Sınır ötesi harekát ve ekonomik dengeler

HEM ekonomik hem siyasi açıdan çok hareketli bir haftaya başlıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi, anayasa değişikliği, referandum derken, şimdi de sınır ötesi harekát ve bunun için TBMM’den çıkması beklenen karara kilitlenmiş durumdayız.

Siyasi hareketlilik ve çatışmalar, zaten uzun zamandır ’ekonominin öne çıkmasını’ engelliyordu. Geçtiğimiz hafta IMF müzakereleri, Yüksek Planlama Kurulu (YPK) toplantıları ve 2008 bütçe dengeleri tartışmalarıyla ekonomi yeniden öne çıkıp konuşulmaya başlamıştı ki; ABD’deki ’Ermeni kararı’ ve son olarak da ’Irak’a sınır ötesi harekát’ için yetki kararı tartışmaları başladı.

İşte bu hafta hem sınır ötesi harekát konusunda biraz daha netleşme yaşayacağız, hem de artık ekonomik dengelerin belli olacağı bir hafta olacak. Geçen hafta açıklanan 3 Aylık Eylem Planı piyasalara önümüzdeki dönem uygulanacak ekonomi politikaları konusunda tam bir perspektif vermedi. O nedenle herkes 17 Ekim’de TBMM’ye sunulacak bütçe ve program dengelerinin belli olmasını bekliyordu.

Hálá da bekliyor ama piyasaların gözü, son gelişmelerden sonra, bir yandan da sınır ötesi harekát ile bu konuda alınacak kararın yaratacağı etkilere çevrildi. Belki de bütçe dengelerinden daha çok buradaki gelişmeleri takip etmeye çalışacaklar.

Bu arada 16 Ekim’de Merkez Bankası Para Politikası Kurulu tarafından alınacak faiz kararı piyasaların en çok dikkat edeceği kararların başında gelecek. Şu anda piyasada yarım puanlık bir faiz indirimi beklentisi oluşmuş durumda. Ancak sınır ötesi harekátın yaratacağı etki faiz kararı üzerinde hiç de azımsanmayacak ölçüde etkili olabilir.

İşte bu nedenle bugün sınır ötesi harekat girişiminin başlatacağı etki piyasa aktörleri tarafından çok dikkatle izlenmeye başlayacak. Bu krizin dünya petrol fiyatlarını 84 dolara kadar çıkardığını zaten biliyoruz. Yani sınır ötesi harekát tüm dünya ekonomisini şimdiden etkilemeye başladı. Fiili bir harekátın bu krizi derinleştirmesi ve dünya petrol fiyatlarını daha da yukarı çıkarması kaçınılmaz. Ancak belli bir uzlaşma sağlanır ve sınır ötesi harekát yapılmazsa, petrol fiyatları bu kez aşağıya doğru gelecektir.

Ancak krizin asıl etkisini içeride, bugünden itibaren kurlar ve faiz üzerinde görebiliriz.

TEMKİNLİ TUTUM GEREKLİLİĞİ

Sınır ötesi harekat kararının alınması, bölgedeki krizin fiili bir çatışmaya dönüşüp dönüşmeyeceği, dönüşürse ne kadar süreceği, elbette Türkiye ekonomisinin önümüzdeki dönemini derinden etkileyecek.

Ancak 17 Ekim’de artık kesinleşecek bütçe ve program dengeleri de, önümüzdeki dönemin ekonomisi hakkında bize ciddi ipuçları verecek.

Her şeyden önce de mali disiplinin devam edip etmeyeceği, enflasyonla mücadele alanında nasıl bir yol izleneceğinin işaretlerini almış olacağız. Artık kamu dengesinde yüzde 6.5 faiz dışı fazla (FDF) hedeflenmeyeceğini biliyoruz ama bu oranın kaç olacağı, ayrıca harcamalar ve vergilerde nasıl bir yol izleneceği de 2008 bütçe ve program dengeleriyle birlikte açığa çıkacak.

Kendi iç siyasi sorunlarımızı bir tarafa bıraksak bile uluslar arası ekonomik koşulların artık Türkiye’nin işini kolaylaştıracak bir iklimi sunmayacağını biliyoruz. Yani büyüme açısından, hem portföy hem de doğrudan olmak üzere yabancı sermayeyi çekmek açısından daha önceki 4-5 yılın uygun koşullarını artık bulamayacağız.

Özetle; zaten zor geçecek bir dönem, iç siyasi gelişmeler nedeniyle daha da zorlaşacak.

Elbette ekonomik gidişata göre karar verilmesi gerekmiyor ama sınır ötesi harekát ve bunun yansımalarının işimizi çok daha zorlaştıracağı da şüphesiz.

Özetle; bütçe dengelerini kesinleştirirken bu iç ve dış siyasi koşulları da göz önüne almak zorundayız. Yani AKP hükümetinin istikrarı korumak için ekonomide çok daha temkinli bir tutum içine girmesi gerekiyor.
Yazarın Tüm Yazıları