Bütçe açığına odaklanmalıyız

IMF ile her masaya oturuşta faiz dışı fazla hedefi siyasi otorite tarafından bir biçimde gündeme getiriliyor. Neredeyse, faiz dışı fazla hedefini düşürmek hükümet açısından siyasi bir zafer kriteri oluyor.

2003 yılı başında faiz dışı fazlanın düşürülmesi istendi. IMF kabul etmedi. 2005 yılında sorun yine gündeme geldi. Yine kabul görmedi. Önümüzdeki yılın başlarında "IMF ile yola ya tamam ya devam" aşamasına geleceğiz. Konu yine gündeme geliyor.

Neden faiz dışı fazla bir sorunmuş gibi görünüyor?

BİR ÖRNEK

Faiz dışı fazla, devletin gelirlerinin, borç faizleri dışındaki harcamalarından daha büyük olmasıdır
. Daha düşük faiz dışı fazla vermeyi hedeflemek ya devletin gelirlerinin azaltmayı ya borç faizleri dışındaki harcamaları artırmayı ya da ikisini birden yapmayı hedeflemek anlamına gelir. Yani, faiz dışı fazla hedefini düşürerek hükümet, "bırakın, kamu finansmanındaki disiplini biraz bozalım" demek istemektedir.

Konuya bir başka açıdan bakalım. Bir tüccar düşünün ki, aldığı 100 YTL borcu bankasına zamanında geri ödeyemiyor. Borcun vadesi geldiğinde, bankasından anapara borcu için 100 YTL yeni borç istiyor. Bu tüccar vadesi gelen borcunun 25 YTL tutan faizini de ödeyemiyor. Faizi için de borç istiyor. O da yetmiyor. Zararlarını finanse etmek için 50 YTL de taze borç istiyor. Yani, 100 YTL borcunun vadesi geldiğinde 175 YTL borçlanma ihtiyacında oluyor. Aslında bu tüccar müflis durumundadır. Bankalar bu tüccara borç vermekten kaçınırlar. Verdikleri borcu geri almanın yolunu aralar. Devletin finansmanı ile bir paralellik kurarsak, bu tüccarın faiz dışı açığı söz konusudur. 1990’lı yılların önemli bir bölümünde Türkiye’de kamu finansmanı bu haldeydi.

Diyelim ki, bu tüccar borcunun vadesi geldiğinde anapara borcu için 100 YTL, faizi için 10 YTL borç istiyor. Faizin 15 YTL’lik bölümünü kendi kaynaklarıyla ödeyebiliyor. Demek ki, bu tüccarın borçlanma ihtiyacı 110 YTL oluyor. Faiz dışı fazlası 15 YTL oluyor. Ama, kamu finansmanı diliyle, bu tüccar hala 10 YTL bütçe açığı vermektedir.

Bu tüccarın 100 YTL borcunun vadesi geldiğinde, 25 YTL faizini ve 20 YTL ana parayı kendi kaynaklarından geri ödeyebilecek durumda olduğunu düşünelim. Bu durumda, tüccarın borcunun vadesi geldiğinde, yeni borçlanma ihtiyacı yalnızca 80 YTL olacaktır. Kamu finansmanı ile bir paralellik kurduğumuzda, bu tüccar aslında 20 YTL bütçe fazlası vermektedir.

HEDEF NE?

Bu örnekten şu anlaşılmaktadır: Bütçe açığı verdiğiniz sürece, faiz harcamalarından daha düşük faiz dışı fazla verseniz dahi, borcunuzun vadesi geldiğinde, hala hem ana para hem de faizin bir bölümü için borçlanmak durumunda kalıyorsunuz. Kaynaklarınız aldığınız borcun faizini ödeyebilecek durumda değil. O halde, faiz dışı fazla hedefini düşürmek, borçlarınızın faizlerinin daha büyük bir bölümünü borçlanarak ödemeyi planlamak anlamına gelmektedir. Yani, giderek "müflis tüccar" düzeyine gelinmesi hedeflenmektedir.

Faiz dışı fazla hedefi devletin borç artışını disiplin altına almaya yönelik bir parametreydi. Bu alanda bir başarı sağlandı. Ama, artık bütçe açığı hedeflenmelidir. Hatta, beş yıllık bir perspektif içinde bütçenin dengelenmesi hedeflenmelidir.

Faiz dışı fazla hedefini düşürmeye çalışmak kamu finansmanında saçmalamaya başlanacağının habercisi olmaktadır.
Yazarın Tüm Yazıları