2008’de dış şartlar büyümeye destek değil

2008 yılına ilişkin Hükümet Programına baktığımız zaman, ekonomiyi yönetiminin, önümüzdeki yılın dünya şartlarının Türkiye ekonomisinin büyümesine destek vermeyeceğinin farkında olduğunu görüyoruz.

Ancak daha önce de dediğimiz gibi; Hükümet sorun çıkmaması için mutlaka yüksek ekonomik büyüme rakamlarını devam ettirmek istiyor.

2008 yılı programının dünya ekonomisindeki gelişmeler bölümünde, mali piyasalarda yaşanan dalgalanmanın etkisiyle, 2008 yılında dünya ekonomisindeki büyüme hızının önceki yıla göre azalarak yüzde 4.8 olacağı tahminine yer verildi. IMF’nin öngörülerine göre dünya genelinde 2008 yılı büyümesine ilişkin risklerin arttığı hatırlatılan değerlendirmede önümüzdeki döneme ilişkin büyüme tahminlerinin temelde, "uluslararası finans piyasalarında kredi darlığı sorununun gelecek aylarda aşılacağı ve piyasaların normal koşullara döneceği" varsayımına dayandırıldığı kaydedildi. Ardından da şu analize yer verildi: "Ancak mali piyasalardaki dalgalanma ve belirsizliklerin bir süre daha devam etmesi muhtemeldir. Bu durumda sözkonusu belirsizlikler bir taraftan ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde konut piyasalarına yapacakları daraltıcı etkiler nedeniyle büyüme üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracak; diğer taraftan büyümelerini önemli ölçüde dış kaynak girişi ile finanse eden ülke ekonomilerine yönelen sermaye girişlerini zayıflatacaktır. Dolayısıyla politika belirleyicilerin öncelikli ve yakın hedeflerinin mali piyasalardaki sıkışıklığın giderilerek küresel genişlemenin devam etmesinin sağlanması yönünde olması beklenmektedir."

Aynı değerlendirmede dünya ekonomisindeki büyümeyi kısa vadede tehdit edebilecek diğer riskler; potansiyel enflasyonist baskılar, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve sermaye hareketlerinin yükselen piyasalar üzerine etkileri olarak sıralandı. Öte yandan nüfusun yaşlanması, küreselleşme sürecine gösterilen direnç ve küresel ısınmanın da dünya ekonomisinin gelişmesini uzun dönemde etkileyecek konular olduğu ifade edildi.

ÖZELLEŞTİRMEYE YÜKLENİLECEK

Programda enerji fiyatları konusunda önemli değerlendirmeler de yer alıyor. Artan enerji fiyatlarının cari açığı olumsuz yönde etkilediği belirtilerek, ham petrol fiyatında bir dolarlık artışın yıllık ham petrol ithalatı için ödediğimiz tutarı, yaklaşık 190 milyon dolar artırdığı, ham petrol fiyatı artışının sonucu diğer enerji ürünlerinde gerçekleşen fiyat hareketleriyle beraber, varil fiyatında bir dolarlık artışın toplam enerji maliyetimize yaklaşık 530 milyon dolar yük getirdiği kaydedildi.

Özetle; küresel ekonomide neler olacağı, bunun gelişmekte olan ülkeleri, Türkiye’yi nasıl etkileyeceği şu anda belirsizlik taşıyor. Bununla birlikte artan petrol fiyatları küresel şartları daha da ağırlaştıracağa benziyor.

AKP Hükümeti bu belirsizliklere, artık uygun olmayan dış şartlara rağmen hedeflediği büyüme oranını yüzde 5’ten 5.5’e çıkardı. Bunun için yüzde 6.5’luk faiz dışı fazla (FDF) hedefini de yüzde 5.5’e düşürdü. Elbette, hedefleri değiştirerek hem büyümeyi sağlamak, hem de bunu enflasyonla mücadele şartları içinde yapabilmek epeyce hüner isteyecek.

İşte gördüğümüz kadarıyla Hükümet, ekonomik büyümeyi sağlamak için önümüzdeki yıl özelleştirmeye yüklenmek niyetinde. Programa baktığımız zaman yoğun bir özelleştirme hedefi görüyoruz. 2008’de özelleştirme gelir hedefi 11.8 milyar YTL olarak alındı.

Bu kapsamda elektrik dağıtım bölgelerine ilişkin özelleştirme ihalelerine 2008 yılı içinde başlanması, köprü ve otoyol satışlarının 2008 yılında tamamlanması öngörülüyor. Yanısıra Tekel satışı, Sümer Halı satışı özelleştirme programı içinde yer alıyor.

Bizce Hükümet kamu bankaları satışını hızlandırarak, 2B yasasını yeniden çıkartarak, yeni kaynak arayışlarına önümüzdeki yıl ağırlık da verecektir.

Tabii ki bütün bu özelleştirme ve satışlar için küresel likiditedeki hareket hayati önem taşıyor. Küresel likiditenin kesilmesi, özelleştirme yoluyla büyüme planlarını olumsuz etkileyecektir.
Yazarın Tüm Yazıları