Bakan’ı kızdıran iddia: İki asker PKK ajanı

HEPİMİZ Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, insani açıdan hiç de benimsenmeyecek "8 askerin kurtulmasına sevinemedim" açıklamasını konuşuyoruz...

Bakan Şahin neden böyle bir açıklama yaptı?

Neden 8 askeri ve ailelerini töhmet altında bıraktı?

Bir Adalet Bakanı, nasıl olur da böyle bir özensizlik ve dikkatsizliğe imza atar?

Ben Bakan’ı etkileyen olayın ne olduğunu öğrendim.

Hikaye şu:

Bakanlar Kurulu toplantısında Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, kaçırılan askerlerden ikisinin "PKK ajanı" olduğuna dair çok ciddi duyumlar aldıklarını söylüyor...

Alınan istihbarata göre, "kaçırılma olayı"nın da bu iki asker tarafından "planlandığının" tahmin edildiğini belirtiyor.

Bu iddianın fena halde etkisi altında kalan Bakan Şahin, kabine toplantısından çıkar çıkmaz uzatılan mikrofonlara o talihsiz "Kurtulduklarına sevinemedim" açıklamasını yapıyor...

Tabii "içeride" aldığı "gizli bilgi"yi vermeden...

Kısacası...

"Sayın Bakan", biraz "duygularının esiri" olarak yapıyor o açıklamayı...

Ancak...

Duygularına esir olan bütün politikacılar gibi tamiri imkansız büyük bir hataya da imza atıyor.

Ve böylece...

"Suçu sabit olmayan insanları yargısız infaza tabi tutan bir Adalet Bakanı" unvanına sahip oluyor.

Özcan ile Mahsun arasındaki 7 fark

BİR Özcan geçmiş günlerine sünger çekerken zerre kadar vicdan azabı çekmeyecek kadar zalimdir... Mahsun ise "Neredeydik / Nerelere geldik" şarkısını mırıldanmaktan asla vazgeçmeyecek kadar vefalı...

İKİ Mahsun’un bütün çabası "Sosyeteyi ağlatan Doğulu" olmak içindir. Özcan’ın bütün çabası ise "Tartışmasız sosyetik" olmak içindir.

ÜÇ Özcan eski günleri anımsamamak için kebapçıya adımını atmaz... Mahsun ise kebapçıda "Buraya da gelirim / Çin lokantasına da giderim" açıklaması yaparak durumu kurtarmaya çalışır.

DÖRT Özcan, sinema ve televizyondan elde ettiği yeni imajını Beyaz Türklerin büyük katkısına borçludur... Mahsun ise "Apolitik bir Yılmaz Güney" imajını tırnaklarıyla kazıyarak elde etmeye çalışır.

BEŞ Özcan "suşi" üzerinden yükselir... Mahsun ise kebabı "rizotto" üzerinden dengelemeye çalışır.

ALTI Mahsun ne kadar beyazlaşırsa beyazlaşsın, alnında oluşan kederli çizgilerin yaydığı arabesk tınının etkisinden kurtulamaz. Özcan ise dudaklarına kondurduğu çapkın kıvrımla çoktan kedere ve tasaya son vermiştir.

YEDİ Özcan öyle ya da böyle tatmin olmuştur, halinden memnundur. Mahsun ise adını koyamadığı bir derdin sahibidir.

İTİRAZIM VAR

BİR Sinemaya gittiniz... Saat 21.00 seansı için bir bilet aldınız... Koltuğunuza kuruldunuz... Ancak saat 21.00 olduğu halde film bir türlü başlamıyor... Çünkü... Tıpkı televizyonlardaki "dizi arası kahredici reklamlar" gibi, bitmek tükenmeyen bilmeyen reklamlar başlıyor... Tam 30 dakika sürüyor bu işkence... Sonra fragmanlar başlıyor... "Tamam, şimdi filme geçilecek" diyorsunuz... Ama heyhat! Yeniden reklamlar başlıyor... Bir 10 dakika da böyle geçiyor... Ve böylece yaklaşık 21.40’ta film başlıyor... Daha önce de yazılıp çizilen bu ömür törpüsü olaya "Tüketicinin Erkan Abi"si neden el atmaz?

İKİ Siirt’te kurulacak üniversiteye Recep Tayyip Erdoğan ismi verilecekmiş... Hadi diyelim ki "Süleyman Demirel Üniversitesi" ya da "Kenan Evren Üniversitesi" bulunan bir ülkede "Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi"nin bulunmasını normal karşıladık... Peki İngiltere’de "Tony Blair Üniversitesi" ya da ABD’de "Bush Üniversitesi" olmamasını neyle açıklayacağız?

ÜÇ Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Özal’vari bir uygulamaya imza atarak bir uçak dolusu işadamıyla Azerbaycan’a gitti... Yanında da "seçilmiş" 13 gazeteci götürdü... Giden gazetecilerden biri de Vakit’in Ankara Temsilcisi olan adam... Böylece Vakit, ilk kez Cumhurbaşkanı’nın uçağına alınmış oldu... Bakalım, "basında ayrımcılık" yapmamaya özen gösteren Gül, Özgür Gündem gazetesinin temsilcisini ne zaman uçağına alacak? Hadi Özgür Gündem’i geçtik... Milli Gazete temsilcisi ne zaman Gül’ün uçağına binecek... Bekleyip göreceğiz.

DÖRT Sanal alemde "Leyla Zana LC Waikiki’ye ortak" diye aslı astarı olmayan bir haber uçurulmuş... Ve uçurulan bu haber nedeniyle LC Waikiki’nin işleri ciddi zarar görmüş... Bence bundan ibret alması gereken isim Leyla Zana’nın ta kendisidir... Bence Zana, "Ben nasıl oluyor da böyle bir nefret objesi haline gelebiliyorum" diye düşünmelidir...
Yazarın Tüm Yazıları