Yanlış sorular yanlış cevaplar

25 Eylül 2007. NTV. Can Dündar’ın programı. Programın baş konuğu, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök. Fransız yazar, İslam dünyası ve Ortadoğu uzmanı Olivier Roy programa Fransa’dan telefonla katılıyor. Anlaşılan, NTV kadrosunda bir Fransızca simültane çevirmen bulunmuyor ki Oliver Roy’a sorular İngilizce soruluyor.

Programın konusu: Türkiye, Malezya olur mu?

Programa başka katılanlar da var, ama benim derdim onlarla değil.

YANLIŞ SEÇİM!

Can Dündar, "Türkiye, Malezya olur mu?" sorusu bağlamında Olivier Roy’a türlü çeşitli sorular sordu. Olivier Roy’un bütün sorulara yanıtı, "Hayır olmaz!" oldu.

Olivier Roy böyle yanıtlamakta haklıydı. Ortak ve benzer toplumsal olguların değişik toplum ve coğrafyalarda aynı sorunu vermeyeceği bilenen bir şey.

Ben genel bir yanlışa işaret etmek istiyorum: Bu türden programlarda televizyoncular nedense yabancı uzmanları konuşturmaya bayılıyorlar. Belki de fiyakalı bir şey olduğu için. Yabancı uzmanlara kuşkusuz başvurulur, ama böylesine özel sosyolojik konularda değil.

PARANOYAK OLURDU!

Can Dündar, eğer imam hatip okullarını ve AKP iktidarının bu okulları ortaöğretimde normal liselerin alternatifi haline getirmesini anlatsaydı; çağdaş din adamı yetiştirmek üzere kurulmuş bu özel amaçlı okulun mezunlarının türlü cambazlıklarla üniversitelere sokulduğunu; bu fesadın kurumsallaştırılmak istendiğini anlatsaydı... Geçmişte, bu okul mezunlarının imam-öğretmen, imam-politikacı, imam-mühendis, imam-yönetici, imam-vali, imam-büyükelçi yetiştirmek için kullanıldığını da anlatsaydı... Nasıl bir cevap alırdı acaba?

Can Dündar doğru soru sormadığı, soramadığı için Olivier Roy durmadan yanlış cevaplar verdi. Eğer Olivier Roy’a AKP hükümetinin İHL projesini anlatsaydı, yanıtı şöyle alırdı:

"On, on beş yıl sonra Türk toplumunun bir bölümü tarihin en amansız İslamcı faşist yığışımı olur. Tıpkı Irak ve Sudan’da olduğu gibi iç savaş çıkar ve Türkiye önce ikiye, sonra üçe bölünür!"

Tabii, bu cevap üzerine, Olivier Roy da cumhuriyetçi paranoyaklar (!) sınıfına girerdi!

1970’LERİN BIYIĞI

O akşam Ertuğrul Özkök’le iftihar ettim. Olağanüstü aydınlatıcı ve dört başı bayındır konuştu.

Can Dündar’ın sorusunu savuşturup söylemesi gereken ön önemli şeyi söyledi:

"Türkiye’nin en önemli iki sorunu vardır: İmam hatip okulları ve türban!"

Bunalımın tek kaynağı. Çünkü imam hatip okulları halledilmeden türban sorunu çözülmez:

1. İmam hatip mezunları sadece İlahiyat Fakülteleri’ne ve Eğitim Fakülteleri’nde açılacak Din Öğretmenliği Bölümü’ne girebilecek.

2. İmam hatip okullarına kız öğrenci alınmayacak. İlahiyat Fakültesi’nde ve Eğitim Fakülteleri Din Öğretmenliği Bölümü’nde okuyan kız öğrenciler başlarını örtemeyecekler. Çünkü dinsel zorunluluğu olmayan türban bir siyasal üniformadır.

Türban destekçisi, tuzu kuru sosyetik sarışınlar için söylüyorum: Türban, demokrasinin, din ve inanç özgürlüğünün koruması altında değildir. Çünkü, Çankaya’ya çıksa da türbanın 1970’lerin bıyıklarından ve parkalarından farkı yoktur.
Yazarın Tüm Yazıları