’Meydanlarda neden türbanlılar yok’a dair

Gerçekten yoklar mı? "Baktım yoklar" deyip geçiştirebilir miyiz? Peki o zaman senin bakınca göremediğini, nasıl oluyor da ben bakınca görebiliyorum?

"Meydanlarda neden türbanlılar yok" sorusu, başka "tehlikeli" ve "bölücü" soruları da kışkırtmaz mı? Mesela, "Madem her tür sorunun sorulması meşrudur" mantığından hareket eden biri, "Neden askerin şehidi hep fakirden çıkar abi?" diye sorsa... Ya da "Neden şehit analığı hep başı örtülü yoksul kadınlara düşer usta?" diye sorsa... Hazırladığınız bir yanıt var mı?

Belki de en iyisi "Türbanlı da meydanda / Başı açık da meydanda" demek. Ya da "Türbanlının da oğlu şehit oluyor / Başı açığın da" demek.

Bir de şu var: "Türbanlılar" diye homojen bir grup mu var? Bunlar düğmeye basılınca hareket eden, düğmeye basılınca duran birer "otomatik portakal" mıdır?

"Başı açıklar" diye bir kategoriden söz edilebilir mi? Bir "başı açık" ile başka bir "başı açık" arasında fark olabileceğini düşünüyoruz da, neden bir "türbanlı" ile başka bir "türbanlı" arasında fark olacağını düşünmüyoruz?

Eğer "Arada bir fark yok... Bunların hepsi aynı" diyorsanız... O zaman bu tür bir genellemenin sizin için de geçerli olabileceğine onay vermiş olursunuz.

Ayrıca... "Bunların alayı aynı" önermesi de doğru değil. Mesela, okulunu bırakıp evine kapanan "türbanlı" da var, Çankaya’da konuk ağırlayan "türbanlı" da var. Okey oynayıp erkek arkadaşlarıyla nargileye takılan "türbanlı" da var, "Günaha girerim" diyerek sokağa adımını atmayan "türbanlı" da var. Kendisine Amerika’da okuma imkánı bulan "türbanlı" da var, henüz bir pasaporta sahip olmayan "türbanlı" da. AKP’li "türbanlı" da var, MHP’li "türbanlı" da. Meydanlara koşan "türbanlı" da var, "Aman AKP’yi zor durumda bırakmayalım" deyip meydanlardan uzak duran "türbanlı" da.

Erdal İnönü için

"VATANDAŞ tuttuğu lideri sırtında taşır" geleneğini yıkmayı başardığı için...

Türk siyasetinde bile "cool" kalarak genel başkanlık yapılacağını kanıtladığı için...

Siyasi geleneğimize "çanta taşıtmama", "şemsiye tutturmama" gibi güzel ve önemli hasletler kazandırdığı için...

"Türkiye’de liderlik, biraz da alaturka olmayı gerektirir" anlayışına fiske attığı için...

Zekáya dayalı esprinin ne demek olduğunu öğrettiği için...

Koltuğun her şey demek olmadığını kanıtladığı için...

Bağırıp çağırmadan, masaya yumruk atmadan da politika yapılacağını gösterdiği için...

Hizipçinin hizipçiliğine karşı mücadele etmektense "Al senin olsun" diyerek çekip gitmenin erdemini anlayana anlattığı için...

Alçakgönüllülük ile acemiliğin karışımından dost düşman herkesin kabul ettiği bir saygınlığı çıkarabildiği için...

Ve bütün bu yönleriyle hepimize verdiği "hayat dersi" için...

Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır.

Masa başından Köşk izlenimleri

BİR Emine Hanım Köşk’e gitmemiş. Ben uzaktan da olsa bu tutumdan bir "protesto kokusu" aldım. Bilmem, "Aman Abdullah Bey’im / Canım Abdullah Bey’im" diye tutturan ve Köşk çağrısına koşarak icabet eden sözde aykırılıklar kraliçesi Perihan Abla da aynı kokuyu aldı mı?

İKİ Daha iki gün önce "enerji yolsuzluğu" iddiasıyla gözaltına alınan, yurtdışına çıkış yasağı konan ve belirli aralıklarla karakola imza vermesi gereken Limak Holding’in patronu Nihat Özdemir de "Cumhuriyet Resepsiyonu"nda Köşk’e çıkmış. Ne yani? Yurtdışına çıkış yasak, Köşk’e giriş serbest mi?

ÜÇ Hayrünnisa Hanım’ın biraz "frak"ı, biraz "smokin"i andıran hayli "iddialı" kıyafeti, "Hanımefendi"nin bu tür olaylara biraz fazla hevesli olduğuna dair bir ipucu vermiyor mu? Gözünü budaktan / Lafını muktedirden sakınmaz Perihan Abla’mız bu kıyafetle ufaktan dalgasını geçecek mi?

DÖRT Eski diplomat Yaşar Yakış Beyefendi’nin, tam bir "monşer" edasıyla Hayrünnisa Hanım’ın elini öpmeye yeltenmesine ne demeli? Peki ya Hanımefendi’den bir reverans bekleyen Yaşar Bey’in, "eli hızlıca çekme" hareketiyle karşılaştığında içine düştüğü ruh hali için kim hangi yorumu yapacak?

BEŞ Hem Abdullah Gül’ün, hem de yaverinin, "Hanımefendi"ye duracağı yeri parmakla göstermeleri, size de biraz "kabalık" gibi gelmedi mi? Yoksa "Madem türbanlı, müstahaktır" diyenlerden misiniz?

ALTI Şöyle bir his var içimde: "Tekin Akmansoy / Sezen Cumhur Önal / Özdemir Erdoğan" üçlüsü, Köşk resepsiyonlarını kaçırmamak için çok özel bir çaba sarf ediyorlar! "Nereden çıkardın?" diye sorarsanız, bir şey diyemem. His işte...
Yazarın Tüm Yazıları