettiğim bir duyuma göre uyum yasaları Resmi Gazete’ye girerken bile katkılara maruz kalabiliyormuş.

* * *

Kimya sektöründe yılda 3 milyar dolarlık kayba yol açabilecek bir kayıt ve izin uygulaması başlıyor, sektörün buna karşı lobi yapmak için çok ciddi olarak Ankara’nın katkısına ihtiyacı var. Gıda gibi önemli bir sektörde yüzde 70 gibi yüksek bir kayıt dışı durumu var. O nedenle bu sektörde hangi veriler baz alınıp AB etki analizi yapılabileceği meçhul. Etki analizleri yapan yabancı şirketler ise sadece bir AB direktifi için kapıyı 150 bin Euro’dan açıyorlar.

Setbir Genel Sekreteri Melek Us bürokratların yönetmelik çıkarırken uygulama için gerekli altyapı var mı diye bakmadıklarından yakınıyor. Örneğin ambalaj atıklarını belediyelerin tayin edeceği bir şirket bila bedel toplar denmiş, ama pek çok belediye daha henüz bu şirketi belirleyememiş. Sonuç, atıklar fabrikalardaki odalarda birikiyor. İşleyen mekanizma bozulmuş ama yeni sistem henüz hazır değil. Özetle, sırf mevzuatı değiştirerek uyum olmuyor.

Tüm sektörlerde yüzlerce sorun var. Gördüğünüz gibi AB konusu Türkiye’nin gündeminden düşmüş falan değil. Ve hatta rüyalarımıza girse yeridir.
Yazarın Tüm Yazıları