Rice sözünü tutmazsa

ANKARA
HEMEN söyleyelim, sınır ötesi takvimi ABD Dışişleri Bakanı’nın telefonuyla değişmedi.

Sıcak takibin boyutunu aşan askeri operasyon planlanmış olsa;

1) Zirve liderler turu trafiği bu kadar geniş zamana yayılmazdı,

2) Başbakan, İngiltere gezisine çıkmaz, Ankara’da kalırdı.

Peki Condoleezza Rice "birkaç gün süre" isterken karşılığında ne vaatte bulundu?

Başbakanlık bu konuda son derece ketum, sadece "Somut adım için harekete geçmek üzere süre istendi" bilgisini vermekle yetiniyor.

"Somut adım", birkaç PKK’lının paket teslimi mi? Mahmur kampının kapatılması mı?.. Yoksa Kuzey Irak Kürt yönetiminin PKK’yı terör örgütü ilan edip silaha sarılması mı? (Zor ama hayal sanmayın, Barzani 1990’larda PKK ile çatışmalarda bir bölük kaybetti.)

ABD’den hiçbir hareket gelmezse iş başa düşecek.

Ancak bu seferki harekát 1990’lı yıllardakine benzemeyecek:

Sınırı aşıp aylarca Irak topraklarında kalmayı unutun.

Tampon bölge adı altında kalıcı askeri varlık mümkün değil.

Nokta operasyon yapılacağı için onbinlerce askere gerek yok.

Maksat, PKK’da "Bir gece ansızın gelebilirim" korkusunu uyandırmak. Sırtını ABD’ye dayayıp saçmalayan Barzani ve Talabani’nin karizmasını çizmek.

Sandığı boykot 2’nci

REFERANDUMDA katılım yüzde 67.5.

Bu durumda "Evet" diyenlerin oranı toplam seçmen içinde yüzde 46.6.

"Hayır" oyu atanların yine toplamdaki payı ise yüzde 20.8.

Peki ya sandığa gitmeyenlerin oranı? Tam yüzde 32.5.

Yani "Hayır" diyenlerden fazla, evetçilere yakın.

Bu ülkede referanduma katılım yüzde 80’in altına düşmedi.

Dolayısıyla iktidar partisinin evet/hayır dengesi kadar... "Beni bu işe karıştırmayın" diyenlerin mesajını da dikkate alması lazım.

PKK’nın asıl tuzağı

MATBUAT paşaları anlamazdan geliyor, liberal kalemler "tuzak" diye hafife alıyor.

Soruyu en açık formatta dile getirelim:

Türkiye, PKK ile savaşta, yani terörle mücadelede dünyaya örnek gösterilecek ölçüde başarılı... Amma ve lakin Irak’ta yaşanan bölgesel savaşın aktörü olmaya hazır ve hevesli mi? Rusya’yı, İran’ı, Suriye’yi, Körfez ülkelerini bu savaşta müttefik veya düşman olarak seçmeye niyetli mi?

Savaş, diplomasinin uzantısıdır. Türkiye yukarıda anlattığım denklemin diplomatik zeminini kurmadan, kendisini sağlama almadan eşkıyanın ardından Irak’a giremez, girmemelidir.

Pazar günkü hain saldırı, Türkiye’yi erken harekete geçmesi için tahrik amaçlıydı.

Sanki Ankara’ya, "Senden önce sınır ötesini ben yaparım" diye meydan okundu.

Ama Türkiye itidali elden bırakmadı ve bence asıl önemli sınavı verdi.

Gerisi inanın daha kolay!
Yazarın Tüm Yazıları